Jeff Bezos’un düğünü… İnsanlığın yüzüne vurulmuş küstah bir tokat!

Dünyada da Türkiye’de de ekonomik kriz var diye lüks tüketiminden vazgeçmiş tek bir patron yok! Şimdi dünya magazin gündeminin tepesine yerleşmiş Jeff Bezos’un Venedik’te yaptığı düğün bunun şahikası. 237 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin üçüncü kişisi olan Bezos, Venedik’teki üç günlük düğünü için 30 milyon avro harcamış! Yaklaşık 1,5 milyar Türk lirası!

Harcıyorlar çünkü krizin faturasını onlar değil bütün dünyada emekçiler ödüyor. Ama bunca servete ve harcamaya rağmen deveyi havuduyla yutan bu zengin tayfa adil bir bölüşüm için servet vergisi lafını duymaya görsün, derhal cin çarpmışa dönüyorlar. Zenginlerden artan oranlı servet vergisi alınması şart ve bu artık bütün dünyada temel bir talep olmalı!

Nitekim konu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu hizmetlerine geldiğinde bir düğün parasına kıyamaz oluyor bu patronlar. Başta Amazon olmak üzere Bezos’un şirketleri çalışma koşullarının kötülüğü ve işçi ücretlerinin düşüklüğü konusunda başı çekiyor. İşçiler buna itiraz için örgütlendiğinde ise hükümet destekli baskı ve saldırılar hemen başlıyor. Bezos biliyor ki devlet bir patron devleti, sistem emek sömürüsü üzerine kurulu. O yüzden her hak mücadelesi siyasi bir mücadeledir, diyoruz. Sendika düşmanlığına son verilmeli! Sendikalaşma önündeki tüm engeller kaldırılmalı.

Tabii ki işçi-emekçi düşmanlığı konusunda Bezos yalnız değil. Tüm servetlerinin kaynağı bu düşmanlık ve sömürü! Tam da bu nedenle hemen tüm patronlar kazanırken kârlarını paylaşmazken kaybederken istiyorlar ki ama işten atılarak, ama düşük ücretlere boyun eğerek zararı çalışanlar ödesin. Peki niye? İşçiler, emekçiler sorumlusu olmadıkları bir krizin faturasını neden ödesinler ki? Kuşkusuz bu kabul edilemez. Tüm ücretler ve aylıklar yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı. Her çalışan, insan onuruna yaraşır ücretler alabilmeli. İşten atmalar kesinlikle yasaklanmalı.

Tekrar edelim: Ekonomik krizin nedeni emperyalist-kapitalist sistem ve ona yön veren burjuva hükümetler. Kapitalist bataklık kurutulmadan ne barbarlıktan, ne yoksulluktan, ne krizlerden kurtulabiliriz ne de eşit ve özgür bir dünya kurabiliriz. Patronun adı Bezos olur, Sabancı-Koç olur, Marcos Galperin olur, Lei Jun olur. Ülke ABD olur, Türkiye olur, Arjantin olur, Çin olur. Yöneten Trump olur, Erdoğan olur, Milei olur, Şi Cinping olur. Hiç ama hiç fark etmez. Kapitalizm aynı kapitalizm. Sömürü aynı sömürü. Dolayısıyla tarafımız da, çözüm ve mücadelemiz de aynı… Ve şiarımız tüm dünyada ortak: Elinizi soframızdan da, özgürlüklerimizden de çekeceksiniz!

Yorumlar kapalıdır.