Nakba’nın 77. yıldönümünde: 15 Mayıs’ta Filistin’deki soykırıma karşı küresel eylem günü

Filistinli sendikalar, Nakba’nın 77. yıldönümüne denk gelen 15 Mayıs tarihinde bir Küresel Eylem Günü çağrısı yaptı: “İsrail’e karşı, tam askeri ambargo da dahil olmak üzere, acil, yasal ve somut yaptırımlar lehine baskının artırılması” çağrısında bulundular.

Nakba, Arapçada “felaket” anlamına gelir. Filistinliler, 15 Mayıs 1948’i Nakba Günü olarak ilan ettiler çünkü bu tarih, İsrail Devleti’nin kuruluşunun ertesi günüdür ve Filistinlilerin evlerinden ve topraklarından zorla çıkarılmasının başlangıcına işaret eder.

Emperyalist ve Siyonist sömürgeleştirme

ABD ve Britanya emperyalizmleri, İsrail’in kuruluşunda belirleyici rol oynadılar. İsrail, Ortadoğu’yu kontrol altına almak ve özellikle hidrokarbon kaynaklarına el koymak için bir araç olarak kuruldu.

İsrail, Filistinlileri yerinden ederek kuruldu ve toprakları Avrupa, Rusya, Ukrayna, Polonya, Almanya, Arjantin ve dünyanın başka yerlerinden gelen Yahudi göçmenlere verildi. Siyonist argüman, bu toprakların “vaat edilmiş topraklar” olduğu ve 2000 yıl önce burada yaşamış sözde Yahudi atalara ait olduğu yönündeydi. Bu, absürt bir şekilde yanlıştır. Filistin’e göç eden Yahudilerin neredeyse hiçbirinin bölgede gerçek ataları bulunmamaktadır. Yalnızca semitik kökenli küçük bir Yahudi azınlık yüzyıllar boyunca bölgede yaşamış ve farklı dinlere mensup diğer semitik Araplarla, Hristiyanlarla barış içinde birlikte var olmuştur. Bölgede İslam ise ancak 7. yüzyıldan itibaren baskın din hâline gelmiştir.

1948’deki bu Nakba, sonraki yıllarda daha da kötüleşti. Filistinlilerin büyük çoğunluğu evlerinden ve topraklarından sürüldü, on binlercesi katledildi.

İsrail, farklı dönemlerde Lübnan, Mısır ve Ürdün gibi komşu Arap ülkelerine de saldırılarda bulundu.

Birçok Filistinli başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Önemli bir kısmı, Filistin tarihsel topraklarının yalnızca %22’sini oluşturan Batı Şeria ve Gazze’ye geçti. Bugün burada beş milyon Filistinli direnmeye devam ediyor.

Otuz yıl önce, İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında burada bir Filistin Devleti kurulması üzerine bir anlaşmaya varılmıştı. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. İsrail buna izin vermedi. Bunun yerine Batı Şeria’yı işgal etti, ardından Gazze’yi.

Soykırımı durdurmak

Son 19 ay içinde, İsrail’in Gazze’ye yeni işgaliyle birlikte 61.700’den fazla Filistinli katledildi; bunların %70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Kahramanca bir direniş sayesinde İsrail, Gazze Şeridi’ni tamamen kontrol altına alıp iki milyon Filistinliyi sürmeyi şu ana kadar başaramadı; bunu açıkça ilan etmişlerdi ve Donald Trump’ın desteğini de almışlardı.

Aynı zamanda, dünyanın dört bir yanında Filistin ile dayanışma gösterileri devam ediyor. 2 Mayıs’ta Yemen’de bir milyondan fazla kişi yürüdü; Yemen, Filistin’e destek veren tek Arap hükümetine sahip ülke ve defalarca ABD tarafından bombalandı. 12 Nisan’da Bangladeş’te de bir milyon kişi yürüdü. Son dönemde Fas, Lübnan, Fransa, Kanada, ABD, Birleşik Krallık, Suriye gibi birçok ülkede de büyük yürüyüşler düzenlendi.

Filistin’den, Gazze ve Batı Şeria’dan sendikalar bu dayanışmanın artırılması çağrısını yapıyor; 15 Mayıs Nakba Günü’nde eylemler düzenlenmesini, İsrail’e yaptırımlar uygulanmasını ve ABD ile Avrupa’dan yapılan silah sevkiyatlarının durdurulmasını talep ediyorlar. Dünyanın farklı ülkelerinden Filistin’le dayanışma içinde olan örgütler, Nakba Günü ve o haftada gerçekleştirilecek gösterilere destek vereceklerini açıkladılar.

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) olarak, kahraman Filistin halkını savunmak için bu küresel seferberlik çağrısını destekliyoruz. İsrail’e yapılan tüm silah teslimatlarını, soykırımı ve Netanyahu’nun –aşırı sağcı Donald Trump’ın desteğiyle– Filistinlileri katlederek ve sürgün ederek Gazze’yi ilhak etme girişimlerini reddediyoruz.

Arap ve Ortadoğu hükümetleri ile monarşileri, Yemen’deki Husi rejimi dışında, Filistin halkının mücadelesine hiçbir somut destek vermemektedir. Oysa İsrail’le tüm ilişkileri kesmeleri ve direniş örgütlerine silah ve kaynak sağlamaları gerekirdi; ancak bunun yerine sadece cılız açıklamalarla yetiniyorlar.

Derhal ateşkes ilan edilmesini, tüm İsrail askerlerinin geri çekilmesini ve Gazze’nin Filistin’in ayrılmaz bir parçası olarak bütünlüğünün tanınmasını talep ediyoruz. Ayrıca sınır kapılarının derhal açılarak gıda, ilaç, yakıt ve su girişinin sağlanması ve elektrik enerjisinin hemen yeniden verilmesi gerektiğini vurguluyoruz. ABD’nin Yemen’e yönelik bombalamalarını kınıyor ve reddediyor, İsrail güçlerinin Suriye’nin güneyinden ve Lübnan’dan derhal çekilmesi talebini yükseltiyoruz. ABD ve Almanya gibi ülkelerde Filistin’in özgürlüğünü savunan aktivistlerin yasa dışı olarak gözaltına alınması ve sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya kalmalarını reddediyoruz. İsrail’le tüm siyasi, diplomatik, ticari, kültürel ve akademik ilişkilerin kesilmesini talep ediyoruz. Tek, laik, demokratik ve ırkçı olmayan bir Filistin için. Nehirden denize özgür Filistin!

Yorumlar kapalıdır.