Kürtleri ne yapmalı?

Sabahın oldukça erken bir vakti. Servislerinden inen işçiler uyuşuk adımlarla, birer ikişer fabrikalarına doğru yürüyorlar. Giresunlu ve Ispartalı her zaman olduğu gibi yine yan yanalar. Servis otobüsünde başlayan tartışmaları kaldığı yerden devam ediyor.

Giresunlu, Hatay Dörtyol’u kastederek, “eskiden de çok üzülürdüm, askerimiz polisimiz öldürüldüğünde, ama artık acı içime oturuyor, birikiyor.” Ispartalı sert bir ses tonuyla Giresunluyu cevaplıyor, “Bu böyle gitmez!”

Giresunlu üzerine çok düşünmüş gibi çözümünü ortaya bırakıveriyor, “Ayrılma konusunda referandum yapılsın!” Ispartalı bu öneriye hazırlıksız yakalanıyor. Ayrılma sözcüğünün kendisi bile taşınmaz ağırlıkta. Lakin Ispartalı sarsılsa da Giresunlunun vatanseverliğinden şüphe duymaz. Üstelik Giresunlu olan bitene, Kürtlere o kadar öfkeli ki ettiği küfürün haddi hesabı yok. Ispartalı kendini biraz toparlıyor, “Kardeşim daha ne istiyor bu Kürtler?” Giresunlu bir şey demeye hazırlanırken o ana kadar konuşmaları dinleyen Ağrılı Kürt arkadaşları gülerek lafa giriyor, “Ne isteyecekler, belalarını tabii!”

Ağrılı Kürt, Giresunlu ve Ispartalının gözünde Kürt değil, onu kendilerinden sayıyorlar. Bu nedenle Kürtlere ettikleri küfürleri onun üzerine alınabileceğine dair bir korkuları yok. Gerçi bazen Ağrılının telefonda Kürtçe konuştuğunu duyuyor ve akılları karışıyor ama olsun. Yaklaşık sekiz buçuk yıldır aynı fabrikada alın teri döktükleri iki çocuk babası Ağrılı kendi has arkadaşlarıdır.

Ağrılı Kürt, “Bu ayrılma konusunda referandum fena fikir değil,” diyor ve devam ediyor, “gerçekten de ne istediklerini sormanın vakti geldi!” Giresunlu önerisine bir taraftar bulduğu için keyfi yerinde, Ispartalı ise halen biraz tereddütlü, soruyor, “Nasıl olacak bu referandum?” Giresunlu cevaplıyor, “Şimdi önümüzdeki ay bütün Türkiye’de sandıklar kurulacak ya, bu anayasa değişsin mi diye işte aynen öyle…”
Ağrılı sözü alıyor, “Eğer öyle bir referandum olursa ben bir Kürt olarak, kesinlikle hayır, ayrılmayalım derim ama bu soruyu Kürtlere sormalı ve kararı da Kürtler kendileri vermeli.” Ispartalının kaygısı zirve yapıyor, “İyi de kardeşim ya ayrılma çıkarsa?” Giresunlu adeta kükrüyor, “S..tirip gitsinler o zaman, nereye giderlerse oraya gitsinler. Biz İstanbul’da üreteceğiz, bizim vergilerle onlar orada yan gelip yatacaklar, askerimizi polisimizi vuracaklar. Yok öyle yağma!”

Bunun üzerine Ağrılı, “Karşılıklı ölümler sorunu çözmediği gibi daha da ağırlaştırıyor, katılıyorum” diyor ve Giresunluya soruyor, “Kardeş sen anayasa referandumunda evet vereceğim diyorsun ama anayasa değişiklik paketinin içinde tek bir satır Kürtler anılmıyor. Madem Kürtler bu ülkenin ayrılmaz bir parçası, neden anayasanın içinde yoklar?” Ispartalı atılıyor, “Televizyonunuz bile var kardeş, ne inkârı?”

Ağrılı Ispartalıyı süzüyor ve artık üzgün bir ifadeyle konuşuyor, “Sekiz buçuk yıldır bu fabrikada yan yana çalışıyoruz. Kriz nedeniyle birçok arkadaşımız işten atıldı, nereli olduklarına bakılmadan üstelik. Bu ülkede Türklük para yapsaydı milyonlarca Türk de işsiz ve yoksul olur muydu? Üstelik milyonlarca Kürt de aynı şekilde işsiz ve yoksul ama biz İnegöl’ü, Hatay Dörtyol’u, özel orduyu konuşuyoruz. Böyle olunca da ne anaların gözyaşı diniyor ne de işsizlik ve yoksulluğumuz bitiyor.” Mesai başlamak üzere, Giresunlu, “Yani Kürtlerin özgürlüğü Türkleri de özgür kılacak diyorsun, öyle mi?”

Yorumlar kapalıdır.