Batı Şeria, Siyonizmin ikinci mezarı olacak
Siyonist işgal devleti 28 Ağustos 2024’te, tamamen ilhak etmeyi hedeflediği Batı Şeria’nın kuzeyindeki şehirlere ve kamplara (Cenin, Tubas, Tulkarem, El Halil, Ramallah) yönelik kapsamlı bir askerî operasyon başlattı. Batı Şeria’nın 2002’den beri yaşadığı en büyük işgal girişimi olan bu askerî operasyon, Siyonizmin 11 aydır Gazze’deki Filistin halkına yönelik sürdürdüğü kanlı ve sabıkalı soykırımın doğrudan bir uzantısı rolündedir. Bu saldırganlığın hedefi Batı Şeria’yı tamamen işgal etmek, Batı Şeria’daki direnişi yok etmek, Filistin halkına karşı emperyalizm-Siyonizm ortaklığında sürdürülen varoluşsal savaşı derinleştirmek ve İsrail’in Gazze’deki hedeflerinin hiçbirisine ulaşamamış olmasından dolayı sahadaki askerî gerçekliği Siyonist işgal kuvvetleri lehine değiştirmeye çalışmaktır.
Bu işgal girişimi, aynı zamanda, Siyonizmin son zamanlarda açıklamış olduğu ırkçı ve sömürgeci planlarını hayata geçirmeye çalışmasının bir aracıdır: Bu saldırganlıkla, Filistin’in başkenti olan Kudüs’ün ve hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar için kutsal olan El Aksa’nın üzerinde mutlak bir Siyonist kontrol kurulmak istenmekte ve Batı Şeria’nın demografik ve toplumsal yapısının değiştirilmesi ve yerleşimciler aracılığıyla Yahudileştirme sürecinin hızlanması istenmektedir. Siyonizmin ırkçı bakanları Katz ile Smotrich, açık bir şekilde Batı Şeria’nın tamamını ilhak etmek istediklerini ve El Aksa Camii’nin avlusunda bir sinagog açılması gerektiğini beyan etmişlerdi.
Siyonist işgal güçleri bu askerî harekat kapsamında Batı Şeria’nın hastanelerini abluka altına aldı, yaralıların tedavi görmesini ve ambulansların çalışmasını engelledi, yüzlerce asker ve zırhlı araçla şehirlere bir ambargo uygulamaya başladı ve savaş uçakları ile drone’lar aracılığıyla Filistin halkının evlerini hedef aldı. Hava gücünü aslında yalnızca Gazze’deki direnişe karşı kullanan Siyonist devlet, Batı Şeria’da direniş operasyonlarının artması ve nitelikli olmaya başlamasıyla birlikte, birkaç hafta önce savaş uçakları ve drone’larıyla Batı Şeria’daki direnişi de bombalamaya başlamıştı. Sahadaki bu yeni durum, ırkçı işgal devletinin Batı Şeria’da direniş karşısında gerileyen askerî kapasitesinin bir ifadesiydi.
Mo’ta Araştırma Merkezi’nin Temmuz ayının sonunda açıkladığı bir araştırmaya göre 7 Ekim 2023’ten bu yana Filistin Direnişi Batı Şeria’da 2444 askerî operasyon gerçekleştirdi. Bunlardan 1533’ü atış operasyonu iken, 678’i patlayıcıların kullanıldığı operasyonlardı. Kayıplarını saklayan işgal devleti, bu operasyonlarda sadece 30 askerini kaybettiğini ve 310 tanesinin de yaralandığını açıkladı. 28 Ağustos’ta başlayan kapsamlı işgal harekatının asıl odak noktası olan Cenin ise, bu 2444 direniş operasyonundan 855’ine, yani %35’ine ev sahipliği yapmakla öne çıkıyor.
Direniş operasyonlarının sayısı böyleyken, Mo’ta Araştırma Merkezi’nin aynı dönem için “çatışma” başlığı altında açıkladığı olayların sayısı ise 3771. Bunlardan 734’ü kitlesel seferberlikler şeklinde hayat bulmuşken, 125 tane de molotof kokteylli saldırı yaşandığı anlaşılıyor.
