Suriye ve askeri müdahale. Sol hareketin sorumluluğu

Emperyalist müdahaleye hayır! Tabii ki, kapitalizmin büyük dünya jandarması hiçbir zaman halkları savunmak ve onların özgürlük mücadelelerine yardım etmek için askeri müdahalede bulunmamıştır, bulunmayacaktır da. Ama aldanmaya yer bırakmayalım, bizim, emperyalist müdahaleye rejim katliamlarına devam edebilsin diye karşı çıkanlarla, hangi halkın baskıya ve yoksulluğa karşı ayaklanabileceğine (Tunus ya da Mısır) hangilerinin ise ayaklanamayacağına (Libya ya da Suriye) karar verme hakkının kendilerinde olduğunu sananlarla hiçbir ortak yanımız yoktur. Biz daha ilk günden itibaren devrimin yanında olduk ve hep öyle olacağız.

Bugün Suriye’de savaş olabileceğini keşfedenlerle de hiçbir benzerliğimiz yok… Zira onlar ancak Sam Amca saldırdığında savaş olur sanıyorlar. Oysa bugün Suriye’de iki yıldan beri bir savaş sürmekte, ölen 100 binden fazla insanın büyük çoğunluğunun direniş kampından olduğu vahşi bir savaş, rejimin ezici bir askeri üstünlüğe (uçaklar, tanklar, ağır silahlar…) sahip olduğu, Rusya ve İran’dan sınırsız destek aldığı, Hizbullah tarafından savaş alanında ve kurmaylık merkezlerinde desteklendiği bir savaş… Putin’in Rusyası da mı acaba anti-emperyalist (Çeçenya’yı yıkıma uğratan ve işçi sınıfı aleyhtarı tüm yasal düzenlemeleri üstlenen Putin…)? Ya da halk devrimini ezerek iktidara gelen ve binlerce solcu militanı katleden (evet, Komünist Tudeh Partisi militanları da dahil olmak üzere) gerici İran ayetullah rejimi mi acaba devrimci? Yoksa onların devrimci olduğuna petrol anlaşmalarını imzaladıktan sonra Chavez mi karar verdi?

Acaba Beşar Esad anti-emperyalist ve anti-Siyonistti de bizim haberimiz mi olmadı? 1985’te FKÖ’lü Filistinlilerin yenilgisine Lübnan’daki “kamplar savaşında” son darbeyi vuran (darbeyi 1982’de Sabra ve Şatila’da İsrail ve Hıristiyan falanjistler başlatmıştı) Esad’ın babası değil miydi? Beşar kendi halkına karşı kullandığı bombalardan, roketlerden, füzelerden kaçını Golan Tepeleri’ni kurtarmak için İsrail’e fırlattı? Irak’a yönelik Birinci Körfez Savaşı’nda Bush’la işbirliği içinde savaşa katılan onun babası Hafız Esad değil miydi? Ya 2003’te Irak’ın emperyalizm tarafından işgalini destekleyen bizzat kendisi değil miydi?

Suriye devriminin tecrit olmasına yol açan dayanışma eksikliğinde sol hareketin büyük sorumluluğu vardır. Bazıları Castro/Chavez çizgisinde aktif olarak, diğerleri “emin değilim” tavrıyla pasif biçimde uzak durdular bu dayanışmadan. Ve bu durum devrimin, seçilmiş yerel komitelerin ve sol güçlerin tecridini, rejimin vahşi baskılarını ve saldırılarını olanaklı kıldı, öbür Körfez ülkelerinin, ayaklanan güçlerin olası bir zaferini ipotek altına almak isteyen operasyonlarını kolaylaştırdı. Suriye devrimi ve devrimci soluyla uluslararası bir dayanışma kampanyası hâlâ dünya devrimcilerini bekleyen bir görevdir.

Yorumlar kapalıdır.