İTÜ’de işten atılan asistanlar Rektörlüğü işgal etti!

1 Şubat 2013 tarihinde YÖK’ün asistanların işe iade talebini kabul eden kararına ragmen, İTÜ rektörü Mehmet Karaca, hukuksuz bir biçimde, asistanları “resmi gazetede yayımlanmadı” bahanesiyle işe almamakta diretiyor ve asistanları üstü kapalı tehdit etmeyi sürdürüyor. Bu hukuksuzluk karşısında İTÜ’lü asistanlar bugün, rektörlük binasının içinden haykırdı; Mehmet Karaca istifa!

Öğle vaktinde başlayan eyleme Eğitim-Sen 6 nolu üniversiteler şubesi ve İTÜ öğrencileri de pankartlarıyla destek verdi. Yaklaşık 500 kişilik grup rektörlük binasına doğru yürüyüşe geçti. “İTÜ burada rektör nerede”, “Rektör Karaca, İTÜ’yü karartma!” gibi sloganlarla rektörlük binası önüne gelen grup, basın açıklamasını ve Eğitim-Sen ve ODTÜ’lü asistanların dayanışma mesajlarını okuduktan sonra, rektörlük binasına taleplerini rektöre iletmek için girmek istediler fakat rektörün binada olmadığı, en fazla üç asistanın rektör yardımcısıyla görüşebileceği cevabı verildi. Rektörümüz, Teknopark’ta işadamlarıyla toplantıdaymış, ne kadar ironik!

Bunun üzerine asistanlar, bina önündeki kitleyle rektörlük binasını işgal etti. “Asistanlar ve öğrenciler olarak okulun gerçek muhatapları bizleriz. Burada açık bir forum oluşturacağız. Muhatap alınana kadar buradayız.”, denildi. Forumun başlamasıyla çeşitli konuşmaların ardından şarkılar, türküler söylendi. Tüm bunlar olurken asistan temsilcileri rektör yardımcısıyla görüşüyordu. Görüşme sonucunda Mehmet Karaca tarafından bizzat ağırlanacaklarına dair söz alarak eylemi sonlandırdılar. Son yapılan konuşmada “Mehmet Karaca bizi muhatap almak zorundadır. Bugün burada kararlılığımızı gösterdik. Nereye giderse gitsin peşinde olacağız. Bizden kaçamaz.” denildi. Eylem, kitlenin dayanışma meydanına yürümesiyle sona erdi.

Bir tarafta işten atılmalara ve güvencesizliğe karşı direnen asistanlar, diğer tarafta işadamlarıyla masa başında patron bozuntusu bir rektör… Bugün İTÜ, önemli bir direnişe sahne olduğu kadar üniversitelerin şirketleşmesinin ne boyuta vardığının da güzel bir resmini çizdi.

Asistanların bugün yaptığı basın açıklaması aşağıdadır:

Değerli hocalarımız, idari personelimiz, üniversitemizin cefakar emekçileri, sevgili asistan dostlarımız, meslektaşlarımız, sevgili öğrencilerimiz ve basın emekçileri; sizleri asistan dayanışmamız adına sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.

Biz asistanlar, bu üniversitede tam 7 aydır, işimiz, ekmeğimiz, haklarımız ve onurumuz için mücadele ediyoruz. Tam 7 aydır gece gündüz çadırımızda iş güvencemiz ve geleceğimiz için direniyoruz. Artık bizi iyi tanıyorsunuz. Bu kampüs bizim evimiz oldu. Yemekhane önünde çadırımızın olduğu alana Dayanışma Meydanı adını verdik. Bu ad tüm İTÜ’lüler tarafından benimsendi. Ne mutlu ki bugün bize yalnız olmadığımızı bir kez daha gösterenlerle bir aradayız. Buraya ilk gelişimiz değil ama son olacağını umuyoruz.

Bu 7 ay boyunca yürüyüşten boykota, imza kampanyasından şenliğe bir çok eylem, forum ve etkinlik gerçekleştirdik. Derdimizi tüm kamuoyuna anlatmak, haklı mücadelemizi duyurmak için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Ne yazık ki işten atılan onlarca arkadaşımızın yanı sıra sadece son 1 ay içinde üniversitedeki geleceklerinden kaygı duyan ve İTÜ’ye olan inançları sarsılan 13 asistan arkadaşımız istifa edip aramızdan ayrılmıştır.

