İsrail’e kalkan olan Filistin’e dost olamaz!

Filistin halkının kurtuluşu için İsrail ile ikili ilişkiler kesilsin!

Türkiye’nin İsrail’le ikili ilişkilerini kesmesi, Filistin kurtuluş mücadelesinin desteklenmesi ve bütün Ortadoğu halklarını tehdit eden İsrail saldırganlığının engellenmesi açısından gerekli bir adımdır. Böylesi bir gelişme anti-emperyalist güçlerce desteklenmelidir. Ancak bugünkü gerçeklik, “İsrail ile ilişkileri askıya aldık” yaygarasına rağmen Türkiye-İsrail stratejik ittifakının sürüyor olduğudur. NATO’nun füze kalkanı radar sisteminin Türkiye topraklarına, Malatya’nın Akçadağ ilçesi Kürecik Bucağı’na kurulacak olması bunun en somut delilidir.

Manşetlere taşınan abartılı yorumlara karşın, Türkiye-İsrail ilişkilerinin kesildiği haberleri bizzat Türkiye ve İsrail hükümetlerinin bakanları ile İsrail ve Arap basını tarafından tekzip edilmekte, ilişkilerin sözlerle sarsılmayacağı teyit edilmektedir.

Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler Palmer Paneli’nce hazırlanan raporun açığa çıkmasının ardından, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından yapılan açıklamada; askeri anlaşmaların askıya alınacağı, diplomasinin İkinci Kâtip düzeyine indirileceği, Gazze ablukasının tanınmadığının beyan edileceği, saldırı mağdurlarının her türlü hak arama mücadelesi destekleneceği, Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestliği ilan edileceği belirtilmiştir. Davutoğlu’nun açıklamalarını Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, yaptırımların daha da sertleşeceği ve ekonomik alanı da kapsayacağı açıklamaları izlemiştir.

Son yıllarda İsrail’e karşı sert sözleri defalarca dinlemiş ve eyleme geçmeyen sözlerin İsrail’i yaralamadığını, bu gerilimlere rağmen İsrail saldırganlığına güç veren stratejik işbirliğinin ilerlediğini defalarca tecrübe etmiş bizler açısından maalesef ki bugünkü durum da farklı değildir.

Açıklanan beş yaptırım, İsrail’i izlediği siyasette değişikliğe itecek düzeyde değildir.

Diplomatik ilişkilerin ikinci kâtiplik seviyesine indirilmesi, sembolik bir adımdır ve diplomatik ilişkilerin kesilmesi anlamına gelmemektedir.

Askeri anlaşmaların askıya alındığı iddiasının, İsrail’e yönelik bir blöf bile olmadığı bizzat İsrail tarafından açıklanmıştır. İsrail Savunma Bakanlığı Siyasi-Güvenlik Bölümü Başkanı Amos Gilad Amos Gilad, Türkiye ile İsrail arasındaki askeri ilişkilerin hala “operasyonel” olduğunu belirterek, “İsrail askeri ataşesi işine devam ediyor” demiştir.

Yaptırım kararlarının açıklandığı gün, İsrail’in de istifade edeceği NATO’nun İran’a yönelik füze kalkanının Türkiye’ye kurulacağının Dışişleri tarafından açıklanması ikiyüzlülüktür. NATO’nun özel müttefiki olan İsrail ile askeri ilişkilerin diğer düzeylerde süreceği ortadadır. Tüm bunlar yaşanırken Başbakanın, Heron uçaklarının bakımının İsrail tarafından geciktirilmesinden şikâyet etmesi yaptırım iddiasının sefilliğini gözler önüne sermektedir.

Askeri ilişkiler hala operasyoneldir ve Başbakan ilişkilerin aksamasından memnun değil şikayetçidir. Çünkü AKP iktidarının Kürt meselesinde savaş siyasetini tırmandırdığı bu dönemde Türkiye-İsrail istihbarat paylaşımı anlaşmalarının önemi artmaktadır. Ancak iktidar, “İsrail-PKK ittifakı” yalanına sarılarak bunca zamandır sürdürülen işbirliğinin hesabının sorulmasını önlemek ve Kürt halkına yönelik savaş politikalarını ve ABD onaylı bölge politikalarını İsrail’e yönelik tepkileri arkasına alarak gerçekleştirme niyetindedir.

