Kadın cinayetlerini durduracağız platformu İstanbul’da eylem yaptı

6 Ağustos Cuma günü saat 19.00’da Taksim tramvay durağından Galatasaray Lisesi’ne yürüyen kadınlar son dönem artan kadın cinayetlerine tepki göstermek için bir araya geldi.

Slogan atarak Lise’nin önüne gelen kalabalık daha sonra 5 dakika oturma eylemi yaptı. Basın açıklaması okunduktan sonra dağılan grup rutin eylemliliklerle kadın cinayetlerinin takipçisi olacaklarını ifade ettiler.

Atılan sloganlar; “Erkek Kadını Katlediyor- Devlet Cezayı İndiriyor,” “Haksız tahrikle teşvik son bulacak / Direnen Kadınlar Kazanacak,” “Hâkim Nitelikli Hali Uygula / Cinayete Ortak Olma,” “Kadın Cinayetleri Nitelikli Hal Sayılsın / Artık Son Bulsun,” “Kadın Katillerine İndirim Değil / Ağır Ceza,” “Kadın Cinayetleri Sistematiktir / Katillerden Hesap Soracağız,” “Kadın Cinayetleri Politiktir / Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz,” “Can Güvenliğimiz Sağlansın / Kadın Katilleri Korunmasın,” “Yaşasın Kadın Dayanışması,” “Şiddete Karşı Suskun Değil Öfkeli / Yalnız Değil Örgütlü”.

Basın açıklaması;

HALKLARIMIZA VE İLETİŞİM ARAÇLARINA

Hayatın her noktasında yer alan, hayatı ören kadınlar gün be gün öldürülmeye devam ediyor. 2002 yılında cinayetlerle katledilen kadınların sayısı 66 iken, 2007 yılında bu sayının katlanarak arttığını ve 1077’ye yükseldiğini görüyoruz. 2009 yılının ilk yedi ayında ise 953 kadın, 2010 yılı Ocak ayında 16 kadın, Şubat ayında 14 kadın, Mart ayında 20 kadın, Nisan ayında 25 kadın, Mayıs ayında 30 kadın, Haziran ayında 10 kadın öldürüldü.

2009 yılının ilk yedi ayında %1400 artan kadın cinayetleri; hem öldürülen kadının acı anısıyla hem de katilin devlet, hukuk ve medya tarafından korunmasıyla her geçen gün daha büyük bir yara haline geliyor. Büyüyen bu yaraya karşı uzun soluklu bir mücadeleye başlayan bizler, kadın cinayetlerini durdurana kadar sokaklarda olmaya devam edeceğiz.

Kar güdüsüne dayalı kapitalist sistemin ekonomik krizi tüm dünyayı kasıp kavururken, kriz ve çığ gibi büyüyen işsizlikten kadınların payına düşen ise artan şiddet ve cinayetlerde katledilmek oluyor. Erkek egemen kapitalist devlet ise, kadın katillerini hak ettikleri gibi cezalandırmayarak, kadınların bir bir cinayetlerde katledilmelerinin önüne geçebilmek üzere zorunlu önlemleri almayarak, adeta cinayetlere zemin hazırlıyor ve kadın cinayetlerin ortağı oluyor. Erkek egemen kapitalist devlet, 2004 yılında sokak ortasında vurulan Güldünya’yı hastanede iki kurşunla katleden erkek kardeşlerini sadece izlemekle yetindiği gibi bugün, 2010’da Sıdıka Platin’e defalarca işkence eden kocasına da bir yaptırım uygulatmıyor. Biliyoruz ki devlet kadınları işlenen cinayetlere karşı korumada rol oynayan yeterli yasal düzenlemeleri yapmamakla, yaptığı yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini sağlamamakla, kadınları koruyacak kurumları açmamakla, açılmış olanları kapatmakla veya işlevsiz hale getirmekle suçludur. Yasal zorunluluk olmasına rağmen kadın sığınma evleri ve danışma merkezleri açılmamakta, açılan sığınma evleri yeterli donanımlı hale getirilmeyerek işlevi devlet tarafından engellenmektedir.

Cinayetlerde açılan kamu davalarında, kadın katillerine hak ettikleri ceza verilmiyor. Kadın katilleri, davalarına bakan hâkim ve savcılar ya da kolluk güçleri tarafından adeta ödüllendiriliyorlar. Kocası tarafından defalarca dövülen, 7 yerinden bıçaklanan ve annesi öldürülen Nahide Opuz defalarca şikâyette bulunmasına rağmen mahkeme sürekli cezai indirimler uygulamış, Opuz’u en sonunda AİHM’e (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’ne gitmek zorunda bırakmıştı. Türkiye bu davayla birlikte aile içi şiddeti önleyemediği gerekçesiyle AİHM’de mahkûm olan ilk devlet olmuştur. Unutulmamalıdır ki kadın cinayetleri politiktir. Kadın cinayetleri; erkek egemen kapitalist düzen tarafından sistematik bir şekilde işlenmekte, işletilmektedir. Kadın cinayetleri suçtur ve cezasız kalmamalıdır. Sorumlular hesap vermelidir. Bu hesabı vermenin yollarından biri hukuken kadın cinayetlerinin nitelikli halden sayılmasından geçiyor. Bu yüzden kanunlarda kasten öldürme suçunu düzenleyen nitelikli hallere “cinsiyetinden, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden ötürü” katledilenlerin de eklenmesini istiyoruz. Kadın cinayetlerinin Nitelikli halden sayılması, hâkimin haksız tahrik indirimi gibi cezai indirim yetkilerinin sınırlandırılmasını sağlayacak ve böylece başka kadınların cinayetlerle katledilmesini önleyebilecek caydırıcılıkta cezalar katillere verilmiş olacaktır.

