Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi sessiz sedasız kapatıldı

Taksim Meydanı’nı yayalaştırma, Tarlabaşı’nı dönüştürme, Cihangir Parkı’na sosyal tesis, Galataport derken, hükümetin Beyoğlu’nu “soylulaştırma” projelerine son olarak Taksim İlkyardım adıyla bilinen Taksim Eğitim ve Araştırma Hastahanesi’nin “yenilenme” adı altında kapatılması eklendi.

Bir süredir, Beyoğlu Kamu Hastaneleri Birliği tarafından depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle taşınması gündemde olan hastane, Gaziosmanpaşa’da 12 yıldır atıl duran bir binaya taşınacak.

Beyoğlu kültürel SİT alanı, dolayısıyla binanın yıkılıp yeniden yapılması için Anıtlar Kurulu’nun kararını almak gerek. Daha önce Anıtlar Kurulu’na gönderilen projeler geri çevrildi. Son projenin cevabı henüz gelmemişken, hastanenin kapısına 13 Eylül günü kilit vuruldu. Bu ilk değil, hükümetin ve onun kurumlarının hukuk tanımazlığını, Gezi Parkı’nı “betonlaştırma projesi”nde de görmüştük.

Hükümetin Taksim ve çevresinin kamusal özelliğini ortadan kaldırarak halka kapatma gayreti içinde olduğu, bölge insanı tarafından çok iyi biliniyor. Yılda üçbuçuk-dört milyon insana kamusal sağlık hizmeti veren bölgedeki en büyük hastanenin -diğer kamu hastanesi, çok küçük olan Beyoğlu Göz Hastanesi’dir- Gaziosmanpaşa’ya beş yıllığına taşınması hükümetin derdinin hastahaneyi yenilemek değil, sağlık üzerinden rant devşirmek olduğunu gösteriyor.

Hastane çalışanları, binanın depreme karşı dayanıksızlık sebebiyle bir tadilat geçirmesinde hemfikirler. Fakat bunun için çalışanlar, yenileme çalışmaları bitene kadar sağlık hizmetini Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne taşımayı önerseler de fayda etmedi. Bunun yanısıra Gaziosmanpaşa’nın AKP’li belediye başkanının yaklaşan seçimler sebebiyle birkaç aydır orada bulunan halka “Taksim Hastanesi’ni ayağınıza getireceğim. Taksim ekibi sizin için çalışacak” şeklinde söylemlerde bulunması, hükümetin kamusal sağlığı, kendine siyasi malzeme yapacak kadar önemsemediğini gösteriyor. Oysa bir yerde hastane açığı varsa, devlet oraya yeni bir hastane yapar ve konu kapanır. İstanbul için -1 Mayıs ve Gezi direnişinde ortaya çıktığı üzere- bu kadar önemli bir hastaneyi kilometrelerce öteye taşımanın hiçbir mantıki gerekçesi olamaz.

Öte yandan, hâlâ direnişin sürdüğü bir yerde, direnişçilerin, Taksim Dayanışması’nın, sendikaların, bölge forumlarının kitlesel bir şekilde bu hukuksuzluğa bir dur demesi gerekmez miydi? Kaşla göz arasında, Taksim İlkyardım’ı kim vurduya getirterek, bölge halkının kamusal sağlık hizmeti elinden alınmış oldu. 10 Eylül günü SES (Sağlık Emekçileri Sendikası) öncülüğünde yapılan 30 kişilik bir basın açıklaması dışında duruma tepki olmadı. Olan hastane çalışanlarına, 13 Eylül günü, hastane kapısından geri dönmek zorunda kalan hastalara oldu.

Nitelikli ve parasız sağlık haktır!

Yorumlar kapalıdır.