Orlando Chirino: “Venezuela’da işçi iktidarı!”

Orlando Chirino sendikal savaşımına 1970’li yıllarda tekstil işkolunda bağımsız ve mücadeleci bir akım inşa etmek üzere başladı. 1980 ve 90’lı yıllarda tekstil grevlerine ve CTV sendika bürokrasisine karşı mücadelelere katıldı. 2002 yılında, bu kez petrol işçisi olarak petrol sanayisinin patronların sabotaj ve lokavt girişimlerine karşı savunulmasında ve Chavez’in bir emperyalist darbeyle düşürülmesi girişimlerine karşı direnişte önemli görevler üstlendi. Ulusal İşçi Birliği (UNT) sendikasının ve onun içindeki Sınıf Mücadeleci, Birlikçi, Devrimci ve Özerk Akım’ın (C-CURA) kurucularından oldu. Uzun bir politik mücadele tarihine sahip olan Chirino, Sosyalizm ve Özgürlük Partisi’nin (UIT-CI’nin Venezuela seksiyonu) adayı olarak 7 Ekim başkanlık seçimlerine katılıyor.

İC – 14 yıllık Chavez yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

OCh – İnsanlar için bir hayal kırıklığı oldu, özellikle çalışma koşullarının, ücretlerin, sendika bağımsızlığı ve özgürlüğünün, konut sorununun iyileşmesini bekleyen işçiler için. Sonuç, Tam tersi biçimde gelişti, hükümet toplu sözleşme hakkına müthiş biçimde saldırdı, sendika özgürlüğünü ayaklar altına alarak sendikacıları grev yaptıkları için hapse tıktı. Kiralık katiller kullandı ki bu, Venezuela işçi hareketinde hiç görülmemiş bir olay. Bizim hareketimiz bunların darbesini yedi, on yoldaşımızı öldürdüler, biri Aragua eyaletindeki UNT’nin başkanıydı, Richard Gallardo, üçü de CCURA akımımızın tanınmış önderleriydi. Basın ve TV’deki haberlere ve şikayetlere rağmen cezasız kalmış cinayetler bunlar, doğrudan Eyalet valisini ve Zamora belediye başkanını sorumlu tuttuk. Gallardo yoldaşı bir grevin hemen ertesinde katlettiler. Ama sadece biz değil, bugüne değin kiralık katiller 256 sendikacıyı katlettiler, hiçbiri de yakalanmadı katillerin.

İC – Chavez ulusal egemenlik ve bağımsızlıktan söz ediyor. Politikası o doğrultuda mı?

OCh – İşin gerçeği şu: Bugün petrol sanayisi ortak işletmeler -Chevron, Repsol, Total, vs.- ve Çin, Rusya, Beyaz Rusya ve İran ile yapılan ikili anlaşmalar aracılığıyla yönetiliyor, ve enerji kaynaklarının egemenliği ve bağımsızlığı açısından büyük bir gerileme söz konusu. Dışa bağımlılık ortak mülkiyetler (%60 devlet, %40 diğerleri) aracılığıyla artmış durumda ve on yıllar boyunca gelecek, bu şekilde ipotek altında. Petrol tekrar tümüyle halkın malı olmalı. Millileştirilen işletmelerde işçilerin sendikal örgütme hakları ellerinden alınıyor ve sendika önderleri işten çıkartılıyor, tabii çalışma koşulları da kötüleştiriliyor.

İC – Muhalif Masa platformunda 2002 darbesine katılan patronlar yer alıyor, ama bazı sol gruplar da var. Kim bunlar ve nasıl değerlendiriyorsunuz?

OCh – Ne yazık ki bazı sol akımlar var o platformda, Maoizmden gelen bugün Kuzey Kore rejimini destekleyen Kızıl Bayrak mesela; bu grup daha önce darbeyi hazırlayan Demokratik Koordinasyon’a da katılmıştı. Masa‘ya Herkese Vatan grubunun bir bölümü de katıldı, bunlar da Causa R (Dava R) akımının devamı. Bir de Podemos partisi var, Sosyalizme Doğru Hareket’in uzantısı bunlar. Bu son ikisi eskiden Chavez hareketine dahildiler ve milletvekilleri de vardı parlamentoda. Castroculukla yakından ilişkiliydiler. Bunlar sınıf bağımsızlığı ilkesini çoktan terk etmiş reformist grup ve partiler.

