Sokak hayvanları ve “ötanazi” kanunu
Şu günlerde Meclis’te sokak hayvanları ile ilgili önemli bir kanun önerisi görüşülüyor. AKP’li milletvekillerinin imzasını taşıyan kanun tasarısı gerek Meclis’teki muhalif milletvekillerinden gerekse kamuoyundan ciddi bir tepki ile karşılaştı. Zira içeriği oldukça tartışmalı. Mevcut kanunda sınırlı bir şekilde de olsa korunan sokak hayvanlarının toplu olarak katli için ciddi bir boşluk yaratılıyor. Kanun hazırlanırken her zamanki gibi Veteriner Hekimler Birliği’nin ya da başka meslek odalarının ve konuyla ilgili herhangi bir uzmanın görüşü alınmadı. Sağcı basınçların etkisi ile yine sağcı milletvekilleri tarafından bir tasarı hazırlandı.
Yeni kanun[1] sokak hayvanlarına ne sunuyor?
İlgili kanun teklifinde yer alan gerekçeler kabaca şöyle sıralanmış: hayvanların sebep olduğu trafik kazaları, hayvanlara dönük bakım sebebiyle yaşanan toplumsal gerginlik, artan kuduz vakaları, sahipsiz hayvanların çiftlik hayvanlarına zarar vermesi, sahipsiz hayvan saldırısı sonucu kamuya mal edilen tazminat yükü, ceylan ve karaca gibi hayvanların sahipsiz köpekler tarafından zarar görüyor oluşu… Burada sunulan gerekçelerin çoğunluğunda belirleyici sorumluluğun insanlarda olduğunu hatırlatalım. Zira hayvan bakımı sebebiyle yaşanan toplumsal gerginlik (adı üzerinde toplum) ya da trafik kazaları tamamıyla insan sebepli sorunlar.
Mevcut kanunda hayvanların öldürülmesi yalnızca kanuni istisnalar, tıbbi ve bilimsel gerekçeler, gıda amacıyla tüketilmesi ve çevre sağlığına dönük önlenemez tehditler gibi durumlarda yasal. Öte yandan yeni düzenleme bu sınırları tamamen ortadan kaldıran bir boşluk yaratıyor. Bunun yanında hayvanlara dönük tıbbi gerekçeler dışında suni müdahale ve yabancı madde vermek yasakken bu yasak da ortadan kalkıyor. Yeni kanun tasarısına göre hayvanlarda görülen saldırganlık ve kamu güvenliği gibi muğlak gerekçeler sahipsiz hayvanların “ötanazi” yolu ile öldürülmesine izin veriyordu. Söz konusu 5. maddeden “ötanazi” ifadesi çıkarıldı ancak kanundaki muğlaklık sokak hayvanlarının aleyhine yorumlanmak için oldukça müsait, zira kimse bunu reddetmiyor da. Bir insanın kendi iradesiyle hayatını tıbbi yollarla sonlandırması anlamına gelen ötanazi için Türkiye’de herhangi bir kanuni düzenleme yok. Öte yandan irade sahibi olmayan hayvanların öldürülmesi için bir kanun düzenlemesi ile karşı karşıyayız. Özetle, iktidarın sokak hayvanlarına karşı tutumu tez elden hepsini öldürmek!
Problemin adı ve çözüm
Biz sokak hayvanlarına dair bir sorun olduğunu ancak bu sorunun adını doğru koymak gerektiğini düşünüyoruz. “Başıboş köpek” ya da “sahipsiz” hayvan sorunu değil karşılaştığımız. Kentlerin nasıl organize edileceği ve kim tarafından yönetileceği, kentte yaşam hakkı gibi, kamusal alanlar üzerindeki tasarruf gibi sorunlar buradaki esas problemdir. Büyük duvarlı sitelerin içinde, bir yalıda ya da hektar hektar bahçeli bir villada yaşayan insanlarla emekçi sınıfların kentsel alanı oldukça farklılaşmış durumda. Kente dair olan sorunlar ise doğal olarak emekçilerin sorunları olarak karşımıza çıkmakta. Bu kentsel alan (İstanbul’u örnek alalım) ve burada yaşayan sokak hayvanları üzerinde emekçilerin, kentlilerin, bu şehirde yaşayanların nasıl bir tasarrufu var? Biraz geçmişe gidelim…
İktidarın ve bir dizi sağcının iddia ettiği gibi sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunanlar “Moda” ve “Cihangir”de yaşayan bir grup elit değil. Aksine, toplumda -özellikle İstanbul’da- ciddiye alınası bir sokak hayvanları kültürü var. Bu kültür Hayırsız Ada Katliamı[2] gibi hayvan düşmanı faaliyetlerde kendisini bir direniş biçiminde bile ortaya koymaktadır.[3] Diyelim ki böyle bir kültür yok ve birileri sokak hayvanlarını öldürmek istiyor. Elbette buna yine itiraz edeceğiz ve çözüm önerilerini tartışacağız. Burada vurgulamak istediğimiz, iktidarın ve sağcı medyanın sokak hayvanlarına dair ortaya attığı dezenformasyonu çürütmek.
