Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline hayır!

Rus şovenisti yayılmacı Vladimir Putin yönetimi, Rusya parlamentosundan aldığı “Rus asıllıların korunması amacıyla yurt dışına asker gönderme” yetkisi uyarınca, Kırım’dan başlayarak Ukrayna’yı işgal etmeye girişmiş durumda. İşgalin beşinci gününde Ukrayna topraklarına girmiş olan Rus askeri sayısı 17.500’ün üzerinde. Rus birlikleri Sivastapol’daki Ukrayna donanması ile başta Simferopol, Balaklava olmak üzere en önemli Kırım kentlerindeki hava alanlarını, haberleşme merkezlerini ve askeri garnizonları abluka altında tutuyor, buralardaki Ukrayna askeri personelinin teslim olmasını istiyor. Bazı Ukraynalı komutanlar ve askeri birlikler, Kiev’deki yeni hükümetin “meşru olmadığı” gerekçesiyle saf değiştirip Rus ordusu saflarına katılmış halde. Ama pek çok birlik teslim olmayı red ediyor ve kanlı bir direniş olasılığı henüz gündemden çıkmış değil. Böylesine bir gelişmenin Ukrayna çapında bir iç savaşa yol açmasına ve Rusya’nın, Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine 1991’de bağımsızlığını elde etmiş olan Ukrayna’yı yeniden işgal ve ilhak etmesine ortam sağlayacağı ortada.

Ukrayna’daki farklı dil, kültür, etnik kökenli halkları kendi aralarında ve Ukraynalı ve Rus emekçilerini birbirleriyle boğazlaşmaya sürükleyen bu gelişmelerin başlıca sorumlusu, ülkenin doğal zenginliklerini ve emekçilerinin alın terini sömürme savaşı veren Ukraynalı oligarklar ve Rus yayılmacılığı ile ABD/AB emperyalizminin bölgedeki çıkar çatışmalarıdır. Şubat ayındaki halk ayaklanması sonucunda iktidarı kaybeden Yanukoviç ve onun çevresinde toplanmış olan Rus şovenizmi yanlısı oligarklar şimdi Putin’in yardımıyla ülkenin en azından bir bölümünde, özellikle de sanayi açısından daha güçlü doğu kesimlerinde tekrardan denetimi ellerine geçirmek çabasındalar. Timoşenko (Anavatan Partisi), Vitali Kliçko (UDAR) ve Svoboda (Özgürlük) partisi etrafında kümelenen ABD/AB emperyalizmi yanlısı oligarşi ise kitleleri Rus işgaline karşı seferberliğe çağırmakta. Bu iki egemen kesim arasındaki politik iktidar ve ekonomik çıkar çatışması Ukrayna’yı bölünmeye doğru sürüklemekte.

Kırım ve Doğu Ukrayna’daki Rusça konuşan etnik ve kültürel gruplara dahil emekçilerin Kiev’deki yeni yöneticilerin Ukrayna milliyetçisi ve şoven tutumları karşısındaki kaygılarını ve kuşkularını elbette enternasyonalist devrimciler olarak bizler de paylaşıyoruz. Ancak bu halkların özgürlüğü ve refahı Rus tanklarıyla birlikte gelmeyecektir. Rus şovenizminin getireceği, tıpkı Rusya’da olduğu gibi, oligarkların denetimindeki yozlaşmış bir yönetim, emekçiler üzerinde sürdürülmeye devam edecek olan soygun ve talan olacaktır. Ukrayna halklarının kendi kaderlerini tayin hakkı bizzat kendi iradelerinin ve mücadelelerinin eseri olabilecektir.

Putin’in işgal girişimini meşru gösterme çabasında kullandığı gerekçelerin başında, Kiev’deki Yanukoviç rejiminin bir “silahlı darbe” yoluyla devrilmiş olduğu ve yeni yönetimin bu nedenle “meşru” olmadığı geliyor. Oysa yozlaşmış Yanukoviç yönetimini deviren, oligarkların soygununa ve diktatörlüğüne karşı ayaklanan ve onlarca ölü pahasına haftalarca boyunca rejimin tüm baskılarına direnen Ukraynalı emekçi kitlelerdir. Bu kitleler meydanlarda ve sokaklarda kendi özörgütlülüklerini kurarak mücadelelerini sürdürmüşler ve rejimin saldırı birliklerinin katliamları karşısında doğal olarak silahlanmaya yönelmişlerdir. Öyle ki, direnişin ileri bir aşamasında halkın yarattığı ikinci bir iktidar odağı doğmuş ve Ukrayna parlamentosunun karşısında yeni bir yönetim olarak gelişmeye başlamıştı. Ne var ki, mücadelenin önemli zaafları Yanukoviç’in kaçışının ardından iktidarın bu kez emperyalizm yanlısı, gerici ve faşizan unsurların doldurduğu parlamentonun eline geçmesine yol açmıştır.

