Filistinli esirler için dayanışma eylemi

BDS ve Samidoun (Filistinli Tutsaklarla Dayanışma Ağı) gibi dünya ölçeğinde Filistin dayanışma hareketinin merkezinde duran inisiyatiflerin önerisiyle 3 Ağustos günü Filistinli tutsakların özgürlüğü ve Gazze’deki soykırımın son bulması için dünya ölçeğinde acil eylem çağrıları yapılmıştı. Hamas başta olmak üzere Filistinli direniş örgütlerinin de yükselttiği çağrıya Türkiye’den de Filistin Eylem Komitesi karşılık verdi. Filistin Eylem Komitesi 3 Ağustos Cumartesi günü İstanbul Levent’te korsan devlet İsrail’in Konsolosluğu önünde yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi.

BDS Türkiye’nin çağrısıyla, Filistin odaklı çalışmalar yürüten inisiyatifler, siyasi partiler, sendikalar, meslek odaları, kadın örgütleri ve öğrenci örgütlerinden oluşan Filistin Eylem Komitesi “Filistin’de İşgale ve Soykırıma Son! Filistinli Esirlere Özgürlük!” yazılı ana pankartın arkasında yürüyüş kolunu oluşturdu.

Yüzlerce kişinin katıldığı yürüyüşte “Nehirden Denize Özgür Filistin!”, “Yaşasın Küresel İntifada!”, “Filistinli Esirler Özgür Olacak!”, “Esirlerin Direnci İşgalciyi Yenecek!”, “Yıkılsın Siyonist İşgal Devleti!”, “Katil İsrail, İşbirlikçi ABD!”, “Filistin’e Özgürlük, İsrail’e Boykot!” gibi sloganlar atılırken İsrail ile askeri, ticari, diplomatik ilişkilerin kesilmesi talebi yükseltildi.

Hamas’ın siyasi kanadının lideri İsmail Haniye’nin Siyonist rejim tarafından canice öldürülmesinden sonra Filistinli esirler için yapılan eylem çağrısının kazandığı anlam daha da büyürken, yürüyüş boyunca Filistinli esirlerin ve şehitlerin fotoğrafları taşındı. İşgal devletinin konsolosluğu önünde sona eren yürüyüşün ardından okunan basın açıklamasında Siyonist rejime olan tüm desteğin kesilmesi vurgulandı. Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak okunan basın açıklamasının ardından eylem sonlandırıldı.

Basın açıklamasının tam metni:

Filistin’de Soykırıma ve İşkenceye Son!

Filistin halkı, 76 yıldır süren işgal ve saldırganlığa karşı koyduğu ve direniş iradesinden geri adım atmadığı için, tam 300 gündür soykırıma uğruyor. Ağır bir kuşatma altında gıdasız, susuz, ilaçsız bırakılan Filistinlilerin kendi toprağında özgür bir halk olarak yaşama hakkı elinden alınmak isteniyor.

İşgal devleti İsrail, Filistin’e bombalar yağdırıp suikastlarla direniş liderlerini hedef alırken; aynı zamanda çocuk, yaşlı, kadın, erkek ayırmadan esir aldığı binlerce Filistinliye cezaevlerinde işkence ederek insanlık suçu işliyor. Şu anda işgal hapishanelerinde tutulan Filistinlilerin sayısı 9.960’a ulaşmış durumda. Birçok Filistinli ise kayıp ve akıbetleri bilinmiyor. 7 Ekim’den bu yana İsrail’deki askeri tesisler ve cezaevlerinde en az 53 Filistinli tutsak korkunç işkencelerle öldürüldü. İşgal devleti tüm Filistin coğrafyasında gözaltı ve işkenceyi yaygın şekilde uygulayarak Filistin halkının onurlu direnişini cezalandırmak istiyor.

Filistin Eylem Komitesi olarak bugün, Filistinli kurumların yaptığı dünya çapında sokağa çıkma çağrılarına cevaben işgal rejiminin elinde bulunan tüm Filistinli esirlerle dayanışmak ve aylardır yaptığımız çağrıları yinelemek için buradayız.

İşgal devletinin 7 Ekim’den sonra soykırım boyutuna ulaşan saldırılarını mümkün kılan şey; işgal devletine sağlanan askeri, ticari ve siyasi desteklerdir. Bu noktada ABD ve müttefikleri başı çekmektedir. Fakat Türkiye devleti ve sermaye gruplarının da bu soykırımda önemli bir payı vardır.  Nasıl mı?

Türkiye’de bulunan İncirlik ve Kürecik üsleri, işgal devleti İsrail’in kendini savunması için anlık istihbarat sağlamaktadır. Türkiye’nin işgal devletiyle imzaladığı ‘Savunma İş birliği Anlaşması’ hala feshedilmemiştir.

Türkiye’nin işgal devletiyle imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması da hala yürürlüktedir. Üstelik işgal devletiyle kesildiği söylenen ticaretin 3. ülkeler aracılığıyla yapıldığı görülmektedir.

Azerbaycan’ın devlet şirketi SOCAR tarafından tonlarca petrol, BOTAŞ aracılığıyla Türkiye üzerinden İsrail’e ulaştırılmaktadır. Bu petrol işgal ve soykırımın sürdürülmesine katkı sağlamaktadır.

İsrail’deki en büyük Türk yatırımcı Zorlu Holding, ortağı olduğu enerji santraliyle, işgal rejiminin ‘Savunma Bakanlığı’ dahil işgalci kurumlara elektrik temin ediyor. Yılmazlar İnşaat, Filistinlilerin alıkonulduğu işgal devleti karakollarını inşa ediyor.

Dünyanın tüm kaynaklarını talan eden vahşi sömürgeciler, stratejik çıkarlar mavalıyla işgalci ve ırk-ayrımcı bir rejimle ilişki kuran devletler, kar hırsından başka ilahları olmayan sermayedarlar Filistin’de yaşanan soykırımın ortağıdır.  Biz dünyada özgürlük, adalet ve eşitliğin hüküm sürmesini istiyoruz. Bu nedenle safımız Filistin halkının ve onun direnişinin safıdır. Buradan Filistin Direnişini ve onun yanında fiili tutum alan Yemen ve Lübnan halklarını selamlıyoruz. Soykırımcı İsrail’in temsilciliği önünden haykırıyoruz: Siyonizm Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak!

Filistin Eylem Komitesi

Yorumlar kapalıdır.