İslam tiyatrosu yakında başlıyor

AKP iktidarının sessiz sedasız yapacağı tiyatro operasyonu yolunda gitmeyince ortaya bir başbakan komedisi çıktı. Oyuncuları önce zavallı ilan etti, sonra onlara “serseri” dedi, en son da “devletin parasıyla içki içiyorlar”a kadar geldi iş… Başbakanın ve maiyetindeki bakanların ortak bilinç altıydı bu… Sanatçıları böyle görüyorlardı onlar. Ayyaşlar, serseriler, fuhuş batağındaki zavallılardı sanatçılar başbakan için ve şimdi bu rezil herifler kalkıp ona karşı çıkıyorlar… Bu tiyatro operasyonu sadece bunu ortaya çıkardığı için bile önemli bir şeydi. En azından artık biliyoruz başbakanın sanatçı dediğinde ne anlatmak istediğini…

Tiyatroya bir operasyon düzenleneceği de öyle birden ortaya çıkmış bir şey değildi. Geçen yıl başbakanın kızı tiyatroya gitmiş ve çıkışta oyuncuyu babasına şikayet etmişti. Oyunu beğenmediği için de değil kendini aşağılanmış hissettiği için yapmıştı bunu. O zaman Kültür ve Turizm Bakanı devlete bağlı tiyatroları özelleştireceklerini ağzından kaçırmıştı, araya da başka işler girince tiyatro kapatmak işi bu sezonun sonuna kaldı. Konuya tam girmeden önce tiyatro özelleşir mi ona bir bakalım…

Devlete ve belediyelere bağlı tiyatrolar nasıl özelleştirilecek? Başbakan ve Belediye Başkanı özelleştirdi diyelim, o tiyatroyu kim alacak? Kardan çok zarar getiren ve buna yazgılı bir kurum bu mantık içinde özelleştirilemez ki ancak kapatılır.

Ama zaten başta mesele özelleştirmek değildi, özelleştirme tiyatrocuların gecikmiş isyanından sonra ortaya atılan bir çözüm oldu. Kim satmayı düşündüğü bir kurumun tüzüğünü değiştirmek istesin ki, ya da bunu neden yapsın? Amaç özelleştirmek değil, amaç kesinlikle belediyenin tiyatrosunu muhafazakarlara teslim etmekti. Kendi oyunlarını oynamak ve her yerde sosyalizm ile bütünleştirilen tiyatroyu İslamlaştırmaktı. Çünkü İskender Pala kızmıştı, çünkü Akit gazetesinin yazarları oyun izleyemiyordu, muhafazakar tiyatro severler sahtekardı ve beğendikleri oyunların haberini yapmıyor sadece tiyatroyu müstehcenlikle suçluyorlardı. Belediyenin parasını artık kendi sanatçılarına vermek istiyorlardı. Ama tiyatrocuların beklenmedik tepkisi her şeyi birbirine karıştırdı. Ve hemen arkasından “devlet tiyatro yapmaz, tiyatrolar özelleşsin” diye bir laf atıldı. Ama operasyon bir devlet kurumunda değil bir belediyeye bağlı bir kurumda gerçekleşti… Tiyatro yapmak istemeyen ve tiyatroyu oldukça masraflı gören bu belediyenin kendi adını taşıyan bir futbol takımı var. Herkes bilir ki futbol tiyatrodan daha pahalı bir şeydir ve herkes bilir İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un temel geliri halkın vergileridir…

Operasyonun ardından başbakan “sanat sanat için midir toplum için midir?” tartışmasını yeniden başlattı. Tanzimat’tan bu yana bu ülke bu “yumurta tavuk” paradoksunu tartışıp bir sonuç bulamazken Başbakan tiyatrolarını geri isteyen tiyatrocuları sanatı sanat için yapmakla suçladı. Bunun bir suç olduğunu söyledi… Başbakana sormak istiyorum, sanatı sanat için yapmak ne demek? Ya da sanat özellikle de tiyatro ne zaman toplumdan ayrıldı ki?.. Yahu seyirci olmadan tiyatro da olmaz… Seyirci de toplum değil midir?

Başbakan sanatın sanat için yapılmasına karşı olduğu kadar devletin tiyatrosu olmasına da karşıymış… Ona göre devlet sanat yapmazmış… Devletin sanatı olduğunu ve devlet eliyle yapılan sanatın da pek iyi olmadığını herkes biliyor. Mesela Cumhuriyet sonrası devlet eliyle yaratılan Milli edebiyatımız berbat kitaplarla dolu… Yanlış anlaşılmasın sorun bizde değil, bu iktidar ve sanatın sorunu… Gogol ile başlayan 19’uncu yüzyıl Rus edebiyatını Stalin’in sanat politikası bitirmişti. Sovyet Rusya devlet eliyle kaç tane yazar yetiştirebildi ki?.. Devletin sanatı olur ama örnekleri iyi olmuyor çünkü devlet sanatı kendi propaganda aracı olarak kullanmak istiyor. Tıpkı bundan sonra AKP iktidarının tiyatrolarda yapmak istediği gibi… Kendi varlığını daha da meşrulaştırmak ve tiyatro salonlarında kendine hizmet eden nesiller yetiştirmek istiyor… İstanbul Büyükşehir Tiyatroları nezdinde başlayan operasyon işte bunun bir parçasıydı. Muhafazakar gençleri tiyatrolarda yetiştirmek istiyorlar besbelli… Böylece yeni bir kadro kurulacak ve burada kendi tiyatrocularını yetiştirecekler. Bertolt Brecht’i bilen ama yeteri kadar anlamak istemeyen tiyatrocular yetişecek artık… Edebiyatta bunu başarıyla yaptılar. Tüm edebi kariyeri boyunca İslam’ı anlatan yazarlar dışında başka bir nesil yetiştirdiler. İslam’dan bahsetmeyen hatta muhafazakar olduğu bile anlaşılmayan yeni bir kuşak yarattılar… İmam Hatip Liselerinde yetişmiş, ardından Fettullah Gülen’in okullarında iyi eğitim almış bu gençler şimdi iktidara hizmet ediyor. Edebiyattan sonra şimdi kendi sosyalistlerini yetiştiriyorlar. Sosyalizme heves etmiş “anti-kapitalist” gençler böylelikle İslam’a kazandırılacak ve güncel politika üretmek yerine “aman kapitalizm çok kötü bir şey” masalını dinleyerek oyalanacaklar… Şehir Tiyatroları’na yapılan operasyonla birlikte yeni bir tiyatro kuşağı gelecek ve bunlar diğerleri gibi belediyeden aldıkları paralarla içki içmeyecekler… Yani kısacası yakında İstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatroları’nın başındaki “İstanbul”, “İslam” olacak…

Yorumlar kapalıdır.