İşsizlik artarken, TÜİK rakamları neyi gizliyor?

TÜİK nisan-haziran dönemi işgücü istatistiklerine göre birinci çeyrekte yüzde 8,7 olan işsizlik yüzde 9,2’ye yükseldi. Ancak bu dar tanımlı olarak ifade edilen işsizlik sadece son 4 haftadır iş arayan kesimlerden oluşuyor. Asıl tabloyu geniş tanımlı işsizlik rakamlarında, yani çalışabilecek olup iş bulamayan kesimlerin toplamında görüyoruz. İlk çeyrekte yüzde 25 olan bu rakam pandemiden sonra en yükseğe ulaşmış, yüzde 29,2 olarak gerçekleşmiş. Çalışanın dahi yoksul olduğu, asgari ücretin, emekli maaşının açlık sınırının altında kaldığı, bir avuç azınlık dışında herkesin hayat pahalılığı karşısında ezildiği bir ekonomide işsiz olmak açlıktan ölmek demek.

Yaz aylarında mevsimsel çalışma arttığı için normalde istihdamın artması beklenir. Ancak ücretleri baskılayan, alım gücünü düşüren “enflasyonla mücadele programı” yani Orta Vadeli Program sonucunda faizler yükseltildi, vergiler hızla artırıldı, enflasyon geçici olduğu düşünülen bir süreliğine körüklendi ve tüm bunların toplamı olarak işsizlik zirveyi gördü. Yani çarkların dönmesi adına enflasyonla mücadele kararı alındığında kaybedenler emeğiyle geçinenler oldu.

Düşük faiz-yüksek enflasyon döneminde süper kârlar elde eden sermaye kesimleri enflasyon artışını daha da körükledi. Firmalar muazzam kârlar elde ederken kurumlar vergisini indiren, hatta bu verginin bile önemli bir kısmını toplamayan, ancak temmuz ayında enflasyonu artıracağı gerekçesi ile asgari ücrete zam yapmayan, kira zamlarındaki üst sınırı ortadan kaldıran ekonomi yönetimi sermayeye büyük bir kaynak transferi gerçekleştiriyor. Bu durum ekonomik krizde daha da güvencesizliğe itilen kadınları daha fazla vuruyor. Çalışabilecek durumda iken işsiz olan kadınların oranı yüzde 37’yi buldu. İşi olup asgari ücretin altında çalışmayı, zorla mesaiye kalmayı, güvencesiz koşulları reddedip sendikalaşmaya çalışan kadınlar ise Polonez direnişinde olduğu gibi kendini kapının önünde buluyor.

Bu noktada işsizlere destek sunması gereken İşsizlik Sigortası Fonu gündeme geliyor. DİSK-AR’ın İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Ağustos 2024 raporuna göre resmi işsizlerin yaklaşık yüzde 90’ı işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor. Bunun nedeni işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının son derece ağır olması ve her kaynak gibi bu fonun da patronlara hibe edilmiş olması. Öncelikle, işsizler için ayrılan bu kaynak sadece işsizlerin kullanımında olmalıdır. İşsizlik Fonu’ndan engelsiz olarak tüm işçiler yararlanmalıdır. Fondan sermayeye ve bütçe açıklarına kaynak aktarımına derhal son verilmelidir.

Enflasyonla mücadele kapsamında en başta işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. İşler çalışma saatleri kısaltılarak tüm çalışanlar arasında pay edilirse işsizlik büyük ölçüde azalacaktır. Enflasyonu düşürmek, işsizliği azaltmak iktidar olanın tercihleri ile mümkündür. Kaynak ise firmalardan toplanması gereken vergilerle, toplam zenginliğin yüzde 70’ine sahip olan yüzde 10’luk ultra zenginlerden servet vergisi alınarak sağlanabilir.

Yorumlar kapalıdır.