Cumhur İttifakı eli kolu bağlı beklemiyor!

Yaşadığı oy kaybı karşısında Cumhur İttifakı elini kolunu bağlamış beklemiyor. Elindeki bütün imkânlar ve bildiği bütün manevralarla mevcut tabloyu değiştirmenin ve 2023 seçimlerini kazanmanın peşinde. Bunun için Kürt ve lgbti+ düşmanlığının köpürtülmesinden muhalefete dönük baskının artırılmasına, yeni ekonomik paketlerden ve “çılgın projelere” dek bütün araçlarını sahaya sürüyor.

Öncelikle, 2015 Haziran seçimlerinden sonra olduğu gibi birtakım kirli ve karanlık planların devreye sokulması hiç kimse için şaşırtıcı olmayacak. Mersin’de yaşanan saldırı ve ardında bıraktığı sorular, böylesi bir süreç için düğmeye basıldığına ilişkin şüpheleri de beraberinde getirdi. Ne var ki, bu saldırının ardından oluşan politik atmosfer, buna yol verenlerin umduğu sonuçları yaratmadı. Bunun ardından, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasıyla, Kürt gazetecilere dönük son tutuklamalarla yeni provokasyonlar hayata geçiriliyor. HDP’nin kapatılmasına ilişkin dava Anayasa Mahkemesi’nde devam ediyor. Öte yandan, başörtüsünün güvence altına alınması tartışması, AKP tarafından lgbti+ düşmanlığının “anayasal güvence altına alınmasına” dönüştürülmeye çalışılıyor. Cumhur İttifakı’nın kimlikler üzerinden bölücü ve gerici politikalarının seçimler yaklaştıkça arttığına tanıklık edeceğiz. Bu konuda demokrat olduğunu iddia eden tüm kesimler ikirciksiz bir şekilde hükümetin şoven ve ayrımcı politikalarının karşısında durmak zorunda.

Erdoğan’ın asıl umuduysa emekçilere ve yoksullara dönük birtakım ekonomik tavizler vererek kaybettiği oyların bir kısmını yeniden kazanmak. Emekçi halkın içinde bulunduğu eşi benzeri görülmedik yıkım ve sefaletin sorumlusu kendisi değilmiş gibi Erdoğan, yoksulluğun ve yolsuzluğun üstesinden kendilerinin geleceklerini vaat ediyor. Hatta kimi zaman bir muhalefet lideri gibi konuşmaktan çekinmiyor. Mevcut enflasyon karşısında emekçilerin alım gücünü artırmayacak ama sayısal olarak yüksek görünecek asgari ücret zammı, EYT yasası gibi adımlar bu doğrultuda hayata geçirilecek. “Yerli ve milli” araba, Karadeniz doğalgazı, Yunanistan’la ve Kıbrıs’ta gerilimin yükseltilmesi, göçmen düşmanlığı başlıklarıyla “milliyetçi ve muhafazakâr” oyları kazanmak hedeflenecek.

Cumhur İttifakı’nın bu programı karşısında Millet İttifakı’nın kapitalist sömürü düzenini “sürdürülebilir” bir biçime kavuşturmaktan öte emekçiler lehine bir ekonomik planı bulunmuyor. Millet İttifakı’nın seçimleri kazanması halinde, Tek Adam rejiminin bıraktığı korkunç enkazın faturasının işsizlik ve yeni kesinti politikalarıyla emekçilere fatura edileceği bir dönemin açılacağını unutmamalıyız. Tam da bu nedenle, emekçilerin ve ezilen kitlelerin iki burjuva seçeneğe hapsolmadığı bir siyasi tablo hayati önem taşıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği’nin varlıkları bu bağlamda çok önemli. Bu oluşumlar kendilerini “Millet İttifakı iktidarı altında muhalefet yapmaya hazırlamak” yerine baskı rejiminden ve kapitalizmden gerçek bir kopuş için inşa ettikleri ölçüde, emekçiler mevcut yıkım tablosu karşısında burjuva seçenekler yerine gerçek bir alternatife sahip olabilecekler.

Yorumlar kapalıdır.