Yeni MEB yönetmeliği: “Ekonomik durumunuz iyi olacak, şimdiden rekabet etmeye başlayacaksınız!”

12. sınıf öğrencisi olarak bu sene ilk kez sosyoloji dersi görüyor ve dört sosyoloğun düşünceleri hakkında kısa bilgiler öğreniyoruz. Marx da bu sosyologlar arasında ama ne yazık ki MEB sadece onu: “Her şeyi ekonomiye indirgemiştir.” diye eleştiriyor. Başka hiçbir sosyolog için bir eleştirisi de yok.

Biz de bu eleştiri üzerine arkadaşlarla eğlenirken bir öğretmenimiz gelip: “Yahu haklılar tabii, her şey ekonomi onun için…” ile başlayan ve sonunu “…Ekonomik durumunuzun iyi olması lazım o yüzden sizin çok ders çalışıp, arkadaşlarınızdan daha iyi puanlar yapıp iyi bir üniversiteye girmeniz lazım” ile bitiren bir konuşma yaptı. Biz de biraz şaşkınlıkla gidişini seyrettik.

Öğretmenin bu iki yüzlü konuşması o an bizi şaşırtsa da aslında MEB’in kendi ve ona verdiği görevinden başka bir şey değildi. 2003’te ki yönetmelik:

Öğrencilere, Atatürk ilke ve inkılâplarını benimsetme; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve demokrasinin ilkelerine, insan hakları, çocuk hakları ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak haklarını kullanma, başkalarının haklarına saygı duyma, görevini yapma ve sorumluluk yüklenebilen birey olma bilincini kazandırmak.

25.8.2011 Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkan Kanun Hükmünde Kararname;

Okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedenî, zihnî, ahlakî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip, ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek, olmuştur.

Yani Marx’ı her şeyi ekonomiye indirgiyor diye eleştirenler, artık eski kanunların bu ekonomik sistemde yeteri kadar işe yaramadığını ve ekonomik kalkınma için “küresel düzeyde rekabet gücüne sahip, ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak” olarak değiştirilmesine karar vermiştir.

Zaten 10. sınıfta “girişimcilik”, 11. sınıfta “yönetim bilimi” ve 12. sınıfta “işletme” ve “ekonomi” dersleri vererek sistem hakkında her türlü bilgi ve birikimle donatılıp; artık biz rekabet etmeliyiz, herkes bizim rakibimiz bilincine ulaşmış bulunmaktayız. Sadece bu derslerde değil herhangi bir dersin herhangi bir yerinde gerek öğretmenlerden gerek ders kitaplarından bunlar bize anlatılmaya devam ediyor. Hatta o kadar sistemli bir şekilde ilerliyorlar ki sırayla; nasıl rekabet edeceğini, yöneteceğini, işletmeyi nasıl oluşturacağını ve sistemde neler yapman gerektiğini anlatıyorlar. Elbette bizlerin birer işletme kuramayacağını, zaten büyük şirketlerin bütün işleri yaptığını ve bizim burada ancak çalışacağımızı eklemeyi unutmuyorlar. Ama bizdeki rekabeti arttırmak adına “Çok çalışırsanız belki iyi bir maaş alabilirsiniz” de diyorlar.

Peki lise bittikten sonra neler olacak? Üniversitelere yapılan saldırılar ortada. İlkokuldan itibaren, bugüne kadar işçilerin mücadeleleriyle kazandıkları hakları sanki kapitalizmin kendi isteğiyle, işçileri düşünerek verdiğini anlatmaları ortada. Bugün işçilerin saldırılan haklarının “öyle olması gerektiğine” inandırmaları da ortada.

Bunlara karşı neler yapılabilir diye düşünüldüğünde: Öğrenciler olarak her fırsatta bu konular üzerinde konuşup, ortak bir şekilde, işçi sınıfının yanında savaşmalı ve işçi sınıfına dahil olduğumuzu unutmamalıyız.

Yorumlar kapalıdır.