Fazla mesai çözüm değil!
Pandemiden bu yana çılgınca yükseliş gösteren enflasyon karşısında artık işçinin dayanacak gücü kalmadı. Kısmen de olsa mukavemet gösteren bazı işçiler, anca günü kurtarmakla ya da yenilgi ile sınıftan kopuş gösterdi.
Hal böyle olunca işçi sınıfı kurtuluşu bireysel çözümlerde aramakla meşgul. Alım gücü gün geçtikçe hızla düşen işçi sınıfının çözümlerinden bir tanesi fazla mesai yapmak. Zaten ağır koşullarda günlük 8 saat (haftalık 45 saat) çalışan işçi mesai bitiminin sonunda evine gitmeyerek ekstra 4 ile 8 saat arası daha fazla çalışma yaparak eline 3-5 kuruş daha fazla para geçsin istiyor. Çalıştığı işyerinde fazla mesai yoksa ikinci bir işyerinde (taksi, dolmuş şoförlüğü, seyyar satıcılık vs.) çalışarak kazancını artırma çabasında.
Fazla mesai yapan işçi için yolun sonu gözükmemekte; yıl sonu vergi dilimin altında ezilerek maaşını bile doğru düzgün alamaz. Bu fırsatı iyi değerlendiren sermaye, baskılarını iyice artırmakta. Ay sonunu zor getiren, kirasını, faturasını ödemekte zorluk çeken işçi, artan işsizlikten dolayı büyük korkuya kapılmış durumda. Nüfus artıyor, enflasyon yükseliyor, kâr çabasında olan sermaye kârında ufak bir azalma olunca faturayı biz çalışanlara keserek işçileri kapı dışarı ediyor.
Emeklilik yaşı 65 ile sınırlandırılsa da iktidar, bunu oy devşirmek için kullanıyor. Bir umuttur diyenleri, emeklilik hayali kuranları da komik rakamlarla resmen cezalandırıyor. 2001 yılından itibaren çalışma hayatına atılan işçileri 45 senelik bir çalışma süresi bekliyor. Bol mesaili ya da ikinci bir işle tamamlanan…
Artık işçi için konfor alanı iyice daralmış durumda. Emeklilik hayali bile kuramayan sınıf mutsuz. Çünkü tüm enerjisini çalışmaya adamış işçiler 40 yaşına gelmeden ciddi rahatsızlıklarla baş etmek zorunda. Yoğun iş temposu, uzun çalışma süreleri ve ağır çalışma koşulları bizi sağlığımızdan ediyor.
Gidişatın kötü olduğu bu durumda kutuplaşma kaçınılmaz. Buradan da sermaye günün sonunda kazançlı çıkarak ucuz işçilik ve yüksek kazançla kârına kâr katmakta.
Oysa bu durumdan çıkış yolu örgütlü mücadeleden geçer. Ülkemizde kaynak çok. Bankalar kamulaştırılsın, dış borç ödemeleri durdurulsun, Yap-İşlet-Devret’lere harcanan kaynaklar kesilsin, vergide adalet (servet vergisi) getirilsin, işten çıkarmalar yasaklansın. Ücretler üç ayda bir gerçek enflasyona göre artırılsın ve 6 saat 4 vardiya çalışma süresine geçilsin. Evet, 6 saat 4 vardiya, böylece hem işsizlik azalır hem de uzun çalışmayla biz çalışanlar sağlığımızı kaybetmeyiz. Bunu iktidardan ya da ona benzer partilerden bir lütufmuş gibi beklemek yanlış olur. Kurtuluşun tek yolu örgütlü mücadeleden geçer.
Yorumlar kapalıdır.