Hacettepe Üniversitesinden okur mektubu
Öncelikle sözlerime Hacettepe Üniversitesinden Boğaziçi Üniversitesine binlerce öğrencinin dayanışma duygularını ve en içten selamlarımızı ileterek başlıyorum.
Biz, hangi görüşten ve fikirden olursak olalım, hak ve özgürlüklerimiz uğruna mücadele veren ve iktidar tarafından atanmış, rant ve para hırsıyla gözleri boyanmış kayyum rektörlüğe karşı duran, birbirimize dayanışma ruhu ile kenetlenmiş üniversite öğrencileriyiz. Sizlere kampüsümüzde son dönemde ne olup bittiğini aktarmak istiyorum:
19 Mart tarihinde başlayan halk iradesine karşı yapılan darbe girişimiyle beraber, ülkemizin dört bir yanındaki üniversite öğrencileri gibi, biz de barışçıl ve meşru protesto eylemlerine başlamıştık. Üniversitemizden binlerce öğrencinin katıldığı boykot eylemleriyle güçlü bir direniş gerçekleştirdik.
Eylemlerimizin ardından uzatılmış bayram tatilinden hemen sonra, üniversitemizde Proliz adı verilen bir uygulama ile e-yoklama sistemi devreye sokuldu. Önceleri hocalarımızın inisiyatifiyle boykot sürecine ve çalışma hayatımıza zarar verilmemesi adına, devamsızlık haklarımız güvence altında bulunuyordu. Fakat bu durumu sindiremeyen YÖK ve kayyum rektörlük, AKP’li yandaş şirketlere verdiği milyonlarca liralık ihalelerle bütçemizi peşkeş çekerek, bizi tahakküm altına sokup direnişimizi kırmak istemişti.
Nisan-Haziran ayları arasında, neredeyse her bir hafta protesto eylemi gerçekleştirdik. Tarafımıza yönelik ülkücü ve İslamcı çetelerin saldırılarına, kayyum rektörlüğün hak ihlallerine, iktidarın özgürlük karşıtı dayatmalarına, farklı üniversitelerde de yaşanan baskı politikalarına karşı dayanışma hâlinde büyük çaplı yürüyüşler ve eylemler düzenledik.
Haziran ayında ise bu eylemlere katılan yüzlerce öğrenciye yönelik onlarca soruşturma açıldı. Final sınavlarına denk getirilen ifade çağrıları ile, akademik başarımız sekteye uğratılmak istendi. Kısacası ağır bir yıldırma operasyonu ile karşı karşıya kalmıştık. Bunun üstüne kampüs içindeki binlerce öğrencinin barındığı yurtlar bölgelerinde, su sistemindeki tadilat gerekçesiyle bütünleme sınavları dahi başlamadan zorla çıkarılmaya çalışılmıştık. Buna yönelik yaptığımız eylemlerle çıkarılmaları bütünlemelerin sonrasına ertelemeyi başararak küçük bir kazanım elde etmiştik.
Üniversitemiz yaz tatilindeki aradan sonra, geçtiğimiz Eylül ayında yine faaliyete başladı. Bir de baktık ki, barınma birimlerimizdeki tadilat neredeyse hiç ilerlememiş ve sıcak suya erişim imkânı ortadan kalkmış durumda. Biz de buna karşı Eylül ayının sonuna doğru yine çok güçlü bir eylemsellik gösterdik. Hemen devamında ise kısa sürede, daha tadilat halledilmeden, musluklarımızdan sıcak su aktığını ve yine küçük çaplı bir kazanım elde ettiğimizi gördük.
Ekim ayının ortasına doğru ise, bizi tahakküm altında tutmaya çalışan ve fişleme aracı olarak kullanılan Proliz sistemine karşı olarak tam eylemler planlamaya başlamıştık ki, kayyum rektörlük daha önce Yapı Kredi adlı özel bankaya peşkeş çektiği ve aksak bir sistem meydana getirdiği yemekhane hakkında şu kararları vermişti:
“İsrafı önleme gerekçesiyle” yemekhanelerde yapılacak olan yemekler, bir hafta öncesinde alabildiğimiz rezervasyon miktarına göre yapılacaktı.
Rezervasyonsuzlar için, rezervasyon yapılan miktarın %10’u kadar ek yemek payı ayrılacaktı.
Rezervasyon yapanlar, rezervasyon yaptığı anda ödemeyi gerçekleştirecek, yemekhaneye gelemezse paraları yanacaktı.
Normalde 35 TL olan yemek ücreti, rezervasyonlular için 40 TL’ye, rezervasyonsuzlar için ise 50 TL’ye yükseltilecekti.
Kayyum rektörlük, kâr hırsıyla gözü dönmüş bir zihniyet ile, büyük bir eşitsizlik ve niteliksiz bir beslenme sistemi politikası getirerek, 50 bine yakın öğrencinin bulunduğu Hacettepe Üniversitesini ranta ve açlığa mahkûm etmek uğruna bu kararı vermişti.
Biz öğrenciler de buna karşı, derhal eylemler düzenlemeye başladık ve bu kararın geri çekilmesi adına barışçıl yürüyüşler ve basın açıklamaları yaparak Üniversite yönetimi ve rektörlükle görüşme talebimizi ilettik. Binlerce öğrencinin imzası bulunan dilekçeleri de ilettik. Bir an önce geri dönüş yapılması adına da 5 günlük bir mühlet verdik.
