İşçiler hayattır!

Merhaba arkadaşlar, Bu yazıyı yazmaya başladığımda nereden başlayacağımı, nasıl giriş yapacağımı ve Kürt açılımını mı, selde kaybettiğimiz işçi kardeşlerimizi mi, yoksa küresel mali krizin bizim sırtımıza yüklenmesiyle her gün artan işsizliğimizi mi yazayım diye düşünüyordum.

Sorunlara baktığımda başlık olarak hepsi ayrı ayrı olabilir dedim. İşin içine girip, biraz araştırdığımda bütün sorunların kaynağının aynı olduğunu gördüm. Sorunların kaynağı bir avuç para babası! Yani patronlar! Kendi paralarına para katmak için biz işçi sınıfının sırtına basarak, kendi servetlerine servet katan patronlar!

Tabii birde seçim zamanı bizlerden oy kapmak için her türlü dalavereyi çeviren siyasetçiler var! Başa geldiklerinde bizleri uyutup, kendi özlerine dönüp, patronlara hizmet etmek için orada olduğunu hatırlayan siyasetçiler…

Biz işçi sınıfını patronlara köle etmek için ard arda yeni yasalar geçiren, patronlara hizmet aşkıyla biz işçi sınıfının başına herhangi bir şey geldiğinde suçu hemen bizlerin üstüne atmayı ihmal etmeyen siyasetçiler ve bürokratlar… Bunların düzenbazlığını gözden kaçırmamamız gerekiyor!

Örneğin kendi yandaşlarına rant kazandırmak isteyen bir belediye başkanı Ayamama deresinde tır parkı yapılmasını onaylıyor ve orayı sel basıyor. Onlarca şoför ve başka işçi kardeşlerimiz hayatlarını kaybediyor. Sonra bu belediye başkanı kaybedilen hayatlardan kendisi sorumlu değilmiş gibi sorunu ozon tabakasının delinmesi ve parfüm kullanan kişilere atıyor. Sizce de düşündürücü değil mi?

Bir de bir başbakan düşünün! Kendisi son günlerde kardeşlikten dem vuran, analar ağlamasın diyen ve yeri geldiğinde inanırsanız Kürt açılımı için kolları sıvayan bir kişi! Şimdi bu başbakan sel baskınında hayatını kaybedenlerden özür dileyip, istifa etmesi gerekirken “derenin intikamı” diye açıklama yapıyor. Ve üstelik o dere ıslah edilmesi gerekirken kendi başkanlık döneminden bu yana uygulanan yanlış politikaları unutup bu sözleri söylüyor… Böyle bir başbakanın kardeşliğinin ne önünde ne de arkasında olduğunu düşünüyorum. Çünkü çözmeye çalıştığı şey patronların yaratığı krizden yine patronları nemalandırıp onların cebine daha fazla nasıl para koyacağını düşünmekten ibaret. SSGSS, işsizlik fonu, 4857 sayılı iş kanunu ve bunun gibi birçok kanunu meclisten geçirdiler… Biz işçi sınıfının tüm kazanımlarını patronlara peşkeş çekiyorlar… Bunları yapanları unutmamamız gerekiyor. Bizi bu durumdan kurtaracak kişiler yine bizleriz, patronlar ya da onların hükümetleri değil… Üretim olmazsa hayat da olmaz! İşçiler olmazsa üretim olmaz! İşçiler hayattır!

Yazan: Ali Büyükdere (28 Eylül 2009)

Yorumlar kapalıdır.