Kadın cinayetleri politiktir derken…
Geçtiğimiz ay Beyoğlu Polis Karakolu’nun 150 metre ilerisinde bir kadın, kocası tarafından 27 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. ‘Çevik’ kuvvet Gezi Parkı ile ilgili her ‘toplumsal olay’a müdahalede hiç gecikmezken karakolunun önündeki cinayeti engellemedi. Engelleyemedi demiyoruz, zira bugünlerde Taksim Meydanı’na polisin gelmesi için üç kişinin yan yana gelmesi yetiyorken, yanı başlarında bir kadının öldürülmesine müdahale etmemek, ‘cinnet geçiren bir koca’nın aile işlerine karışılmaz, mantığıyla vuku buldu herhalde.
Ama AKP kadına yönelik şiddetle uğraşmıyor demek yanlış olur! Örneğin geçen gün, “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Din Görevlilerinin Katkısının Sağlanması İşbirliği Protokolü” imzalandı. Evet belki polisle değil ama din görevlileriyle bu meselenin toptan ‘hallolacağına’ inanıyorlardı. Ama açılış töreninde Diyanet İşleri Başkanı, niyetin pek de bu olmadığını ağzından kaçırıverdi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Türkiye’deki kadın cinayetlerine dikkat çeken Birleşmiş Milletler’e cevaben “BM kadına karşı şiddetle uğraşacağına insanlığa karşı cinayetleri önlesin.” dedi. Bu mantığa göre ya kadın insan değil, ya da AKP iktidarı boyunca her ay onlarca kadının öldürülüyor olması hâlâ yeterince insanlığa karşı büyük bir mesele olamıyor.
Erkek şiddetiyle katledilen kadınların şu an hayatta olabilmeleri için karakolunun önünde saldırıya uğramaları bile yeterli olmuyor. Zaten saldırı anında polisiye önlemle şiddetin engellemesi bir yana, iktidarı muhalefeti herkesin gözü önünde her gün onlarca kadının öldürülmesi bile yeterli olmuyor. Çünkü AKP iktidarı, erkek şiddetini “merhamet”le dize getirmeye çalışıyor, kadına yönelik şiddeti aile -maneviyat politikalarıyla çözebileceğini iddia ediyor. Bu politikalar yüzünden de kadınlar öldürülmeye devam ediyor.
Yorumlar kapalıdır.