Kriz bahanesiyle işten atılmalara karşı işe dönüş davası
Akçakoca Çınar Boru işçileri işe dönüş davasını kazandılar.
Krizi bahane eden birçok işletme, içinde bulunduğunu iddia ettiği olumsuz şartları bahane ederek, yani ekonomik krizi fesih sebebi göstererek birçok çalışanın iş akdini feshetmiştir.
Peki, bu durum karşısında ne yapmalıyız? İşçi kendisini işverene karşı nasıl korumalı? Yasadan kendi lehine nasıl faydalanmalı? Bu yazıda işçinin lehine süreci döndürebilecek işe iade davasından bahsedeceğiz. Bu açıdan Akçakoca Çınar Boru Fabrikası’nda kriz sebebiyle iş akitleri feshedilen işçilerin işe dönüş davalarını kazanmış olmaları tüm işçiler için emsaldir.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun “feshin geçerli sebebe dayandırılması” başlıklı 18. Maddesi’nde “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde, en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.” demektedir.
“Fesih bildirimine itiraz ve usulü” başlıklı 20. maddede ise, “İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir” der.
21. maddede ise, “İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur” demektedir.
Yani işe iade davası açabilmemiz için;
1.Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmamız
2.İşyerimizde en az 30 kişi çalışıyor olması
3.En az 6 aylık kıdemimizin bulunması
4.İşletmenin veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda olmamamız
5.Hizmet sözleşmemizin işverence geçersiz olarak fesih edilmesi gerekir.
Tüm bu saydıklarımızın dışında;
1.Davanın fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 30 iş günü içinde açılmış olması gerekir.
2.Bu dava tespit niteliğinde bir dava olduğundan mahkemece feshin geçersiz bir sebebe dayandığı ve işçinin işe iadesine karar verdiğinde davanın kesinleştiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde işçinin işe başlamak için işverene başvurması gerekir.
3.İşveren işçiyi işe başlatmaz ise mahkemenin takdirine göre (işçinin kıdemi veya fesih sebebine göre belirlenir) işveren 4-8 ay ücreti tutarındaki tazminatı işçiye öder ve ayrıca yine çalıştırılmadığı süre içinde en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarını işçiye ödemek zorunda kalır.
İşe iade davalarında ispat yükü işverende olup, işveren haklı nedenle fesih işlemini gerçekleştirdiğini ispatla yükümlüdür.
Akçakoca Çınar Boru Profil A.Ş.’ye açılan işe iade davalarında mahkemece davalı-işverene iş akdinin feshinden önce feshin son çare olması ilkesi gereğince işyerinde aldığı tedbirlerle ilgili delilleri sorulmuş, ancak bir cevap alınamamıştır. Sadece davalı-işveren kısa çalışma ödeneğine ilişkin başvurularını sunabilmiştir. Bu başvuru ise fesihten sadece 1 gün önce yapılmıştır. Ayrıca ekonomik kriz nedeniyle işçinin iş sözleşmesinin sona erdirilmesinde hangi sosyal seçim kıstasına göre işçinin seçildiğinin belirlenmediği gibi, feshin son çare olması ilkesi göz önünde bulundurulmadığından işveren feshin geçerli bir sebebe dayandığını delillerle ispat edememiştir. Bu nedenle mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir.
Ekte işe iade davasına ilişkin bir dava dilekçesi örneği bulunmaktadır. Yukarıda bahsettiğim gibi bu dava, davalı-işveren tarafından ispatlanması gereken bir davadır. Ancak davacı-işçi sürelere çok dikkat etmelidir. Süreler hak düşürücü olup dava kazanılsa bile sürelere uyulmadığı takdirde hakları sona ermektedir.
Yazan: Av. Esra Ç., (26 Haziran 2009)
Yorumlar kapalıdır.