Kadın katliamlarını durdurmak için gücümüzü büyütürken medyaya da sesleniyoruz. Diyoruz ki, medya da cinsiyetçi dili ile kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri adeta meşrulaştırıyor. Gelin hep birlikte kadın cinayetlerini teşvik etmeye, meşrulaştırmaya yönelik değil, durdurmaya yönelik mücadele edelim. Bizler 3. Sayfalarda katledilen kadınlar olarak değil mücadele eden kadınlar olarak yer alalım.

Kadın cinayetleri artarak sürerken Eskişehir’den geçtiğimiz Pazar günü gelen acı haber kadın cinayetlerini durdurma mücadelemizin ne kadar haklı bir mücadele olduğunu bir kez daha gösterdi. Kocası Sadık Ertürk’ten yıllardır şiddet gören Nevin Ertürk, boşanmak istediği kocası tarafından defalarca bıçaklanarak öldürüldü. Nevin Ertürk’e defalarca rapor verilmesine karşın, bunu önemsemeyen ve gerekli önlemleri almayan savcılık ve emniyet, bir kadının öldürülmesine göz yumdu. Nevin Ertürk’ün katili kocası ile işbirliği yapan devlettir.

Bu düzen kadınları artık birer birer bile değil, seri halde katletmektedir. Geçtiğimiz Nisan ayında İzmir’de yaşanan seri cinayetler bunun bir örneğidir. Birer gece arayla öldürülen üç kadının katili öldürme gerekçesini “güzel kokmaları” olarak açıklayacak kadar pervasız hareket edebilmektedir. Katillere bu cesareti veren yargı sistemi ise seri cinayetlerin ilk duruşmasında gerçek yüzünü, öldürülen kadınlardan Esra Yaşar’ın babasını polisten şikayetçi olduğu için mahkeme salonundan dışarı atarak göstermiştir.

Bu vahşetin son örneklerinden biri de geçtiğimiz günlerde İstanbul Ümraniye’de yaşanmıştır. Karısı Ruzkat Alkan ve hamile olan kızı Sevgi Aslan’ı “rüyasında çıplak gördüğü” gerekçesiyle gece yarısı boğarak öldüren Sebahattin Alkan’a verilecek cezanın takipçisi olacağız. Bu vahşeti örgütlenerek yeneceğiz!

Bir kadının hayatı söz konusu olsa bile hiç bir hak-hukuk tanımayan bu düzende, hukukun işlemesini bizler sağlayacağız. Davaları takip ederek, müdahil olarak ve sistematik eylemler gerçekleştirerek kazanım elde edeceğimiz mücadelemizde katillerin peşini bırakmayacağız.

Nevin’in, Ruzkat’ın, Sevgi’nin, Esra’nın, Ayşe’nin, Azra’nın, Mediha’nın, Münevver’in, Pippa Bacca’nın, Ayşe’nin, Fatma’nın… Sokakta, evde, okulda, işyerinde… Her nerede olursa olsun Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak kadınların katledilmesini seyretmeyeceğiz.

Kadın cinayetlerini ancak kadınların birleşik ve örgütlü mücadelesi durdurabilir. Kadınların örgütlü mücadelesinin, cinayetlerle katledilmediğimiz günleri kuracağına inanan kadın örgütleri olarak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nu kurduk. Platformumuzun ilk eylemini gerçekleştirmenin gücüyle, bundan sonra sistematik mücadelemize devam edeceğiz. Katillerden ve onlarla işbirliği halinde olan devletten hesap sorarak tüm kadın cinayetlerini durduracağız!

Kadınları katletmeyi hak gören erkek egemenliğine, Erkekleri kollayan yasalara, Yoksulluğa, yoksunluğa, ezilmeye, yok sayılmaya, Yaşam hakkımızın bu denli kolayca gasp edilmesine, Yok eden erkek egemen kapitalist sisteme karşı, Kadın cinayetlerini durdurmak için birleşerek geliyoruz!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu

EHP’li Kadınlar / İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi / İşçi Cephesi’nden Kadınlar / Kadın Kapısı / ÖDP’li Kadınlar / SDP’li Kadınlar /Yeni Demokrat Kadın

Yorumlar kapalıdır.