Filistin’de kalıcı barış nasıl mümkün olur?

Filistin’de 7 Ekim 2023’ten beri tırmanan Siyonist işgal ve soykırımın ikinci yılı geride kalmışken, 10 Ekim tarihinde bir ateşkes ilan edildi. Ateşkes ilanına giden yolun taşlarıysa “Trump’ın yeni planı” ya da “Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Bildirgesi” başlıklı belgeyle döşendi.

Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim.

Tüm kısmiliğine ve güvenilmezliğine rağmen bir ateşkesin imzalanmış olması Filistin halkının onurlu direnişinin ve son iki aylık süreçte daha da yükselen uluslararası seferberliklerin ufak da olsa bir kazanımıdır. Siyonist Nazi devletin ve onun aşırı sağcı lideri Netanyahu’nun ise geride kalan iki yıllık süreçte planlarına ulaşamadığının, başarısızlığının göstergesidir.

Trump planının ve ateşkesin gündeme gelmesi, Siyonist devletin kurulduğu günden bu yana uluslararası ölçekte en izole sürecinden geçmesiyle oldukça ilintili. Bir yandan Filistin’deki soykırım ve ablukanın ulaştığı boyut kapitalist hükümetleri dahi zor duruma sürüklemekteydi. Öte yandan ağustos ayıyla birlikte Filistin’le uluslararası dayanışma seferberliklerindeki niteliksel sıçrama da yine bu kapitalist hükümetleri Siyonist devlete karşı kısmi pozisyonlar almaya itti.

İşte Trump planı ve ateşkes tam da böylesi bir konjonktürün ürünü olarak karşımıza çıktı. İzole olmuş Netanyahu’ya can simidi uzatmak, kitlesel seferberliklerin dizginlenebilmesini sağlamak ve Filistin halkının ana taleplerini silikleştirmenin bir ürünü.

Keza Filistin halkı da bu ateşkesin ne denli kısmi olduğunun farkında. Filistin direniş örgütleri de ateşkesi benimsemekle birlikte Trump planının Filistin için önerdiği “sömürge valiliğine” ya da Filistin halkının kendisini savunma hakkının elinden alınması önerisine cepheden karşı.

Zaten Filistin halkının karşısındaki Siyonist aygıt ateşkes ilan edilmiş olmasına karşın katliamlarını sürdürüyor. Siyonist parlamentoda Batı Şeria’nın işgali planlarını tartışmaya açıyor. Ayrıca ateşkes ilan edilmiş olmasına karşın Gazze üzerindeki abluka sürüyor, temel ihtiyaç ve insani yardım malzemelerinin ulaşımı engelleniyor.

Tüm bunlar bu kısmi ateşkesin kalıcı bir çözüme ulaşamayacağının açık göstergeleri.

Emperyalizm Netanyahu’yu bir nebze dizginleme, “iki devletli çözüm” adı altında Filistin’in sömürgeleştirilmesi planını öne çıkarma gayretinde. Türkiye, Mısır, Katar gibi bölge ülkeleriyse “bu sömürgeleştirmeden bizim payımıza ne düşer” diyerek pusuda bekliyor. Keza Gazze’nin olası yeniden inşası planında kendi burjuvazilerine yer açmanın hesaplarını yapıyorlar. Yani Gazze’de inşaat yap, İsrail’e petrol sat!

Özetle, Filistin halkı, Siyonist devletin varlığının kalıcı bir barış ihtimalini ortadan kaldırdığı, emperyalizmin ve kapitalist hükümetlerin hesabının ise kalıcı barış değil de kendi çıkarlarının kalıcılaşması olduğu bir denklem içerisinde.

Bu denklemi Filistin halkının yararına değiştirebilecek olansa dünya halklarının, emperyalizmin ve kendi ülke iktidarlarının ikiyüzlü planlarına kanmayarak, Filistin halkının taleplerini destekleyen seferberliğini sürdürmeleri. Hükümetleri üzerinde, Filistin’de sömürgeci planlar uygulamaya çalışmak yerine Siyonist devletle tüm ilişkilerini kesmeleri ve İsrail’e tam ambargo uygulamaları yönünce basıncı artırmaları. “İki devletli çözüm” maskaralığı karşısında tek, birleşik, özgür, laik, demokratik ve ırkçı olmayan bir Filistin devleti inşa olana dek mücadeleye devam etmeleri. Filistin’de kalıcı bir barışın tek garantisi ancak bu yolla sağlanabilir.

Yorumlar kapalıdır.