Lübnan’da kitlelerin zaferi: Hariri hükümeti devrildi! Mücadeleye devam!

Lübnan’da 17 Ekim Perşembe günü, hükümetin ekonomik krizden burjuvazi lehine bir çıkış yaratmak için IMF ile işbirliği içerisinde uygulamakta olduğu ekonomik kesinti planlarına karşı kitlesel bir ayaklanma başlamıştı. Kapitalist yıkıma karşı ekonomik ve sosyal taleplerle başlayan isyan, hükümetin eylemlere dönük sert müdahalesinin ardından hızlı bir şekilde rejim karşıtı bir karaktere büründü. Lübnanlı emekçiler ekonomik ve sosyal talepleri uğruna meydanları doldururken, ülke kaynaklarının önemli bir bölümünü elinde barındıran, neredeyse tamamı yolsuzluğa batmış rejim temsilcilerini ve düzen partilerini hedefine aldı.

Ülke, tarihinin en kitlesel seferberliklerine tanık olmakta. Beyrut, Bekaa, Trablusşam, Nebatiye, Sur ve Zouk gibi önemli şehirlerde ve ülkenin büyük bir bölümünde 2 milyona yakın kişi seferber oldu: “Halk rejimin yıkılmasını istiyor!”

Ayaklanmanın ilk haftasında baskı yoluyla kitleleri ezemeyen hükümet, bunun ardından bir ekonomik reform paketi açıklasa da kendi kaderini tayin etmek için seferber olan Lübnanlı emekçiler, Hariri hükümetinin bu ufak tavizleri ile yetinmedi. Yozlaşmış, yolsuzluğa batmış, mezhepçi rejime, patronların ve IMF’nin hükümetine ve kapitalist sömürü düzenine karşı seferberliklerini sürdürdüler.

Emekçilerin kararlı mücadelesinin sonucunda ise 29 Ekim günü Başbakan Hariri istifa etmek zorunda kaldı. Bu, Lübnan emekçi halkının önemli bir zaferidir. İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal olarak Lübnanlı kitlelerin kahramanca mücadelesini selamlıyoruz.

Bu zaferin korunması ve ilerletilebilmesinde ise yine Lübnanlı emekçilerin mücadele azmi belirleyici olacak. Hükümeti düşüren kitleler meydanları boşaltmadan, kapitalist sistemin yarattığı ekonomik enkaza, yolsuzluklara ve mezhepçiliğe karşı demokratik talepleri ve ekonomik ve sosyal adalet arzularıyla seferberliklerini sürdürüyor.

Kendiliğinden bir şekilde, işsizlerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin öncülüğünde başlayan ve devamında orta sınıfları da seferber eden ayaklanmanın bir diğer önemli kazanımı ise mezhepçiliğin karşısında emekçi halkın birliğini sağlamak oldu. Lübnan’da iç savaş deneyiminden bu yana mezhepçi bir temelde inşa edilen rejim, bu özelliğini şimdiye kadar sürekli olarak emekçileri ve sokak hareketini bölmekte kullanıyordu. Mevcut seferberlik korku duvarını yıkarak, rejimin oturduğu bu temeli kuvvetli bir sarsıntıya uğratmış durumda.

Ancak Lübnan burjuvazisi ve düzen aktörleri, hükümet devrilse de rejimin muhafaza edilmesi adına kitle hareketini bölmeye dönük girişimlerine başlamış durumda. Ortadoğu’da karşıdevrimin önemli aktörlerinden biri olduğunu Suriye devrimci sürecinde bir kez daha kanıtlayan Hizbullah, “Hariri’nin istifa etmesinin ülkeyi kaosa sürükleyeceğini” ilan ederek 29 Ekim günü kitle hareketine dönük bir saldırı düzenledi. Lübnanlı emekçiler bu saldırıyı geri püskürtmüş olsa da önümüzdeki süreçte karşıdevrimci odaklar kitle hareketini yolundan çıkartmak için bu ve benzeri başka girişimlerde bulunabilirler. Bunun örneklerine 2010 yılından bugüne Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasında gelişen devrimci ayaklanmalarda defalarca kez tanık olduk.

Biz, Lübnan rejim güçlerinin, karşıdevrimci odakların, bölge ülkelerinin ve emperyalizmin her türlü müdahale girişiminin karşısında, Lübnan emekçi halkının mücadelesinin yanındayız.

Lübnan emekçi halkı, kendiliğinden bir şekilde kapitalist sistemi, onun yarattığı eşitsiz paylaşımı ve bu sistemin temsilcisi olan mevcut rejimi sorgulayan talepler eşliğinde bir mücadeleye atılmış durumda. Ülkenin birçok şehrinde gerçekleşen eylemlerde henüz politik bir önderlik açığa çıkabilmiş değil. Ancak şehirlerin önemli bir bölümünde eylemlerin çağrısını yapan ve lojistiğini sağlayan gruplar yine kendiliğinden bir şekilde oluşmuş durumda. Bu örgütlülüğün geliştirilmesi ve farklı şehirler arasında koordinasyonun oluşturulabilmesi mücadelenin seyri ve Lübnanlı emekçilerin kendi öz örgütlenme araçlarını inşa edebilmeleri açısından oldukça önemli. Bu koordinasyonu ve öz örgütlenmeyi inşa ederken kapitalist sömürüye ve rejime karşı kitlelerin demokratik, ekonomik ve sosyal taleplerini berraklaştıran bir acil talepler bütününün oluşturulabilmesi ise emekçi halkın kazanımlarına sahip çıkması ve taleplerini mümkün kılabileceği bir düzenin inşası yolunda mücadelesini sürekli hale getirebilmesinde belirleyici olacak. Kitle seferberliğinin içerisinde yer alan Lübnanlı sınıf örgütlerinin, sendikaların, sosyalistlerin, kadın ve gençlik örgütlerinin, eylem halindeki Lübnanlı emekçiler ile birlikte, işçi sınıfının bağımsız politikası perspektifiyle kapitalist düzenden kopuşu önüne koyan bir alternatif inşa edebilmeleri adına ellerine önemli bir fırsat geçmiş durumda. Böylesi bir alternatifin inşası Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da ve Latin Amerika’da benzer taleplerle süren kitle ayaklanmalarının hedeflerine ulaşabilmesinde de belirleyici olacaktır.

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal olarak, tüm devrimci enternasyonalistleri, bu perspektifle, Lübnan emekçi halkının mücadelesini desteklemeye ve onunla dayanışmaya davet ediyoruz.

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal

31 Ekim 2019

Yorumlar kapalıdır.