Lakin bize hiçbir geri dönüş yapılmadı ve cevap verilmedi. Biz de geçtiğimiz haftanın başında bu sebeple yine rektörlük önünde toplandık ve görüşme talebimizi iletip bekledik. Geri dönüş yapılmayınca, kampüs yollarını kapatma eylemi gerçekleştirerek dikkate alınmak istediğimizi haykırdık. 2 saat sonunda öğrencilerin ulaşım mağduriyeti yaşamaması adına yol kesme eylemini sonlandırdık ve rezervasyon sisteminin başlayacağı gün olan çarşamba günü için eylem çağrısı yaparak dağıldık.
15 Ekim Çarşamba gününe geldiğimizde ise, en işlek olan yemekhanemizin önünde toplanarak yeni bir eyleme başladık. Bir de görmüş olduk ki, rezervasyon sistemi çalışmıyor ve herkesten 50 TL’lik ücret alınarak işletme sürüyor. Biz de basın açıklamamızın ardından yemekhane içine girerek rezervasyon sistemini protesto etmek amacıyla, işçiler yerine yemek dağıtımını devralarak ve turnikelerin üzerinden atlayarak ücretsiz şekilde yemekhaneyi işletmeye başladık. İşçiler ve diğer öğrenciler de dâhil olmak üzere bütün herkes bu durumdan memnundu. Tarafımızca hiçbir aksaklık yaşatılmadığı gibi, zaten bozuk ve aksak olan sistemin mağduriyetini aşmak uğruna bunu yaptık ve “Söz, yetki, karar öğrencilere!” diye haykırdık.
17 Ekim Cuma günü de yine aynı eylemi devam ettirmek için yemekhane önünde toplandık. Bir de baktık ki, Özel Güvenlik Birimi barikat oluşturmuş ve bizi kendi yemekhanemize sokmuyor. Biz de bunun üzerine barikata yüklendik ve karşımızdaki engeli aştık. Yemekhane içerisine geçip önceki gün gibi yemek dağıtımını ücretsiz şekilde biz sağladık.
Biz bu eylemselliğin ardından Rektörlük önüne yürüyüp basın açıklaması yapmak ve binlerce öğrencinin imzaladığı dilekçeleri iletmek üzere yemekhane önünde toplanmıştık. Bir de gördük ki, çevik kuvvet ekipleri bir köşede bekliyor. Rektörlük önüne giden yolu açık tutuyorlardı. “Yürüyüş yapmayın” gibi bir ikazda asla bulunmadılar. Ardından biz planladığımız üzere Rektörlük önüne geldik. Peşimizden gelen polisler de bizi çemberleyip abluka altına alıp sıkıştırmaya başladı. Kısacası bize karşı apaçık bir işkence kumpası kurmuşlardı.
Abluka esnasında polisler, onlarca öğrenciye şiddet uygulayarak hepimizi sıkıştırıp nefessiz bıraktı. Biz “alanı açın dağılalım” dedikçe onlar daha çok sıkıştırdılar. Olay esnasında 2 öğrenci baygınlık geçirdi ve bu durumu gördüklerinde bizi daha çok sıkıştırıp üzerimize yürüdüler ve tekmeler savurdular. Her birimize kalkanlarıyla, elleriyle vurmaya ve içimizden birilerini çekip yere fırlatarak gözaltına almaya başladılar. Bu korkunç vahşet altında, amir ve polisler hakaret ve tahrik dolu sözlerle bize sözlü saldırıda da bulundu. Tüm bu arbedede, iki arkadaşımızın çenesi, bir arkadaşımızın omurgası kırıldı ve oradaki tüm öğrenciler irili ufaklı yaralar aldılar. Üzerimizdeki çantalar, hırkalar, gözlükler ve kıyafetler ya yırtıldı ya kırıldı ya da kayboldu. 38 kişi, kimi zaman dövülerek, kimi zaman birden fazla polisle kafası ezilerek, korkunç bir işkence ile gözaltına alınmıştı. Baygınlık geçiren bir arkadaşımız “seni ambulansa götürüyoruz” denilerek, çevreden selam veren iki kişi ise eylemde bulunmamasına rağmen gözaltına alındılar. Birkaç polis de çevredeki öğrencilere “gözaltına alınmak isteyen var mı?” şeklinde bağırarak tahriklerde bulundu.
Bütün bu yaşananların ardından 30 öğrenci bu olay gününün akşamında, diğer 8 öğrenci de mevcutlu olarak bir geceyi nezarethanede geçirerek ertesi günün öğle vaktinde serbest bırakıldık.
Biz gözaltında iken de kayyum rektörlük, üniversitenin resmî sosyal medya hesaplarından “Öğrencilere Sağladığımız Destekler” başlıklı paylaşımlar yaparak resmen dalga geçmişti. Bu doğrultuda kendilerini 14 milyar liralık okul bütçesinin yalnızca 25 milyon lirasını desteğe ayırarak, yaklaşık binde bir (%0,14) oranında bir destekle övündüklerini gösterdikleri için tebrik ediyoruz. (!)
Anayasal hakkımıza ve barışçıl eylemlerimize yönelik böylesine karşılık veren kayyum rektörlük ve çevik kuvvet ekiplerinden hiçbirimiz korkmadığımız gibi, asla yılmayacağız. Haklarımızı ve özgürlüklerimizi alana kadar, işkenceye, vahşete ve tüm baskılara karşı durmaya ve direnmeye devam edeceğiz!
*Hacettepe İktisat Bölümü Öğrencisi Eray
Yorumlar kapalıdır.