Özel İstihdam Büroları’nın gerçek yüzü!

AKP hükümetinin 2023’ü hedef gösterirken, önüne koyduğu amaçlardan şüphesiz en önemlisi ve işçi sınıfını en derinden etkileyecek olanı Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi. 2009 ve 2010 yıllarında Çalışma Bakanlığınca düzenlenen iki ayrı çalıştayda detaylı olarak düzenlenen bu projenin temelleri aslında çok daha öncesinde yatıyor.

Ocak 2000 tarihinden itibaren, Dünya Bankası, Hazine Müsteşarlığı, İş ve İşçi Bulma Kurumu, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme İdaresi Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü, Devlet İstatistik Enstitüsü yetkilileri ile sürdürülen görüşmeler sonucunda, Dünya Bankası ile birlikte uygulanmakta olan, Ekonomik Reform Programı’nı desteklemek, özelleştirme programındaki hedeflerin başarıyla tamamlanmasına destek olmak, kamu kuruluşlarının özelleştirilmelerinden doğan olumsuz ekonomik ve sosyal etkileri hafifletmek amacıyla “Özelleştirme Sosyal Destek Projesi” oluşturulmuştu. Bu projenin devamı olarak sunulan Ulusal İstihdam Stratejisi ve bu bağlamda Özel İstihdam Bürolarının konumu ise uluslararası anlamda hiç de yeni değil ve ABD’de 1945’lere değin dayanan bir geçmişe sahip.

Projenin istihdamı arttırmak ve kayıtdışı çalışmayı azaltma amaçları aslında sadece buzdağının görünen kısmı olarak ortaya çıkıyor ve gerçekte haklarımızın ne denli gasp edileceğini örtbas edilerek sunuluyor bizlere. Bu projeyle uygulamaya geçirmeyi planladıklarını genel olarak, alt işveren (taşeron) uygulamasına ilişkin kısıtlamaların hafifletilmesi, kiralık işçiliğin yani modern köleliğin yasalaşması, yeni esnek çalışma biçimlerinin yasalaşması, kıdem tazminatı fonunun kurulması, asgari ücrette yaş ayrımının yeniden düzenlenmesi olarak ele alabiliriz.

Son dönemde atılan adımlara bakacak olursak, AKP hükümetinin, bütün muhalefeti yok sayma pahasına amaçlarını gerçekleştirmek için durmadan ilerlemekte olduğunu görüyoruz! 4+4+4 eğitim sisteminin kabulü bunun en son örneklerinden. Eğitimin burjuvazinin ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi, eğitim-istihdam ilişkisinin sıkı bağlarını gözler önüne seriyor.

Esnek ve güvencesiz çalışmanın yanında, sendika hakkının da elden alınması bu stratejinin en önemli amaçlarından bir tanesi. Çünkü, Türkiye’de sendikal haklar mesleğe göre değil, iş kollarına göre düzenlenmiş durumda ve Özel İstihdam Bürolarının hangi işkoluna ait oldukları tüzük ve yönetmeliklerle belirtilmemiş durumda. Yani Özel İstihdam Büroları tarafından istihdam edilen çalışanlar, işyerlerindeki sendikalara üye olamayacakları gibi, aynı zamanda yeni bir sendika da kuramayacaklar. En temel hakların bile, bu denli açıkça gaspı, AKP hükümetinin anti-demokratik uygulamalarını açıkça göstermektedir.

Aracı bürolar, vasıflı eleman sağlayan bürolar ve doğrudan hizmet sunan bürolar olarak üçe ayrılan Özel İstihdam Büroları, bu stratejinin uygulanmasındaki en önemli araçlardan biri. Sadece istihdam değil, aynı zamanda sertifikalı eğitim düzenlemeleri, danışmanlık ve yeniden işe yerleştirme danışmanlıklarını da hedefliyorlar. Eğitim diye sunulan hizmet, aslında kişisel gelişim çağına itaatin simgesi. Yeniden yerleştirme danışmanlığı ise, tamamen ekonomik temeller üzerine kurulu ve işe yerleştirme olanağını gerçekte sunmayan bir uygulama.

Dünya çapında yaygın bir uygulama olan outplacement, Türkçeye yeniden yerleştirme danışmanlığı olarak geçmiş ve 2001 krizi sırasında toplu işten çıkarmalar sonrası açılacak işe iade davalarının önünü kesmeyi hedefleyen bir uygulama. Bu uygulama, psikolojik destek ve kariyer danışmanlığı kısımlarını içeriyor. Yani sistemin işlemezliğini örtbas ederken, hakların kullanılmasını engellemek uğruna sözde destek sunuyor işsiz kitlelere. Sistemin adaletsizliği, iş haklarımızı elimizden almakla kalmıyor, bunu doğrudan bireylerin eksikliğine indirgiyor. Bir de üstüne, hiçbir şekilde iş bulmayı garantilemeyen bu sistemle bizleri sözde teselli ediyor.

Özel İstihdam Bürolarına Hayır!

Herkese İş ve İş Güvencesi!

Yorumlar kapalıdır.