1 Mayıs’ın “marjinalleri”

Öğretmen adayı Meral Dönmez ve lise öğrencisi Dilan Alp, polisin hedef gözeterek attığı gaz bombaları sonucu kafatasları kırıldı ve ağır yaralandılar. Vali Hüseyin Avni Mutlu tarafından, 1 Mayıs günü yapılan tüm basın açıklamalarında hep aynı hikaye tekrarlandı; Yaralılar münferit ! Bunlar radikal örgüt mensubu! Bunlar marjinal, marjinal, marjinal…

Kamuoyunda hak arayan herkesi “marjinal” yani kitlesi ve davasının bir karşılığı olmayan insanlar olarak gösterme çabası kısmen başarılı olmuş olacak ki, internette ve yazılı basında aynı soru tekrarlanmaya başlandı. Bunlar işçi mi? Ne işleri var 1 Mayıs’ta?

Eğer 1 Mayıs toplumdaki tüm emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü ise öğrenciler de bu kümeden bağımsız değillerdir. Rejimin son on yılda işçi sınıfına dönük tüm hak gaspları ve saldırılarından en çok etkilenen kesim içinde öğrenciler de var.

Eğitim hayatından sonra öğrencilerin büyük çoğunluğunu bekleyen şey; geleceksizlikten ve güvencesiz çalışmadan başka bir şey olmayacak.

Küresel kapitalist krizin en çok etkilediği iki ülke olan Yunanistan ve İspanya’da genç nüfusun altıda biri işsiz durumda. Oysa OECD’nin 2012’de yayımladığı genç işsizler raporunun en üst sırasında krizin “teğet geçtiği” Türkiye var. İşi olmayan ve herhangi bir eğitim görmeyenlerin oranı %40’lara ulaşmış durumda. Yüksek öğretim görmüş insanların ise üçte biri işsiz. Bununla da bitmiyor. Bugün var olan 178 üniversitenin kime hizmet ettiği, üniveristelerde açığa çıkan yolsuzluklar ve şirketleşme, patronlaşan rektör, bilimsellikten uzaklaşan akademik kadro, ucuz işgücü merkezleri haline gelen liseler gibi örnekler de cabası. Ülke tarihinin hiçbir döneminde eğitim sistemi üzerinde dolaşan kara bulutlar bu denli yoğun olmamıştı.

Bu durumda geriye tek bir şey kalıyor; mücadele etmek! Mücadele etmekten çekindiğimiz her an bu vahim tablonun derinleşmesi işten bile değil.

Gelecekte bizi bekleyen eğitim sisteminin ne olacağını göstermek açısından küçük bir örnek: Londra’nın East Fincley bölgesinde bulunan McDonald’s üniversitesinde okuyan öğrenciler burgeroloji dalında eğitim alıp aldıkları sertifikalarla McDonald’s’ta işe başlıyorlar. Evet, bu bir şaka olmalı! Ama gerçek. McDonald’s, üniversite kisvesi altında kendine ucuz işgücü kaynağı yaratmış durumda. Kapitalizmin bilim anlaşıyı, şirketler nasıl daha çok kar elde edebilir, sorusunu cevaplamak üzerine kuruludur. İşte Türkiye’deki üniversitelerde var olan mevcut dönüşümün devam etmesi durumunda geleceğimiz nokta.

Avrupa’daki kitlesel öğrenci gösterileri artarken Türkiye’nin bundan azade olmadığını bilen rejim, her öğrenci hareketini marjinal bir vaka olarak lanse ederek her türlü muhalefetin içinin boşaltılmasını amaçlıyor. Çünkü gençliğin öfkelenmesi ve radikalleşmesi rejimin de en büyük korkularından biri.

Hem krizin derinleştiği ve saldırıların arttığı hem de işçi sınıfıyla gençliğin sorunlarının iç içe geçtiği bir dönemde en ufak hak arayışı dahi ne marjinaldir ne de münferittir. Bu saldırılara dur demek için yapılan her eylem meşrudur.

Bugün Türkiye’de işten atılan işçinin işe iade davası açma hakkı bile elinden alınmak istenirken, taşeronluk var olan çalışma düzeninin adı olmuşken ve gençliğin geleceği karanlıkken kimse bu gerçeklerin üzerini kapatamaz. 1 Mayıs’ın asıl marjinalleri bu hak gasplarına karşı sokağa çıkan işçilere ve gençliğe her türlü saldırıyı maruz görenlerdir.

Yorumlar kapalıdır.