1 Mayıs 2011: Dayanışma ve Birlik İçin!

Avrupa’dan Ortadoğu’ya emekçiler, bir yandan krizin sonuçları ile yüzleşiyor, diğer yandan baskı rejimleriyle hesaplaşıyor.

Egemen sınıf ise iğdiş edilmiş sosyal ve ekonomik haklarımıza yönelik son saldırılarını uygulama çabasında. Son diyoruz; çünkü 30 yıldır ve şimdi de kriz karşısında sistemli olarak sürdürdüğü ekonomi politikaları sonucunda, yeni çalışma düzeni olarak adlandırdığımız, güvencesiz, sigortasız, esnek, düşük ücretli çalıştırmanın önündeki son yasal engeller bunlar… Güvenceli çalışma, sendikalı çalışma, emeklilik hakkı vb. tüm bunlar egemen sınıfın işçi ve emekçilere dayattığı bu yeni çalışma düzeninde artık fiilen yoklar… Taşeron ve esnek çalışma ise yasalaştırılmaya başladı bile. Diğer yandan, artan işsizlik ve yoksullaşma emekçileri yıllardır bu koşullara boyun eğmeye mecbur bırakıyor; en küçük hak mücadelelerinde ise rejimler sınıf karakterlerini emekçi kesimler üzerindeki kırbacı ile gösteriyor.

Türkiye işçi sınıfı da bu sürecin bedelini en ağır şekilde ödüyor. 1980’den bu yana uygulanan özelleştirmeye ve sendikasızlaştırmaya dayalı yoksullaştırıcı politikalar, AKP’nin sekiz yıllık iktidarı boyunca da ağırlaşarak sürdü ve bugün -son olarak, Torba Yasa paketinde gördüğümüz gibi- istihdam arttırıcı politikalar nitelemesiyle, patronlar üzerindeki yükü azaltırken, emekçilere kölelik koşullarını dayatmaya çalışıyor. Bölgesel asgari ücret, kıdem tazminatının kaldırılması, özel istihdam bürolarının kurulması planları ise uygulama için uygun koşulları bekliyor.

Böylece, ‘büyüyen orta sınıf’ hayalinin yerini, ayrıcalıklı kesimlerini de yitirmeye başlamış; büyüyen ve daha da yoksullaşan bir işçi sınıfı gerçeği çoktan almışken, dünyanın her yerinde sokağa dökülen insanların tepkileri ve talepleri kesişmeye başlıyor: Onurlu bir iş ve onurlu bir yaşam!

Bu talep, Bonapartist rejimlerine başkaldıran Arap kitlelerin de, kriz karşısında silkinen Avrupa işçi sınıfının da, bugün AKP eliyle uygulanan işçi düşmanı ve baskıcı politikalara direnmeye çalışan Türk ve Kürt emekçilerinin de mücadelesinin temelini oluşturuyor.

Ve bu mücadeleyi büyütmeye çalışan işçi ve emekçiler sokaklarda, meydanlarda, tek güçlerini, ilk kaybettiklerini, yeniden fark ediyorlar: Dayanışma ve birlik!

1 Mayıs 2011, bize, bu dayanışma ve birliği, onurlu bir iş ve onurlu bir yaşam talebi etrafında örebileceğimiz bir fırsat sunuyor.

Bu nedenle, 1 Mayıs İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’nde yalnızca meydanları değil, işçi sınıfının birliği önündeki engelleri de aşmak için: Birleşik ve kitlesel 1 Mayıs!

Yorumlar kapalıdır.