Mısır devriminin 10. yılında iş, ekmek ve onurlu bir yaşam mücadelesi sürüyor!

25 Ocak 2011… 2010 yılı Aralık ayında Tunus’ta iş, ekmek ve onurlu bir yaşam talepleriyle başlayan devrimci süreç hızlı bir şekilde Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun birçok ülkesine yayılmış ve kapitalist sömürü politikalarını baskı ve şiddet yoluyla uygulayan diktatörlük rejimlerine karşı kitle ayaklanmalarının ateşini yakmıştı.

Tunus’ta Bin Ali diktatörlüğünün devrilmesinin ardından Mısır’da daha da kitleselleşen seferberlikler iki haftalık bir süreçte, 32 yıllık Hüsnü Mübarek diktatörlüğünü 25 Ocak 2011’de alaşağı etmişti. Tarihin sahnesine çıkan bölge emekçi halkları, demokratik, sosyal ve ekonomik talepleriyle mevcut düzene karşı mücadele ederken, bölge kapitalistleri ve emperyalizm ise kendi çıkarları lehine sürece dahil olmaya çalıştı. Öncelikle kapitalist sömürü politikalarını garanti altına alacak ama kitlelerin demokratik taleplerine kısmi cevaplar üretecek demokratik gericilik taktiğine başvurdular. Mısır’da bunun örneği Müslüman Kardeşler iktidarı oldu. Neoliberal kapitalist sömürü, kısmi demokratik makyajlarla artarak devam etti; kitlelerin sosyal ve ekonomik dönüşüm talepleri görmezden gelindi. Ve cevap ikinci bir seferberlik oldu.

Ancak mücadele halindeki Mısırlı kitlelerle birlikte, emekçi sınıfların bağımsız politik hattı ekseninde, mevcut düzenden kopuşu hedefleyen bir politik hattın ülkede inşa edilememesi bu defa da rejimin bekası adına Sisi önderliğinde kanlı bir askeri darbenin gerçekleşmesine neden oldu. Mısır emekçi halkının devrimci seferberliğini havuç yoluyla dizginleyemeyen egemenler sopaya başvurdu.

Emperyalizmin ve bölge monarşilerinin desteklediği karşıdevrimci Sisi diktatörlüğü baskı, şiddet, tutuklama dalgası ve politik alanın daraltılması ile düzenin bekasını garanti altına almaya çalışsa da Mısırlı emekçilerin talepleri halen güncel ve aradan geçen 10 yıllık süreçte dönemsel seferberliklerle kendisini açığa vuruyor.

“Şubat tipi devrimler (demokratik karakterli), büyük zaferler elde etmesine rağmen hiçbir şeyi çözmediği için tekrar ve tekrar yeni Şubatlar yaratır. Bu mevcut devrimci aşamada Şubat tipi devrimler sadece pek çok ülkede gerçekleşmekle kalmaz, aynı zamanda Ekim’e/sosyalist devrime doğru ilerlemediği sürece aynı ülkede de birçok kez kendini tekrar eder.”

İşte, 10 yıldır Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun birçok ülkesinde böylesine bir devrimci süreç yaşanmakta. 2019 yılında Sudan, Cezayir, Irak ve Lübnan’da başlayan seferberlikler ya da şu anda Tunus’ta yaşanan kitle ayaklanması tam da bu düzleme oturmakta.

Bu nedenle, kitlelerin acil talepleriyle, mevcut rejimlerden ve kapitalist, emperyalist sömürü düzeninden kopuş arasında köprüyü kurabilecek devrimci bir önderliğin inşası Mısır’da ve bölgede aradan geçen 10 yıla rağmen halen en acil görev olmayı sürdürmekte.

Yorumlar kapalıdır.