Bakan, Kürt açılımını kadınlara sorsun

Anayız, bacıyız, kardeşiz, cephede mermi taşıyan nineyiz, yani bizzat ulusu var eden biziz; ama konu siyasete gelince, ideolojisiziz! Böyle buyurdu Başbakan. Peki, öyle miyiz? Elbette hayır. Bakan gözler görecektir ama daha dün Barış İçin Kadın İnisiyatifi 231. kez toplanmasına karşın toplantıları daha bir kez görülmedi. Gözaltında çocukları ‘kaybolan’ Cumartesi Anneleri de aylardır toplanıyor.

Tutuklu yakınları ve anneleri ise her toplandıklarında gaz bombaları ve coplarla karşılanıyor. “Kadın da çocuk da olsa gereken yapılacaktır” diyen Başbakan pekala bilmiyor mu kadınların Berçalan’da barış nöbeti tuttuklarını ve Kürt annelerinin de bizzat mücadele içinde olduğunu? Bilmediğini sanmıyoruz. Peki ya birden bire ne oldu da anaların ideolojisi kalmadı? Bu basit demogojinin altında elbette, kadını siyasi alandan yalıtma, çözüm cephesinden dışlama niyeti yatıyor. Bu analık üzerinden pompalanan ideolojisizlik ideolojisi; kadını elsiz kolsuz, dilsiz bırakmak için bilhassa üretiliyor. Bugün hükümet, niyetine girdiği her oyunda sanki elinin altındaki oyun taşıymışçasına kadını istediği şekilde konumlandırıyor. Önce üç çocuk yapsın, sonra da çocuklarını kirli bir savaşa kurban versin. Sonra mı? Çocuğu ölünce pek şanlı ‘şehit annesi’ unvanı verilsin, ‘savaşlar dursun, başkalarının çocuğu ölmesin’ demeye yeltendiğinde, vatan sağ olsun demesi beklensin. Demeyen sesler de kısılsın, gösterilmesin o ‘vatan haini şehit anneleri’.

Oysa siz değil misiniz isteyince Kurtuluş Savaşı’nda mermi taşıyan ideoloji sahibi anaları hatırlatan? Konu kardeşlikten açıldığında Çanakkale savaşında Kürt, Türk tüm kadınların aynı cephede savaştığını söyleyiveren… Ama artık siz de ağlamayın sevgili bakanımız, siliniz timsah gözyaşlarınızı. Siz o zaman neredeydiniz bilemeyiz ama zorla göç ettirdiğiniz ve anadillerini yasakladığınızda bu analar yeterince ağladılar zaten. Siz son 10 yıldır neredeyseniz, bugün de orada durun ve kadınları istediğiniz gibi paketleyip sunacağınız bir mal olarak görmekten derhal vazgeçin. Artık bizi analığımız üzerinden tanımlamayı bırakın, ille de analığımızsa sizi ilgilendiren, şehit anneleriyle görüştüğünüz gibi o zaman derhal Cumartesi anneleri, tutuklu anneleri, ‘vatan haini’ şehit anneleri ve barış nöbetine durmuş Kürt kadınlarıyla da görüşün. Çünkü bugün ulusal sorun, faili meçhullerden, siyasi tutukluların durumundan hiç de ayrı bir konu değil. Eğer çözüm dediğiniz, alt alta yazılmış maddeler üzerinde pazarlıktan, bir takım atışmalardan ya da taktik manevralardan öte bir şeylerse, ideoloji sahibi olmaktan öte, bizzat mücadelenin içerisinde olan bu kadınlarla da yüzleşmelisiniz. İdeolojisizleştirmek istediğiniz kadınların bu süreçte bizzat özne olduğunu kabul etmelisiniz.

Yazan: Canan Yılmaz (31 Ağustos 2009)

Yorumlar kapalıdır.