İC – Sizin adaylığınızın temel noktaları nedir?

OCh – Biz, bugüne değin askerler, patronlar ve burjuva politikacıların yönetiminde kalan ülkenin yönetimine talip olan işçileriz. Bugün ülkenin içinde bulunduğu ciddi sorunların çözümüne yönelik olarak petrol sanayisinin %100 millileştirilmesi gerekiyor; sendikalara, öğrenci ve köylü örgütlerine özerklik ve bağımsızlık kazandırılmalıdır; bütün bu kesimler tam demokrasi koşullarında emekçi yığınlar için onurlu bir gelecek inşa etmelidirler.

İC – Petrol işçilerinin bir kesimi Chavez’den uzaklaşmakta. Ne düzeyde önemli bu olgu?

OCh – Sanayinin savunusunda ve 2002 darbesi sırasında Başkan Chavez’in desteklenip savunulmasında petrol işçileri belirleyici bir rol oynamışlardı. Buna karşılık hükümetin en fazla saldırdığı kesim bu işçiler oldu; ilk olarak toplu sözleşme hakları ellerinden alındı, Venezuela’da en iyi ücret alan işçilerken sanayinin en kötü ücretlileri durumuna itildiler. Sendika örgütlerine müdahale ettiler, hükümetin denetimi altına sokuldular. Başlarına resmi bir sendika liderliği oturtuldu. Son sendika seçimlerinde akımımız C-CURA 8 bin oy almış olmasına rağmen yasallığı reddediliyor. Sendikanın genel sekreteri bile bizim akımımızdan, ama genel sekreter Ulusal Muhafızlar (askeri polis) tarafından toplu sözleşme görüşmelerine sokulmuyor. Bu yolla işçiler iki yıl boyunca sözleşmesiz bırakıldı. Vaaz ettikleri “sosyalizm”den ankladıkları bu işte.

İC – Chavez’e yönelik güven yitimi işçiler arasında genel bir olgu mu?

OCh – Toplu sözleşme, bağımsız sendika ve ücret haklarına darbe ardına darbe indiren hükümetin işçi ve sendika düşmanı politikalarının bir ürünü bu durum. Çok önemli kesimlerde kopuşlar oluyor. Örneğin kamu idaresinde, belediyelerde ve eyalet yönetimlerinde, hükümet 2004’ten beri toplu sözleşme görüşmesi yapmıyor ve hükümet planlarını desteklemeyen herkesi takibat altına alıyor. Ama kopuşun en yaygın olduğu kesim petrol işçileri ile alüminyum, demir-çelik gibi temel sanayi işçileri. Hükümetin müthiş baskıcı karakteri işçileri korkutup görüşlerini ifade edebilmek için gizli kaçamak yollar aramaya itiyor.

İC – Uluslararası sol akımın bir bölümü sizin adaylığınızı sol oyları bölmek ve darbeci sağa hizmet etmek olarak algılayabilir. Bu denli kutuplaşmış bir seçimde adaylığınız nasıl bir rol oynayacak?

OCh – Biz iki burjuva kutba karşı, Capriles ve Chavez’e karşı, bir alternatif oluşturuyoruz. Biz seçime, iki bloğa karşı duran, oy kullanmak istemeyen ya da kötünün iyisine oy vermeyi düşünenlere sınıf bağımsızlıkçı bir seçenek sunmak amacıyla katılıyoruz. İkincisi, bu adaylığımız, ekonomik ve politik talepleri uğruna, yani işçi demokrasisine dayalı gerçek bir sosyalizm uğruna mücadele etmek isteyen, bu amaçla gerçek bir emekçi halk iktidarı için savaşan işçilerin hizmetinde.

İC – Chavez halk ayaklanmalarına karşı Libya’da Kaddafi ve Suriye’de Esad rejimlerini destekledi. Ne diyorsunuz bu konuda?

OCh – İlk yönetime geldiğinde bu hükümet işçilerin demokratik haklarını ve diktatörlüklere karşı mücadelesini desteklediğini söylüyordu; bugün ise, çok açık bişimde sağa yönelmiş durumda, Kaddafi ve Esad gibi diktatörleri ve katilleri destekliyor, üstelik Pérez Becerra gibi Kolombiyalı isyancıları emperyalizm yanlısı ve katil Santos hükümetine teslim ediyor.

Yorumlar kapalıdır.