Şirketler batıyor mu? Defterler işçi denetimine!
Türkiye’de işlerin iyi gitmediğini herkes kendi hayatından biliyor. Milyonlarca işçi, emekli, dar gelirli insan pamuk ipliğine bağlı hayatlar yaşıyor. Milyonlarca insan yoksulluk ortak paydasında çoktan buluşmuş durumda. Ne yazık ki ufukta sorunların çözüleceğine, ekonomik refaha çıkılacağına dair bir emare de yok. Aksine Şimşek’in şirazeden çıkmış orta vadeli programı ve 19 Mart’ın ağırlaştırdığı siyasal sorunlar emekçiler için ekonomik krizin daha da derinleşeceğine işaret ediyor.
Oysa iktidar yıllarca “Kriz bizi teğet geçti” diyerek, “Başkanlık sistemiyle refah ve zenginlik gelecek” diyerek vaatler verdi. Ve geldiğimiz nokta işte bu! Emekçiler evdeki bulgurdan dahi oldular. Ortada emekçiler için ne pilav var ne plan! Ve bu koşullara rağmen iktidar emekçiler için çözüm üreteceği yerde sabır ve kanaat telkini dışında bir şey diyemiyor.
Lakin bıçak kemiğe dayandı. Ekonomide uzun süredir çalan alarm zilleri artık yedi düvele ulaştı. İşten çıkarmalar bir yandan, düşük ücretler bir yandan, hayat pahalılığı bir yandan, ağır koşullarda güvencesiz çalışma ve iş cinayetleri bir yandan, artık emekçiler nefes alamaz hale gelmiş durumda. Çözüm kendini dayatıyor.
Şimşek programı açıkça başarısızdır. Enflasyon hedeflerinin tutması zaten çok zordu. 19 Mart sonrası yüzde 24 enflasyon hedefinin tutması artık imkânsız hale geldi. Kaldı ki işçi ücretleri ve emekli aylıkları dışında Şimşek programına tabi tutulan, hak ve gelirleri kesintiye uğrayan hiçbir kesim olmadı.
Temmuz ayında asgari ücrete insanca yaşayacak oranda zam yapılmalı, bu zam her üç ayda bir gerçek enflasyon oranında otomatik olarak devam etmelidir. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine çıkarılmalı ve yoksulluk sınırı altında ücret ve aylık kalmamalıdır.
Biliyoruz ki işçi ücretlerini ve maliyetleri bahane eden patronlar hemen işten çıkarma silahını kullanmaya başlıyor. Oysa hem işçiler üç kişilik işi tek başına yapıyor hem üç işçi tek işçi maaşı alıyor. Türkiye’nin sayısı ve cüzdanı sürekli büyüyen milyarderleri de, yıllardır milyarca lira kâr açıklayan şirket bilançoları da bu gerçeği gösteriyor.
Buna rağmen battık, yandık, kül olduk diyen şirketler varsa açsınlar işçi denetimine defterlerini, görelim. Kim zarar ediyor, kim kazanıyor, kim servetine servet katıyor? Tabii ki yağma yok! Pamuk eller cebe, süper zenginler servet vergisi vermeli! Madem aynı gemideyiz…
Yorumlar kapalıdır.