Ukrayna halkının yozlaşmış oligarşik rejime karşı mücadelesinin en önemli zaafı devrimci sosyalist bir önderlikten yoksun oluşudur. Stalin döneminden beri Sovyet bürokrasinin, onun ardından Rus şovenistlerinin ve nihayet yozlaşmış, baskıcı oligarşik iktidarların darbeleri altında ezilmiş olan sosyalist güçler mücadelelere devrimci bir program ve örgütlülük kazandırmakta son derece yetersiz kalmışlardır. Rus şovenizmine bağlı olan Ukrayna Komünist Partisi ise Rusya yanlısı kendi oligarklarına hizmet etmenin dışında bir işlev görmemiş ve kitlelerin haklı nefretini kazanmıştır. Bu ortamda, emperyalizm ve AB yanlısı egemenlerce beslenen sağcı, milliyetçi ve faşizan gruplar ve partiler mücadelelerde en örgütlü eğilimler olarak öne çıkma fırsatı bulmuş ve “yeni iktidarın” belirlenmesinde etkin olabilmişlerdir.

Bununla birlikte Ukrayna halkının yozlaşmış Yanukoviç rejimine karşı mücadelesini emperyalizm yanlısı faşist bir ayaklanma olarak göstermek ya da salt Avrupa Birliği’ne bağlanma çabası olarak tanımlamak, Rus kapitalizminin yayılmacılığına ve emperyalizmin bölgedeki amaçlarına hizmet etmekten başka bir anlama gelmez. Yüz binlerce emekçi Ukrayna’yı emperyalizmin sömürgesi haline getirmek için değil, Yanukoviç liderliğindeki gaspçı bir diktatörlüğü başlarından atabilmek için ayaklanmışlardır. Daha sağcı ve faşizan grupların ağırlığının hissedilmediği ilk direniş günlerinden başlayarak Ukraynalı kitleleri faşist olarak ilan eden sözde sol akımlar ve partiler, öncelikle kendi anlayışlarını gözden geçirmek ve Rusya kapitalizminin ve yayılmacılığının hizmetinden çıkmak durumundadırlar.

Biz enternasyonalist devrimciler Ukraynalı emekçilerin Rusya veya Batı yanlısı oligarklara ve yönetimlere karşı mücadelesini sonuna kadar destekliyoruz. Onları, iktidarı Timoşenko, Turçinov, Yatsenyuk gibi sağcı, faşist, oligarşi hizmetindeki liderlerin denetimine bırakmayıp kendi ellerinde toplamaya çağırıyoruz. Bu doğrultuda, Ukrayna’da devrimci enternasyonalist ve sosyalist bir önderliğin gelişebilmesi için dünya solunu görev başına çağırıyoruz. Ülkenin zenginlikleri ve emeğin yönetimi Rusya veya AB yanlısı bir avuç yozlaşmış, diktatörlük yanlısı egemenin değil emekçi halkın denetiminde olmalıdır.

Gene dünya solunu, Rusya’nın Ukrayna üzerindeki işgal girişimini kınamaya ve ona karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Ukrayna ve Kırım’ın kaderini belirleyecek olan Rus tankları ya da emperyalizmin müdahaleleri değil, ora halklarının bağımsız iradesidir. Enternasyonalizmin görevi, Rus yayılmacılığına ve ABD/AB emperyalizminin girişimlerine karşı Ukrayna halkının yanında olmaktır. Rusya ve Ukrayna emekçilerini, oligarşinin ve emperyalizmin onları birbirleriyle boğazlaştırma girişimlerine karşı birleşmeye ve ülkelerindeki yozlaşmış kapitalist diktatörlüklere karşı ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Yorumlar kapalıdır.