“Son tahlilde” seçimler, ekonomik sağaltma, işçi sınıfı ve son ütü/cü

Biz devrimci Marksistlere göre ekonomi “son tahlilde” toplumsal olan her şeyi belirler. Egemen üretim biçimi hem üretim ilişkilerini hem de tüm toplumsal hayatı şekillendirir. Ama bu şıp diye olmaz. “Son tahlilde” dememizin sebebi ekonominin belirleyeciliğinin otomatik olmaması, son derece dolaylı ve karmaşık gerçekleşmesindendir. Altyapı üstyapıyı belirleyip şekillendirirken “bireyin” rolü de bir son ütü/cü gibi çalışır. Tabii yine sayısız dolayımla, eşitsiz ve bileşik şekilde.

Mayıs seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlar kafaları karıştırdı. Artık ekonomi dışı faktörlerin (ideoloji, psikoloji, değerler, kimlik, coğrafya vb.) temel belirleyici hale geldiği yorumlarına sebep oldu. Nedeni de açık: enflasyon, hayat pahalılığı, düşük ücretler, işsizlik, yoksulluk, önce salgının sonra depremin ekonomik ve sosyal yıkıma eklenmesi ve üzerine kayyum ve OHAL eksenli ceberut Tek Adam yönetimi. Kusursuz fırtına!

Tablo bu iken ve üstüne 21 yıllık yıpranmış bir iktidar söz konusuyken kitleler hâlâ iktidara meylediyorsa, çözümü ondan bekliyorsa “artık ekonomi dışı faktörlerle durumu açıklamak gerekir” denmekte. Muhtemelen durumu böyle analiz edenlerin çözüm önerileri de bu minvalde olacak. Bu faktörler tabii ki çok önemli. Biz ekonominin bu faktörleri de şekillendirdiğini söylüyoruz.

Devlet gücünün ve kaynaklarının iktidar lehine, muhalefet aleyhine aşırı eşitsiz kullanımı ve buna bağlı hileler de haklı olarak vurgulanıyor. Şüphesiz bunlar da seçimin sonucunu tayin etmede çok etkili oldu. Ama 27 milyon oyu/rızayı sadece baskı ve hile ile izah etmek doğru olmaz.

Peki rızayı diri tutan, aklı karışan seçmen için rızayı yeniden üreten neydi?

Meseleye yakından ve sınıf ekseninden bakınca iktidar blokunun kurmay heyetiyle ön planda Ayasofya’da görüntü vs. verirken, arka planda beka-terör temalı montajlı propaganda filmlerini kapalı gişe oynatırken, kitleler içinde yakın markaj bir başka “ince” çalışmayı daha yaptığını görüveriyoruz: ekonomik sağaltma!

Son düzlükte yoksullara büyük bir kaynak aktarımı yapılması, 3,5 milyon yoksul hane ile tek tek yakın markaj ilişki kurulması, sosyal desteklerin çeperinin çalışanlara dek genişletilmesi ve devamı için sözler verilmesi, maaş artışlarından EYT’ye ilave diğer iyileştirmelerle de tablonun tamamlanması… İktidar, kaybetmekte olduğu seçimi kazanmak için bekanın, milliyetçiliğin ötesine geçerek hazinenin musluğunu açıp böyle büyük bir çaba içine de girmiş.

Şüphesiz bu ekonomik sağaltma geçici ve kısmi nitelikte. Ama pansuman sayesinde istenen rıza sağlanmış. Esas ironik olan ise bu çabaların iktidar blokunun sadece “beka, terör, din, milliyetçilik” söylemi ile seçimleri kazanamayacağını bildiğini göstermesi. Son düzlükte girilen milliyetçilik yarışını düşününce iktidarın sağ gösterip sol vurarak istediğini aldığını görüyoruz.

Somut durum/sonuç “son tahlilde” ekonomi-politiğin halen ne derece belirleyici ve geçerli olduğuna işaret ediyor. Kısacası, “boş tencere” halen çok işlevsel. Sınıf mücadelesi hep geçerli. Emek-sermaye kutuplaşması halen temel belirleyici. Amma velakin yine görüyoruz ki “son tahlilde” bütün bunlar ancak devrimci bir önderlikle ve kitle seferberlikleri ile birlikte istenen emek eksenli dönüşümün olabileceğini gösteriyor. Kıssadan hisse, son ütü/cü olmadan olmayacak. Bu gerçek bize seçimlerden fazlasını ve ötesini anlatıyor.

Yorumlar kapalıdır.