Kaygılıyız çünkü öldürülüyoruz!

Geçtiğimiz günlerde İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Irak: Cinayet, İşkence, Cinsel Yönelim ve Cinsiyet isimli bir rapor yayınladı. Rapor, Irak’ta eşcinseller üzerinde sistemli bir cinayet politikasının uygulandığını ortaya koyuyordu.

Bu cinayetlerin özellikle Bağdat ve Bağdat’ın Şii semti Sadr’da yoğunlaştığı belirtiliyordu. 50’yi aşkın eşcinsel erkekle yapılan röportajlardan yola çıkılarak hazırlanan raporu Birleşmiş Milletler yetkilileri (yani işgal güçlerinin komutanları) de yüzlerce eşcinsel erkeğin öldürüldüğünü söyleyerek doğruladı. Cinayetlerden sorumlu tutulan Şii milislerden oluşan Mehdi Ordusu ise erkekliğin tehlikede olduğu ve erkeklerin dişileşmesini engelledikleri iddiasında.

Yalnızca Irak’ta mı?

HRW’nin raporu 17 Ağustos’ta yayınlandı. Rapordan hemen iki gün önce yani 15 Ağustos’ta ise Bursa’da bir travesti beş yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Bu cinayetten birkaç gün önce ise 47 yaşında bir işçi emeklisi olan Mustafa Tepe’nin cesedi Ümraniye’de otoyol kenarında bulundu. Mustafa Tepe parkta tanıştığı ve cinsel ilişki teklifinde bulunduğu Ramazan Keleş tarafından gittikleri ormanlık arazide öldürüldü. Bu olaydan hemen bir iki gün önce ise İsrail’de bir ‘gay bar’a ateş açıldı. 2 kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Geçtiğimiz ay ise İzmir’de on gün içerisinde üç eşcinsel öldürülmüştü. 2 Ağustos’ta bu cinayetleri protesto eden LGBTT* örgütleri “kaygılıyız, çünkü öldürülüyoruz” diyordu.

Bir rastlantı mı? Abartıyor muyuz?

Ne bu cinayetler münferit vaka ne de biz abartıyoruz. Burjuva medyanın kararttığı bu cinayetlerin hepsi kapsamlı bir inkâr ve imha politikasının parçası.

Erkekliklerinin tehlikede olduğunu ve erkekleri dişileşmekten kurtardıklarını söylüyorlar. Sistem, cinsiyetçi ideolojisi ve bu ideolojiye göre yapılanmış ve onu her gün yeniden kuran kurumları (devlet, ordu, aile, okul vb.) ile eşcinsel bireyler de dahil olmak üzere hepimize ‘nasıl erkekler ve nasıl kadınlar olmamız gerektiğini’ dayatıyor.

Eşcinsellik bu durumda erkek-egemen kapitalist sistemin özüne karşıt ve bu hali ile de politik bir şey haline geliyor. İnsanların birbirini salt ‘insan’ olarak sevebilecekleri güzel günler özel mülkiyetin tarihin çöplüğünü boylamasıyla gelecek.

*LGBTT: lezbiyen, gay, biseksüel, travesti, transeksüel.

Yazan: Doğan Koca (30 Ağustos 2009)

Yorumlar kapalıdır.