Büyük Türkiye: 1 milyon çocuk işçi!

İşte hayat böyledir! İki ucundan çekilen bir ip gibi… Aksi istikametlerde kümelendirilir insanlar. İpi sıkı tutmak icap eder. Gevşekliğe yer yoktur… Bir taraf asıldıkça ipe, öbür taraf dalgalanır. Bir tedirginlik, şüphe ve korku kaplar içlerini.

Türkiye bugünlerde böyle desek, abartmış mı oluruz? Bir tarafta Ilımlı İslam, Yeni Osmanlıcılık, Fethullah diyerek memleketin elden gittiğini söyleyenler var. Her kesimden insan; soldan, sağdan, ortadan, üstten, alttan… Oysa Türkiye’de din zorunlu ders. Devletin Diyanet İşleri Başkanlığı var. Kuran kursları, İmam Hatip liseleri Türkiye’nin dört bir yanında mevcut. Bu ülke zaten bir “Ilımlı İslam” ülkesi. Fethullah’tan önce de böyleydi. 1920’de, 1950’de, 1980’de ve bugün de… Siz hangi patronun, burjuva politikacının, asker-sivil bürokratın dinle bir sorunu olduğunu gördünüz? Kapitalizm, burjuva devlet din sever! Üstelik de özellikle “ılımlısını”, ağız yakmayanını sever… Açın bakın CHP’ye, TSK’ye, TÜSİAD’a…

Diğer tarafta Hükümet de kendini bin yılda bir gelen kurtarıcı sanmakta. Bir bıraksalar Türkiye’yi on yılda dünyanın en büyük on ülkesinden biri yapacak. İnanırsanız Türkçede mucizenin yeni adı AKP. Hoşgörünün kitabını yazdılar. Ekonominin ordinaryüs profesörü oldular. Bütün dünya parmaklarını ısırmaktan kendini alamıyor. “Mevlana’nın torunlarıyız!” diye kükrüyor Erdoğan: “Büyük düşün, sen Türkiye’sin!” diye devam ediyor. İşsiz kalan “tembeller”, işyeri kapanan “beceriksizler”, kredi kartı borcu olan “namussuzlar” keyfini kaçırmıyor.

Bakın bu ülkede 6-17 yaş grubunda yaklaşık 16,5 milyon çocuk var. Bu çocukların 1 milyonu çalışıyor. 2,5 milyonu okula gitmiyor (Ekim-Aralık 2006 TÜİK verileri.) Her 100 çocuktan 6’sının çalıştığı, 15’inin okula gidemediği bir ülkede hükümet niye övünür sizce? Ya ağızlarından “Ilımlı İslam” öcüsünü düşürmeyenler, böylesine acımasız bir tabloyu neden hiç ağızlarına almaz?

Bu ülkede toplam gelirin %44’4’ünü en zengin %20 alıyor. En fakir %20’lik kesimin payı ise sadece %6,1. Fark tam 7,3 kat (2005 TÜİK verileri.) Her 100 liranın 67 lirasını 40 kişi arasında paylaşıyor. 60 kişiye 33 lira kalıyor. Hükümet sizce hangi mucizeden bahsediyor? Aklını Fethullah ve AKP ile bozan askerin-sivilin gündemine bu sömürü, eşitsizlik neden hiç gelmez?

Bu ülkede 378 bin aç, 13 milyon yoksul insan var (2007 TÜİK verileri.) Her dört gençten 1’i işsiz. Her 100 çalışandan 43’ünün herhangi bir sosyal güvenliği yok. 3 milyon 273 bin işsiz var. (Kasım-Aralık 2008 – Ocak 2009 TÜİK verileri.) Üstelik bunların hepsi resmi rakamlar. Gerçek rakamlar çok daha fazla. Ama biz daha fazlasının peşinde değiliz. Elimizdeki rakamlar yeterince korkunç! Resmi rakamlara göre bile her 5 kişiden birinin yoksul, her 7 kişiden 1’inin işsiz olduğu bir ülkenin hükümetinin niyeti de, tarafı da, karnesi de ortada: Sıfır! Ya “muhalefet?” Öyle bir şey var mı?

Düzen, “benim adım kapitalizm!” diyor. 1 milyon çocuk işçiyi sömürüden nasıl kurtaracağız? 2,5 milyon okula gidemeyen çocuğu nasıl okullu yapacağız? Yüz binlerce açın karnını nasıl doyuracak, servetin 3’te 2’sini götürenlere nasıl dur diyeceğiz? Bizim sorunumuz bu!

Yorumlar kapalıdır.