Venezuela: tutuklanan protestoculara özgürlük kampanyası
29 Temmuz’da seçim sonuçlarının Devlet Başkanı Nicolás Maduro’nun zaferiyle sonuçlandığının açıklanmasının ardından, Karakas’ın mahalleleriyle emekçi bölgelerinde ve ülkenin diğer birçok şehrinde bir protesto dalgası başladı. Sonuçların açıklanması sırasında yaşananlar ve daha da önemlisi, herhangi bir denetim olmaksızın kesin sonuç açıklanmadan “kazananın” zamansız bir şekilde resmen ilan edilmesi göz önüne alındığında, bir seçim hilesinin gerçekleştiğine inanan binlerce kişi, bu sonucu reddettiklerini göstermek için sokaklara döküldü.
Bu yoğun halk protestosu, acımasızca bir müdahaleyle bastırıldı. Hükümet 29 Temmuz günü öğleden sonra kendi düzenini dayattı; devletin güvenlik güçleri (polis ve Ulusal Muhafızlar gibi Silahlı Kuvvetler bileşenleri) silahlı paramiliter gruplarla birlikte protestoları şiddetle bastırdı. Mahalle girişleri işgal edildi ve sayısız ev baskını düzenlendi.
İnsan hakları örgütlerine ve Başsavcılığa göre 29 Temmuz ile 30 Temmuz arasında 25 kişi öldürüldü. Başkan Maduro’nun açıkladığına göre 2.200, sivil toplum örgütlerine göre 1.406 tutuklu var. Hapsedilenlerin yüzde 95’i ve ölenlerin neredeyse tamamı emekçi kesimlerden. Bu baskı özellikle emekçi halka uygulanıyor. Tutuklular arasında 117 genç, 185 kadın, 17 engelli ve 14 yerli bulunmakta. Tutsaklar “terörizm” suçundan 25 ile 30 yıl, “nefrete tahrik” suçundan ise 10 ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılabilirler.
Aşağıda imzası bulunan bizler demokratik hakları sınırsız şekilde savunmak ve protestolara katıldıkları, ağlar üzerinden hoşnutsuzluklarını ifade ettikleri veya sırf emekçi bir bölgede yaşadıkları için kriminalize edilenlerin özgürlüğünü talep etmek için ulusal ve uluslararası bir kampanya yürütmek istiyoruz.
Bunu şu anda ülkede iktidar mücadelesi veren kapitalist fraksiyonlardan, yani Maduro hükümeti ve sağ muhalefetten tam bir siyasi bağımsızlıkla yapıyoruz. Maduro’nun otoriter ve baskıcı karakterini açıkça derinleştiren siyasi rejimine karşı çıkarken, aynı zamanda siyasi hedefleri ve çıkarları emekçi halkınkilere aykırı olan María Corina Machado liderliğindeki patron muhalefetine de karşı çıkıyoruz. Bu gerici kutuplardan hiçbirini desteklemiyoruz.
Devlet baskısına karşı kampanya yürütürken, iktidar partisinin mahalle örgütlerinde militan olmanın otomatik bir damgalanma ve hatta, Bolivar ve Aragua’da iki kadının başına geldiği gibi, öldürülme nedeni olmasını da reddediyoruz.
Misillemelerin yükünü işçi sınıfı ve emekçi kesimler taşıyor
Doğrudan baskılara ek olarak, farklı şirketlerde ve kamu kurumlarında çalışan yüzlerce işçi işten atıldı; bazıları cep telefonları ve sosyal medya hesapları yasadışı olarak tarandıktan sonra işten çıkarıldı.
29 Temmuz ve 30 Temmuz protestolarının başını çektikleri için tutuklananların büyük çoğunluğunu, baskınların yapıldığı gecekondu mahallelerinden gelen insanlar oluşturuyor. Birçok işçi ve genç sırf bu mahallelerde yaşadıkları için, tutuklu sayısını artırmak amacıyla veya sadece polis zorbalığı nedeniyle, uydurma gerekçelerle suçlanarak tutuklandı.
Kaydedilen kitlesel gözaltılarda en temel haklardan olan kişisel özgürlük, savunma ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini gördük. Bu ihlaller arasında tutuklama emri olmadan yapılan ev baskınları ve gözaltılar; gözaltındakilerle günlerce iletişim kurulamayan gözaltı süreleri; gözaltına alınanlara kendi güvendikleri savunma avukatlarını atama konusunda kısıtlamalar ve gözaltındakilerin meşru savunmalarının hazırlanması için bizzat hükümet tarafından atanan kamu avukatlarıyla iletişim kuramamaları mevcut. İlk duruşmalar kişisel olarak değil, toplu ve ivedi yargılama usulüyle telematik olarak gerçekleştirildi. Davaların büyük çoğunluğunda, anayasal olarak tesis edilmiş olan özgür yargılanma hakkına açıkça aykırı olarak, önleyici gözaltı tedbirlerine hükmedildi. Ayrıca bu kişiler ailelerinin ikamet ettikleri yerlerden uzak cezaevlerine nakledilmekte, bu da hem yalıtılmalarına neden olmakta hem de destek ağlarının gözaltında kaldıkları süre boyunca gıda ve/veya ilaç ihtiyaçlarını karşılamalarını zorlaştırmakta. Ergen tutukluların yasalar uyarınca farklı muamele görme hakları ihlal edilerek yetişkinlerle aynı yerde hapsedildiği tespit edildi.
Bu koşullar altında en ağır yükü emekçi tutsaklar taşıyor. Onlar en az görünür olanlar, isimsiz olanlar ve davalarını kamuoyuna duyurmak için en az kaynağa ve imkâna sahip olanlar. Ekonomik güvencesizlik, bir tutuklunun her şeyin bedelini ödemek zorunda olduğu yozlaşmış hapishane sisteminde maliyetlerin altından kalkmasını olanaksız kılıyor. “Adaletin” sınıf temelli doğası ve yoksulların, özellikle de gençlerin damgalanması göz önüne alındığında hakimler, savcılar ve gardiyanlar onlara yönelik saldırılarında daha da acımasız davranıyorlar. Sadece kendi siyasi liderlerinin ve destekçilerinin tutuklanmasını kınamakla sınırlı kalan sağcı patron partileri de bu görünmezleştirmeyi pekiştiriyor. Bu partiler, mahallelerde uygulanan baskıcı saldırılar hakkında seslerini pek de çıkarmayarak, protesto için sokağa çıkan yoksullara karşı tamamen ilgisiz olduklarını gözler önüne serdiler.
Hem Venezuela’da hem de uluslararası alanda demokratik hakları savunan insan hakları örgütlerini, sendikaları, toplulukları ve siyasi örgütleri bu yaşananlara önem vermeye ve protestolara katılmaları ve/veya emekçi mahallelerinde yaşamaları nedeniyle hapsedilenlerin özgürlüğünü talep etmek için güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz. Ne protestolara katılmak suçtur ne de yoksul olmak!
Baskılara son!
Protestolara katıldıkları için hapsedilenlere özgürlük!
Protesto haktır, baskı suçtur!
Karakas, 19 Ağustos 2024
Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSL)
İşçi Tutsakların Özgürlüğü İçin Akraba ve Dost Komitesi
PPT-APR
Sosyalizm İçin İşçi Birliği (LTS)
Sınıf Mücadelesi
Sosyalist Dalga (Marea Socialista)
İmzalar: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf_iVA2pOWEX_GhMP90VuU9Yzm5fyCyVzh1rYNFqgE8j94vKg/viewform
Yorumlar kapalıdır.