ABD’nin Pasteur Yasası: Kapitalizm çıkmaz sokak!
İnsanlık tarihi olumlu-olumsuz kimi büyük olaylarla da anılır. 20. yüzyıla damgasını vuran, emperyalist paylaşım savaşları oldu örneğin. 20. yüzyıl bir devrimler ve karşıdevrimler çağıydı. 21. yüzyılın henüz ilk çeyreğini geride bırakmak üzereyiz. Ama iklim yıkımı ve dünyayı sarsan salgın hastalıklar ilk çeyrek asra damgasını vurdu. Covid-19 pandemisinin etkisi henüz tam geçmemişken şimdi Batı Nil Virüsü ve Maymun Çiçeği (mpox) gibi hastalıklar ve salgın olasılıkları konuşuluyor. Antibiyotiklere dirençli hale gelen bakteri ve virüsler de bu sürece eşlik ediyor.
Covid-19 pandemisi bir dizi ilaç şirketine milyar dolarlar kazandırdı. Devletler aşıları çoğunlukla ücretsiz kullandırdı. Ama esas kaynak zaten halkın vergilerinden oluşan bütçelerdi. Halkın vergileri aşılar için ilaç şirketlerinin kasalarına aktı. Kapitalizmde kural basit. Para getiren her şeye yatırım yapılır. Para getirmeyen hiçbir şeye ise, milyonların hayatı söz konusu olsa da, yatırım yapılmaz.
Nitekim antibiyotikler bakteri ve virüslere karşı daha az etkili hale geliyor. Buna rağmen ilaç şirketleri kârlı olmadığı için bu alana yatırım yapmaktan yıllardır uzak duruyor. İşte ABD bu durumu aşmak için Pasteur Yasası’nı devreye almaya karar vermiş. Yasa kısaca 6 milyar dolarlık bir fonun antibiyotik üzerine çalışan şirketlere düzenli olarak aktarılmasına ve bir ilaç onay aldığında ABD’nin ilacı üretmeye devam etmek için o ilaç şirketine beş yıl boyunda 3 milyar dolara kadar ödeme garantisi vermesine dayanıyor. Bir bakıma ilaç şirketleri ABD’nin iş garantili taşeron firmaları oluyor! Kuşkusuz, kaynak milyonların vergilerinden oluşuyor…
Peki, “piyasa” neden kendi haline bırakılmıyor da devletler tamamıyla özelleştirip yıktıkları sosyoekonomik kamusal hizmet alanına müdahale etmek zorunda hissediyor? Aynı 2008 dünya ekonomik krizi sürecinde olduğu gibi! Çünkü kapitalist sistem toplumları da, doğayı da çökertti. O zaman soru şu: Parayı veren devlet ise, paranın kaynağı halkın vergileriyse, neden bir avuç sermaye şirketine ve patrona milyarlarca dolar aktarılmaya devam etsin? Neoliberal dönem öncesi birçok ülkede eğitim, sağlık, ulaşım, enerji, iletişim vb. kamusal hizmet alanındaydı. Şimdi belediye hizmetleri dahi çoğunlukla özelleşmiş durumda. Sonuç, burada özetlendiği gibi yıkım. Çok açık ki kapitalist yıkımdan kapitalist metotlarla bir çıkış mümkün değil! Bunda ısrar tüm dünyayı geri dönüşsüz şekilde yok edecek. Kapitalizm çıkmaz sokak. İnsanlığın kurtuluşu eşit, adil, paylaşımcı, dayanışmacı, özgürlükçü, doğayla uyumlu bir sosyalizmde…
Yorumlar kapalıdır.