YGS’de şifre tartışmaları ve talepler

Bilindiği üzere, son zamanlarda ÖSYM’nin adı sıklıkla skandallara karışmaya başladı. KPSS, YGS ve son olarak da ALES. YGS’deki şifre iddialarının ardından çok sayıda gösteri düzenlendi. Bu gösterilerde öne çıkan talepler sorumluların istifası ve yargılanması, sınavın iptali ve takrarı olarak özetlenebilir. Yani, sınavın adil olmadığından yakınanlar, adil bir sınav yapılması için gösteri yaptılar.

Peki sınav niye adil değildi? Bazı adaylar şifre ile avantaj sağladığı için… Peki, şifresiz bir sınav gerçekten adil midir? Bundan önceki şifresiz sınavlarda fırsat eşitliği söz konusu muydu? Mesela, dersaneye gidebilen, özel ders alabilen bir öğrenciyle ekonomik durumu kötü olduğu için bu imkanlardan yoksun olan bir öğrenci eşit şartlarda mı yarışırdı? Tabiki hayır! Gazetelerde fazla yer verilmese de, daha bu yıl bir anne dersane parasını ödeyemediği için intihar etti. Eğitimde fırsat eşitliği zaten yoktu. Daha en baştan, yoksullarla zenginler arası aşılması güç bir uçurumun olduğu açık. Öyleyse adalet için sınavın tekrarı zaten çelişkili bir taleptir. Gerçek adalet ancak parasız eğitimle her öğrenciye eşit imkanlar sağlanarak mümkündür. EĞİTİM EN TEMEL HAKLARDANDIR, PARA İLE SATILAMAZ!

Göze batan taleplerden bir diğeri, yani sorumların istifası ve varsa ÖSYM içindeki cemaat yapılanmasının çökertilmesiydi. Tabiki, eğer böyle bir yapılanma varsa buna karşı çıkılmalıdır. Ancak sınav sektöründe dönen para göz önüne alındığında, cemaat yokken sınavlar yıllardır adil bir biçimde yapılıyordu, kadrolaşma yüzünden her şey bozuldu söylemi büyük bir yanılgıdır. Öğrencilerin dikkatini cemaate çekerek asıl sorunla ilgili bir yanılsama oluşturulmuştur. İçinde bu kadar büyük para dönen bir sınavda kimsenin soruları, şifreleri vb. birilerine satmayacağı/satmadığı savunulabilir mi? Adı cemaat olsun olmasın, birileri bu pastadan pay kapmak isteyecektir. Çözüm ÖSYM’nin cemaat’ten arındırılması değil, sınavın büyük bir rant kapısı olmaktan çıkarılmasındadır. Bütün özel dersane ve okullar kapatılmalı, eğitim devlet tarafından herkese parasız, eşit şartlarda sağlanmalıdır!

Başbakan’ın gösteriler karşısında takındığı tavır ise söz etmeye değerdir. Öğrencilerin gösterilerine, biz de karşınıza 10 bin genç çıkarırız, şeklinde karşılık vermişti. Bu sözleri baskıcı bir rejimin başbakanı olarak, düzenlenen gösterilere karşı takınılan bir kabadayılık olarak algılanabilir. Eylemlerin hız kesmemesi, Başbakan’ın ciddiye alınmadığının ya da en azından etkisiz kaldığının göstergesidir. Ancak bu, bana yakın zamandan başka bir olayı anımsattı. Mısır’da, Tahrir’e giren Mübarek’in ‘sivil’ develi milisleri. Sahi, Mısır’da Mübarek’e ne olmuştu?

Yorumlar kapalıdır.