Kıdem tazminatına yeni bir soygun planı geliyor!

Ekonomik mucizesi emek karşıtı neoliberal bir planın uygulanmasına dayanan AKP hükümeti, sıcak para musluklarının kesilmeye başlamasıyla, ajandasındaki saldırı paketlerini tek tek ortaya çıkarmaya başladı.

Hükümet önce yeni sosyal güvenlik yasasıyla çalışanları mezarda emekliliğe mahkum etti. Sonra Ulusal İstihdam Stratejisi’nde özel istihdam büroları aracılığıyla “uzaktan çalışma”, “çağrı üzerine çalışma” biçimlerini yaygınlaştıracağını açıkladı. Bu da milyonlarca çalışan için esnek, ucuz ve güvencesiz çalışmanın kural haline geleceğinin ilanıydı.

Bu plan doğrultusunda, 9 yıllık aradan sonra toplanan Çalışma Meclisi, Hükümetin talimatıyla kıdem tazminatının fona devrilmesini gündemine aldı. Sıra, işçiler için iş güvencesi, patronlar içinse ayak bağı olan kıdem tazminatında.

Çalışma Bakanı Faruk Çelik patronların sırtını sıvazlarken işçilerin içini rahatlatmak istiyor olacak ki, yeni uygulamanın hak gaspı yaratmadığını ve sadece yeni çalışmaya başlayacakları kapsayacağını söylüyor. Pekiyi, konuşulan sistem gerçekten hak gaspı yaratmıyor mu?

İşçinin çıkış bileti patronun eline…

Tasarı öncelikle kıdem tazminatlarının akıbeti belirsiz bir fona devredilmesini öngörüyor. Plana göre, işçinin çalıştığı yıl boyunca biriken kıdem alacağı, aylık yüzdelerle özel bir fonda birikecek ve 15 yıldan önce fondan çekilmesi mümkün olmayacak. Daha önce de TTF (Tasarrufu Teşvik Fonu), KEY (Konut Edindirme Fonu) gibi fonların nasıl da işlevsizleştirilip sermayeye hibe edildiğine şahit olmuştuk. İşsizlik fonunu patronların yatırımlarına peşkeş çeken, deprem fonu için biriken paralarla duble yol yaptığını söyleyen iktidarın bu sefer kıdem tazminatlarını ne için kullanacağı müphem. Doğrusu kıdem tazminatını almak üzere fona başvuran bir işçinin, yılların alın terini bir AVM projesi için döktüğünü duyması AKP’nin ustalık dönemi soygunlarından olurdu.

Öte yandan tazminatın fonda en az 15 yıl bekleme zorunluluğu, iş güvencesini tamamen ortadan kaldıran bir düzenleme. İşten çıkarılma ihtimalinde işçinin elinde bir koz olamayacak kıdem tazminatı, işçinin çıkış biletini patrona teslim etmekten başka bir anlam ifade etmiyor. Yeni sosyal güvenlik yasasına göre artık emekli olamayacak milyonlar için, 15 yıl sonra gelen kıdem tazminatı da bir nevi emeklilik ikramiyesi gibi düşünülmüş olmalı.

Kadınlara bir darbe de…

Kadınların daha az prim ödeyerek erken emekli olma hakkını gasp eden hükümet, bu soygun planında da kadınları es geçmiyor. Mevcut yasaya göre kadınlar evlendikleri tarihten itibaren “bir yıl içinde” işten ayrılırlarsa, kendilerine birikmiş kıdem tazminatları ödeniyordu. Yeni düzenlemede ise, evlenen kadınlara kıdem tazminatı ödemesinden hiç bahsedilmiyor. Kadın istihdamını artırma iddiasındaki hükümet, mevcut düzenlemede kadınların evlenip çalışmaması halinde en azından kıdemini ödüyorken, şimdi kadınlara doğrudan evin yolunu gösteriyor. ‘Bugün git, yarın gel’ mantığıyla çağrı üzerine, evde esnek şekillerde çalışan kadın işçilerin kıdem tazminatı, sigorta, sendika gibi hakları tamamen kullanılmaz hale geliyor.

O sırada sendikalar…

Çalışma Meclisi’ndeki müsamereye katılan sendikalar ise itirazların dikkate alınmadığından dem vuruyorlar. Toplantı sırasında yapılan itirazların sonuç bildirgesine yazılmaması da toplumun tüm kesimlerinin onayını almanın “ustaca” bir yolu olsa gerek.

Türk-İş Genel Başkanı Ergün ATALAY, “kıdemde olası bir hak kaybının genel grev sebebi” olduğunu dile getirirken ‘aşırı sendikacı’ DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, “Kıdem tazminatı işten çıkarma nedeniyle patron tarafından ödenmediğinde milyonlarca emekçi için çalışma hayatı ‘gündelikçiliğe’ dönüşecektir”, diyor. Gerçekten de Türkiye işçi sınıfının 1936’dan beri en önemli kazanılmış haklarından kıdem tazminatını gasp etme çabasındakilere karşı sendikaların önünde sahici görevler duruyor.

AKP saldırılarında “Bu daha başlangıç” diyor, peki ya biz?

AKP’nin soygun planı bu kadarla da sınırlı değil! İşsizlik Fonu’nun gasp edilmesi, bölgesel asgari ücret, ve hatta uzun vadede asgari ücreti de ortadan kaldırma da ustalık dönemi soygunları arasında. İstihdamı daha korumasız, örgütsüz ve güvencesizleştirecek Özel İstihdam Büroları da hükümetin ajandasında. “Ekonomik mucize” balonu patlayan AKP yuvarlandığı uçuruma işçi sınıfını da sürüklüyor. Bu yüzden önümüzdeki süreçte, hükümetin saldırılarına karşı işçi sınıfının en geniş eylem birliği temelinde, sınıfın acil eylem planını uygulamak gerekiyor.

Yorumlar kapalıdır.