Ayrıca NATO projesi olarak Türkiye’ye kurulacak olan füze kalkanı sisteminin bir benzeri İsrail’e ABD tarafından kurulmuş durumdadır. Türkiye’ye kurulacak olan sistem de aynı yazılıma sahiptir ve Türkiye’deki sistemle elde edilecek olan istihbaratın ortak bir havuza aktarılacağı ve İsrail’in de bu havuzdaki bilgileri kullanacağı belirtilmektedir.

Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestliği, akla başka sorular getirmektedir. Kıbrıs’ın son dönemde Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına başlayacağını açıklaması ve bu konuda İsrail ile işbirliğine gitmesi nedeniyle seyrüsefer serbestliği bu duruma yönelik bir gözdağıdır. Diğer taraftan Libya’da NATO şemsiye altında yürütülen emperyalist müdahalenin ardından gözler Türkiye’nin de tutumunu sertleştirdiği Suriye’ye dönmüş durumdadır.

AKP hükümeti, BM İnsan Hakları Konseyi’nin ablukayı yasadışı bulan kararını göz ardı ederek İsrail’le dostluk ve terörle mücadele yarışıyla tanınan üyelerine bakınca vereceği karar baştan belli olan Palmer Paneli’nin kurulmasını kendisi kabul etti. Gazze ablukasının tanınmaması kararı, Palmer Paneli’nin raporunda İsrail’in ablukanın yasal olduğu tezinin kabul görmesi nedeniyle uğranan diplomatik hezimeti savuşturma salvosudur. Gazze ablukası, uluslararası hukuka aykırıdır, sivillere yönelik bir toplu cezalandırmadır.

İsrail ile pazarlık sürecinde mağdurların yurt içindeki hukuk mücadelesi siyasi sebeplerle geciktirilmiştir. Öncelikle bu gecikmenin hesabı verilmelidir. İsrail’den işlediği suçlardan dolayı hesap sorulabilmesi için öncelikle Siyonist işgal, sömürgecilik ve apartheid rejimi ile suç ortaklığına son verilmelidir.

İttifakın dokunulmayan bağı: Ticari ilişkiler

Ekonomik ilişkilerin kesileceği iddiası bizzat Bakan Zafer Çağlayan tarafından yalanlanmıştır. Böylece 2002 yılında 1,5 milyar düzeyinde olan ve 2010 yılı sonunda 3,5 milyar doları bulan ticaret hacmiyle Türkiye-İsrail ekonomik ilişkilerinin istikrarlı gelişimini sürdüreceği bir kez daha teyit edilmiştir.

Şov yapma, Boykot yap!

Bugün Türk, Kürt, Arap, Acem bütün Ortadoğu halkları açısından bir tehdit oluşturan İsrail saldırganlığını durdurmanın tek yolu, bir katliam aygıtı olarak kurulan bu Siyonist devletin uluslararası alanda tecrit edilmesidir. Eyleme geçmeyen sözlerin İsrail’e değil iç kamuoyuna ve Arap halklarına yönelik bir siyasi şovdan öte gitmediği ortadadır.

Bu nedenle AKP hükümetini iç politika hesapları ve bölgesel oyunculuk sevdasıyla Filistin davasını istismar etmekten, halkı aptal yerine koymaktan vazgeçmeye ve İsrail’e karşı ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz.

Filistin’den gelen “yaptırım sözlerinin yerine getirilmesi” çağrılarına yanıt verilsin!

Türkiye ile İsrail arasındaki askeri anlaşmalar açıklanarak iptal edilsin!

Füze kalkanı anlaşması iptal edilsin!

Seyrüsefer serbestliği ile Akdeniz’e açılacak gemilerin Suriye’yi hedef almayacağı açıklansın!

İsrail ile askeri, ekonomik, diplomatik ilişkiler kesilsin!

Yorumlar kapalıdır.