Karadeniz’de emperyalist bilek güreşi

Ukrayna üzerinden Karadeniz’de yaratılan gerginlik, Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığıp Hazar Denizi’ndeki donanmasını Karadeniz’e aktarması ve ABD’nin Karadeniz’e savaş gemileri yollama isteğiyle tehlikeli bir sürece girdi. Gerçi Biden’ın Putin ile görüşmesinden sonra ABD gemilerini geri çekti, ama Rusya üzerindeki ekonomik yaptırımlarını ağırlaştırdı. Üstelik bu kez Britanya hükümeti Karadeniz’e savaş gemileri yollayacağını ilan etti. Bu arada NATO üyesi Çekya bazı Rus diplomatları sınırdışı etti. Yani bölgede gerginlik sürüyor.

İki büyük güç (ABD ve Rusya) arasındaki bugünkü krizin nedeni, Biden yönetiminin emperyalist NATO ittifakı aracılığıyla Karadeniz’i bir NATO gölü haline getirip Rusya’yı güneyden çevrelemek. Putin’in amacı ise Kırım’dan sonra Ukrayna’nın Donbas bölgesini de (Donetsk ve Luhansk eyaletleri) mümkünse Rusya’ya katmak, Ukrayna yönetimini dize getirerek NATO ve Avrupa Birliği’ne üyeliğini engellemek; böylece Karadeniz’i kendi askeri egemenliği altında tutmak.

Bugünkü krizin ardında yatan asıl neden ise, “ülkenin doğal zenginliklerini ve emekçilerinin alın terini sömürme savaşı veren Ukraynalı oligarklar ve Rus yayılmacılığı ile ABD-AB emperyalizminin bölgedeki çıkar çatışmalarıdır”. Oligarklar ve emperyalist güçler arasındaki bu çıkar çatışması ise, kökenleri ve dilleri ne olursa olsun Ukraynalı emekçilerin bölünmesine, bütün bir sınıf olarak zayıflatılmasına ve burjuvaziler adına milliyetçi duygularla cepheye ve oradan da ölüme yollanmasına yol açmakta. (Ukrayna krizi konusunda daha ayrıntılı bilgiler için Gazete Nisan’ın web sitesine bakılmasını öneririm.)

Karadeniz’deki bu emperyalist çekişme Türkiye’yi de iki yandan sıkıştırmış durumda. Her emperyalizme bağımlı, yarısömürge ülkenin başına gelebileceği gibi, Türkiye’nin “bekası” da büyük güçler arasındaki dengelerden yararlanmaya, şimdi bir emperyalist güçten sonra bir diğerinden destek, bazen de “inayet” beklemeye dayalı. Buna bir de, çapına bakmadan yayılmacı politikalara (Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan, Akdeniz, vb.) kalkışan Tek Adam rejiminin dış politika iflası eklenince, ülke pinpon topuna dönmüş, ne yapacağını bilemez hale gelmiş durumda.

Biz devrimci işçiler olarak; 1) Emperyalist merkezlerin, oligarkların, finans kapitalin çıkarlarına dayalı politikaları; bu politikalar nedeniyle emekçilerin cepheye sürülmesine kesinlikle karşıyız; 2) Ukrayna halkı üzerinde oynanan oyunları lanetliyor, bu ülkenin kendi kaderini tayin hakkını ve emekçi sınıflarının birliğini talep ediyoruz, destekliyoruz; 3) Türkiye’nin tüm emperyalist merkezlerden kopmasını, NATO’dan çıkmasını, ülkedeki yabancı üslerin kapatılmasını; Ukrayna ve Gürcistan üzerindeki müdahalelerine son vermesini; bağımsız ve bölgedeki tüm emekçi halklarla devrimci ilişkiler kurmasını hedefliyoruz.

Türkiye’nin Ortadoğu’da, Balkanlar’da ve Kafkasya’da emekçi halklar arasında barışı ve kardeşçe dayanışmayı sağlayabilmesinin yolu, ancak ve ancak bir işçi-emekçi hükümetine ulaşabilmesiyle mümkün olacaktır.

Ukrayna krizi için bakınız:

Yorumlar kapalıdır.