Filistin halkı ile direnişinin Batı Şeria’daki bu kapsamlı mücadele dalgası, hiç şüphe yok ki, eğer Gazze’de sürmekte olan soykırım ve bu soykırıma karşı verilen mücadele olmasaydı, bir Üçüncü İntifada olarak anılmayı hak ederdi. Zira Siyonist devlet, Batı Şeria’daki durumu tam olarak böyle okuduğu için, 7 Ekim 2023’ten bu yana, bu bölgede 585 Filistinliyi katletti, 3735’ini yaraladı ve 9860’ını da kaçırdı. 28 Ağustos’ta başlatılan işgal girişiminin hedefi yalnızca sahadaki askerî durumu tersine çevirmeye çalışmak ve 1948 Nakba’sını sürdürmeyi istemek değildir, aynı zamanda Üçüncü İntifada’yı da bastırmaktır.
Siyonizmin Batı Şeria’da giriştiği işgal denemesi, tamamen emperyalist ülkelerin işbirliği, onayı ve desteğiyle ve kapitalist Arap rejimlerinin suçlu suskunluğuyla başlamıştır ve devam etmektedir. Soykırımcı devletin Filistin ulusunu yok etme planlarındaki ve Filistin Direnişi’ne “teslim olmayı” önermesindeki kibir, onun emperyalizm ile işbirlikçi Arap rejimlerinden aldığı destekten kaynaklanmaktadır.
Filistin Yönetimi ve bir süre önce TBMM’de konuşma yapması için Türkiye’ye çağrılan, Filistin Yönetimi’nin başkanlığındaki Mahmut Abbas, 7 Ekim 2023’ten bu yana elinin altındaki kuvvetleri direniş önderlerine suikastler düzenlemek, direniş savaşçılarını hastanelerden kaçırmak ve direniş gruplarının cephaneliklerine el koymak için kullanmıştı. Bu işbirlikçi yaklaşım Batı Şeria’daki Filistin halkı tarafından derin bir hoşnutsuzluk ve öfkeyle karşılaşmış, hastanelerdeki direniş savaşçılarını Filistin Yönetimi’nin polis memurlarından korumak için kitlesel seferberlikler ve çatışmalar patlak vermiş ve anketlerde Mahmut Abbas %20’lerin altına düşerken, suikaste uğrayan İsmail Haniye’nin popülerliği %80’lere yaklaşmıştı.
28 Ağustos’ta başlayan Batı Şeria’nın işgal girişimi karşısında, Mahmut Abbas önderliğindeki Filistin Yönetimi eski işbirlikçi çizgisini terk etmeli, Siyonist düşmanla istihbarat paylaşmayı sonlandırmalı, Filistin halkının iradesine ve direnişine destek olan bir pozisyon almalı, Pekin Deklarasyonu’nun ifade ettiği ulusal birliği yeniden sağlamayı tercih etmeli ve bir ulusal-devrimci mutabakat hükümeti kurmayı amaçlayan birleşik bir toplantı için çağrı yapmalıdır. Soykırım ve işgal karşısında Gazze ile Batı Şeria’yı birbirlerinden ayırmayı amaçlayan Siyonist hükümetin bölücü planlarının, ulusal birlikçi bir eylem programıyla engellenmesi amaçlanmalıdır.
İşçi Demokrasisi Partisi olarak Gazze’de ve Batı Şeria’da sürmekte olan soykırım ile işgale karşı Filistin Direnişi’ni ve Filistin halkının geri dönme ve kaderini kendisinin tayin etme mücadelesini desteklediğimizi bir kere daha ifade ediyoruz.
Siyonist devlet hem Gazze’de hem de Batı Şeria’da savaş suçları işlemektedir ve bu nedenle kapsamlı bir yargılanmanın konusu olmalıdır.
Türkiye’deki Saray rejimi de dahil olmak üzere bölgedeki işbirlikçi rejimler, Siyonist soykırım devletiyle olan bütün ekonomik, ticari ve diplomatik ilişkilerine son vermelidir.
Gazze’deki soykırımı ve Batı Şeria’daki işgali durdurabilmek ve Filistin Direnişi’nin yaklaşan zaferine destek olabilmek için kitlelerin kendi ülkelerindeki işbirlikçi hükümetlere karşı seferber olmasına çağrı yapıyor ve bu seferberliklerin Gazze’deki soykırım ve Batı Şeria’daki işgal sonlanana değin sürmesinin bir ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz.
Gazze Soykırımı’na son!
Batı Şeria’nın ilhakına hayır!
Batı Şeria’nın işgal edilmesine karşı seferber olalım!
Nakba devam ediyor, yeni bir Nakba’ya hayır!
Siyonist devletle bütün ilişkileri kesin, hemen şimdi! Siyonist devlete petrol akıtan vanaları kapatın, hemen şimdi!
Nehirden denize özgür Filistin!
Yorumlar kapalıdır.