Bu süreçte sesimizi en sağır kulaklara duyurmayı başardık. Ancak yanıbaşımızdaki Rektör Mehmet Karaca’ya bir türlü ulaşamadık. Ama bizi duyduğunu biliyoruz. Duyduklarının hoşuna gitmediğini de biliyoruz.Bir rektör düşünün ki yönettiği üniversitede kendisiyle görüşülemiyor. Bir rektör düşünün ki kendi personellerinden, araştırma görevlilerinden ve öğrencilerinden köşe bucak kaçıyor. Yakalandığında ise anlamsız cevaplarla geçiştiriyor, üstü kapalı tehdit ediyor.

Rektör Karaca bundan 7 ay önce altında sadece YÖK başkanvekilinin imzası bulunan uyduruk bir görüş yazısını gerekçe göstererek onlarca asistanı bir çırpıda kendi deyimiyle kapının önüne koymuştur. Araştırma görevlilerinin görece güvenceli 33 a kadrosuna geçişi için onay veren 500’den fazla öğretim üyesinin kararı rektörlükçe oluşturulan ne idüğü belirsiz geçiş kriterleri ve değerlendirme kurullarıyla hiçe sayılmış ve bu engizisyon kurulları ile bölüm iradeleri çiğnenerek 60’tan fazla asistanın ilişiği kesilmiştir. Bu hukuksuz işten çıkarmalara karşı başından beri kararlı bir şekilde mücadele eden asistanlar olarak 31 Ocak’ta Ankara’ya gidip tarihte görülmemiş bir eylem gerçekleştirdik. Tam 36 saat boyunca ağır kış şartlarında YÖK önünde bekledik ve sonunda işten atılan asistanların işlerine geri dönmesini sağlayacak YÖK Genel Kurul Kararları ile oradan dönmeyi başardık. Ancak bu zamana kadar her sıkıştığında topu YÖK’e atan Rektör Karaca, işimize geri dönmemize hükmeden bu genel kurul kararını görmezden gelerek Resmi Gazete’de yayımlanmadığı bahanesini öne sürmektedir. Bu tavır asistanları işten çıkarmakta çok hevesli olan Rektör Karaca’nın gerçek yüzünü göstermektedir.

Hepimiz biliyoruz ki Rektör Mehmet Karaca’yı hocalarımız seçmedi. Atanmış bir Rektör olarak Mehmet Karaca demokrasiden ne anladığını birçok kez İTÜ kamuoyuna göstermiştir. Kendisine derdimizi anlatmak isteyen bir asistanı “efendi ol” diyerek tehdit eden, bizzat kendi imzasıyla işten çıkardığı 6 yıllık bir asistana “sen bu okuldan değilsin, seni tanıyorum” diyerek açıkça fişleme yaptığını itiraf eden Karaca’yı son kez uyarıyoruz. Artık buna tahammül etmeyeceğiz. Rektör Karaca bundan sonra gideceği her yerde karşısında bizi bulacaktır. Biz burada sadece kendimizi değil, 33a kadrosuna geçişi için onay verdikleri halde asistanları işten çıkarılarak iradeleri yok sayılan 500’den fazla hocamızı, özgür ve demokratik bir üniversite için mücadele eden öğrencilerimizi, servis hakları ellerinden alınan taşeron işçileri, yemeklerini porselen tabakta yedikleri gerekçe gösterilerek yemek ücretine %100 zam yapılan ve ayrımcılığa maruz bırakılan tüm idari personeli temsil ediyoruz.

Bir kez daha ilan ediyoruz;

  • YÖK’ün asistanların işe iadesini hükmeden 1 Şubat kararları derhal uygulanmalı ve işten atılan tüm asistanlar geri alınmalıdır.
  • 33a kadrosuna geçişteki tüm engeller kaldırılmalı ve geçmiş dönemlerde olduğu gibi bu karar tekrar bölümlerin iradesine bırakılmalıdır.
  • Üniversitemizde yaşanan tüm keyfi ve hukuksuz uygulamalar durdurulmalıdır.

Bunlar uygulanmadığı taktirde, Rektör Karaca bulunduğu makamı terketmeli ve derhal istifa etmelidir. Bugün burada hep birlikte İTÜ’ye ve akademik iradeye sahip çıktığımızı bir kez daha ilan ediyoruz. Ve tüm duyarlı kamuoyunu İTÜ’ye ve bilime sahip çıkmaya çağırıyoruz! İTÜ’de artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!

Yaşasın asistan dayanışması! Yaşasın mücadelemiz!

İTÜ ASİSTAN DAYANIŞMASI

Yorumlar kapalıdır.