Şişecam direnişi sona erdi

Topkapı Şişecam fabrikasının Eskişehir’e taşınma kararıyla 420 işçi işten çıkarılmıştı ve bununla beraber Kristal-İş sendikasına bağlı Şişecam işçileri, 28 Aralık tarihinde fabrikayı işgal etmiş ve direnişi başlatmışlardı. Bu işçiler işten atıldıklarını evlerine gönderilen postadan öğrenmiş, yeni yıla işsiz girmişler ve direnişlerini tüm zorluklara rağmen kararlılıkla sürdürmüş, aileleri ile birlikte direniş çadırını terk etmemişlerdi.

Diğer bir tarafta ise, kâr oranlarını katlayarak büyütmeyi amaçlayan Şişecam yönetimi hileli bir biçimde fabrikayı kapanmış olarak gösterip, Eskişehir’de daha büyük ve kapasiteli yeni bir fabrika açma planlarını kuruyordu. Böylece kurulacak yeni fabrikada daha düşük ücretli, güvencesiz ve sendikasız işçiler çalışabilecekti. Fakat patronların hesabı ile gerçeklik birbirini tutmadı ve işçiler “Şişecam Topluluğu’nun diğer cam fabrikalarına yatay geçiş hakkı” taleplerini yükseltmeye devam ettiler, 5 Ocak’ta polisin ve çevik kuvvetin müdahalesine karşı direndiler, ve mücadelelerini yaptıkları eylemlerle duyurmaya devam ettiler.

Direniş sona ermiş durumda. 14. gününün ardından 9 Ocak tarihinde Kristal-İş ve fabrika yönetimi arasında yapılan görüşme ile işçiler direnişi sonlandırdılar. İşçilerin kararlı direnişi sonucunda Şişecam yönetimi işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı. Başka illerde çalışmayı kabul eden 290 işçinin yatay nakilleri yapılacak ve 15 Ocak tarihinde işbaşı yapacaklar, diğer işçilerin ise nakillerinin nereye yapılacağı noter huzurunda yapılacak kura çekimi sonucu belli olacak. Yapılan anlaşma sonucunda işçilerin mevcut sosyal hakları ve çalışma koşulları korunarak tayin edileceği belirtiliyor.

Şişecam direnişi her ne kadar bize umut verici bir manzara çizse dahi, kazanımların kısmi olduğunu vurgulamak gerekiyor. 290 işçi diğer fabrikalara taşınsa bile, bu fabrikalarda ortalama saat ücreti farklılık gösteriyor; bu aynı zamanda bazı işçiler için daha düşük ücretlerle çalışmak anlamına gelebilir. O nedenle Şişecam örneğinde mücadelenin muradına erdiğini öne sürmek zor, mücadele devam ediyor, ve her mücadelenin kaderinde olduğu gibi, yalnız, lokal olarak tamamlanamıyor. Tam da burada, bu direnişlerin deneyimlerini aktarmak, onların güncelliğini belirtmek ve mücadeleyi genelleştirme görevi daha yakıcı hale geliyor. Mücadeleler, direnişler ve eylemlilikler ancak birleştirilerek başarıya ulaşabilir; sermayenin topyekün saldırıları, ancak topyekün bir mücadele ile karşılık bulabilir. İşçi sınıfına yönelik saldırıların giderek arttığı bu ortamda direnişlerden dersler çıkararak ve kazanımlarından faydalanarak ortak bir savunma hattının örülmesi artık bir zorunluluk hale geliyor.

Yorumlar kapalıdır.