Şimdi karşılaştığımız bu tabloda geçici olduğunu bilerek bir dizi çözüm önerisi sıralayabiliriz. Öncelikle sokak hayvanlarını kısırlaştırma ve aşılatma yönündeki çalışmalar artırılmalıdır. Bütçenin hayvanları öldürmeye değil, nitelikli bakımevlerine harcanması için uğraşılmalıdır. Zira belediyelerin bünyesinde yer alan hayvan bakımevlerinin sayısı da oldukça yetersiz. Bakımevlerinin sağlık sorunu yaşayan hayvanların tedavisi için sağlıklı mekânlara dönüşmesi gerekir. Gerçek anlamda rehabilite edici, iyileştirici niteliğe sahip olması için bu mekânlar denetime açık hale getirilmeli. Barınakların hayvanları sokaktan izole eden bir yapı olduğunu da unutmayalım. Kalıcı çözüm ancak sistemli bir kısırlaştırma, aşılatma ve yerinde yaşatma biçiminde olabilir. Sokak hayvanlarının kentte insanlar kadar güven içinde ve sağlıklı yaşama hakkı var, bu yüzden onların ortadan kaldırıldığı “steril” bir kent hayatı kurmak mümkün değil. Halihazırda süren evcil hayvan satışının engellenmesi de acil olarak alınması gereken bir önlem.
Hayvan düşmanlığı ve ötesi
Meselenin acil ve pratik çözümleri mevcut. Peki bu meselenin siyasal arka planı nedir? Hayvan düşmanlığı kendisine nasıl bir toplumsal taban buldu? Göçmen düşmanlığı ile hayvan düşmanlığının ne alakası var? Neden her bayram günü sahillere serinlemeye giden emekçilere ve göçmenlere nefret kusan insanlarla karşılaşıyoruz? Aileye önem veren politikalar ve muhafazakâr siyasi akımlar neden yükseliyor?
Biz bu sorulara yaklaşık bir cevap verebiliyoruz. Sağcı fikirler yükseliyor çünkü emekçilere içinde bulundukları ekonomik darboğazın sorumlusu olarak sermaye değil başka sömürülen kesimler gösteriliyor. Üretmeye, yönetmeye, kente dair tasarrufun emekçilerin elinde olması engelleniyor. Ekonomik, siyasi sorunlar karşısında devrimci bir çıkış yaratılmadıkça sağcı fikirler güçleniyor.
Göçmen düşmanlığının, transfobinin, ırkçılığın ve hayvan düşmanlığının benzer yerlerden beslendiğini görüyoruz. Öyle ise emek ve doğa merkezli politikalarda ısrarcı olmalıyız. Öldürerek, saldırarak değil; gerçek düşmanı, sermayeyi işaret ederek ilerlemeliyiz.
[1] İlgili kanun tasarısı için bkz. https://cdn.tbmm.gov.tr/KKBSPublicFile/D28/Y2/T2/WebOnergeMetni/df2c98ac-4cb1-4003-9c07-935b00f06b0e.pdf?TSPD_101_R0=08ffcef486ab2000821e5dd889a20f71999cb021e4255f26f015f5f87101e9e4e2804f5f57ef7cfd0895577d7014300029d7cc07fb3d63c42fc1465bd0127f60c856dfcacc3f320896b0492b65d99cdac59a93349f71c945b0613a8baf2ae0f9
[2] https://www.haytap.org/tr/goezyalarnza-hakim-olamayacanz-gercek-bir-suerguen-18-maddede-hayrsz-ada-katliam
[3] İstanbul halkının sokak hayvanlarına karşı girişilen saldırılarda geçmişte ortaya koyduğu direnişler ve konuya dair detaylı bir değerlendirme için bkz. https://birartibir.org/yaygin-yanilgilar-cinai-ayrimlar-ve-sadist-populizm/
Yorumlar kapalıdır.