İşsizlik neden azalmıyor?

2020 Ağustos ayı hane halkı işgücü araştırması TÜİK tarafından 10 Kasım 2020’de açıklandı. Bu verilere göre “resmi” işsizlik yüzde 13,2 idi. Bu rakamların gerçeği yansıtmaktan ne kadar uzak olduğunu ise DİSK-AR’ın raporu bir kez daha ortaya koydu.

“TÜİK’in Ağustos 2020 dönemine ait sonuçlarında yer alan dar tanımlı (resmi) işsizlik oranı ve işsiz sayısı Covid-19 döneminde yaşanan istihdam ve iş kaybını yansıtmayan ve tamamen TÜİK’in işsizlik hesaplama tekniğinin yetersizliğinden kaynaklanan bir sorundur” diyen raporda gerçek işsizlik oranları açıklandı. DİSK-AR raporuna göre, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 26,7 olarak gerçekleşti. Yani sunulan resmi sayının iki katı! İstihdam bir yılda 975 bin kişi azaldı. Ümitsiz işsizlerin sayısı bir yılda 613 binden 1 milyon 331 bine yükseldi. Kadın işgücü yüzde 7, kadın istihdamı yüzde 5,1 azaldı.

Vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu tablonun yanında hükümetin de işsizlik ile mücadelede somut hiçbir adım atmaması durumu daha da kötüleştiriyor. Pandemiden önce görülen ekonomik kriz emareleri pandemi ile birlikte daha da derinleşti ve işsizlik daha da arttı. İktidarın ekonomik güzellemelerle sunduğu yeni ekonomik paketten patronlara kredi ve teşvikler çıkarken işçi ve emekçilere işsizlik, güvencesiz ve esnek çalışma modelleri çıktı. Pandeminin yarattığı etkileri fırsata çevirmek isteyen patronlar ekonomik krizden çıkış yolu olarak ise yine işçileri işten çıkardılar. Sözde işten çıkarma yasağına rağmen yüz binlerce işçi işsizliğe mahkûm edildi. Patronlara ücretsiz izne çıkarma hakkı da tanınmasıyla, günlük 39 lira gibi bir sefalet ücretine mahkûm edilen yüz binlerce işçi var.

Gelelim can alıcı soruya: İşsizlik neden önlenemiyor? Çünkü işsizlik ile gerçek bir mücadele iktidarın gündeminde bile değil. Her zaman işsizlerin varlığına ihtiyaç duyan bu sistemde, yedek işsizler ordusu çalışanlara karşı bir silah olarak kullanılıyor. İşsizlik ile gerçek bir mücadele sadece biz işçi ve emekçilerin gündeminde. Mevcut kaynakların hatta İşsizlik Fonu’nun bile kullanımını patronlara sunan bu düzende, işsizliğin var olması kaçınılmaz bir hâl alıyor. Eğer var olan kaynaklar işçi ve emekçiler yararına kullandırılırsa bu sorunun ortadan kalktığını görebiliriz.

Bütün işleri çalışan aktif nüfusa bölerek, ücretlerde herhangi bir kesinti yapmadan ek vardiyalar oluşturup çalışma saatleri kısaltılarak işsizliğe kesin çözüm bulunabilir. Temel birkaç uygulama ile sorunun çözümü olabilecekken, sermayenin kâr hırsı ve plansız ekonomi yüzünden milyonlarca insan işsizlik cenderesine sıkışıp kalıyor. Bu temel uygulamaları yapacak olan bir işçi ve emekçi hükümeti için ise bütün işçi ve emekçilerin seferber olması, kendi kaderlerini ellerine alıp birleşik ve kitlesel bir mücadeleye katılmaları en temel görevdir.

Yorumlar kapalıdır.