Hükümet Cemaat kavgası: yama patladı, pislikler saçıldı

Evet, hükümetin yaması beklenenden erken patladı. Hem de hiç beklemedikleri anda, beklemedikleri biçimde patladı. Ve saçılan pislik sistemin her bir tarafına sıçradı.

Zamanlama olarak seçimlerin sonrasına kalacağı düşünülen çarpışma, çok sert bir biçimde yeniden sahne aldı. Artık centilmenlik dönemi bitti ve açık bir savaşa dönüştü. Önce milletvekili Hakan Şükür AKP’den istifa etti, zehir zemberek eleştirilerle… Hemen ardından AKP’li 3 bakan çoçuğu, AKP’li Fatih Belediye Başkanı, hükümete yakın iki patron, Halkbank Genel Müdürü ve çok sayıda aracı tutuklandı. Yolsuzluk, rüşvet, talan ve bu asalaklar için normal olan her tür pislik, açığa çıkmaya başladı. Ve ertesi sabah hükümet karşı hamlesini yaptı, çok sayıda emniyet müdürünün yerleri değiştirildi. Ve davaya hızla iki savcı daha atandı. Son olarak İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın görevinden alındı. Ve bu operasyon ülkeyi derin siyasi ve ekonomik krize doğru sürüklüyor.

Bu ülkenin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in biricik oğlu, babasının haberi olmaksızın, babasının emrindeki polisler tarafından izleniyor, gözaltına alınıyor. Üstüne Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğulları alınıyor. Ve üstelik bir yıldan fazladır izleniyorlar. Bu arada milyon dolarlar havada uçuşuyor. Hepsi fotoğraflı, belgeli… Ama bugüne kadar hiç kimse ses çıkarmıyordu. Hatta burjuva medyanın bir kısmı operasyonu hala görmezden geliyor.

Ve Cemaat korkusuzca hükümete meydan okuyor. Alırım diyor hükümeti elinden. Ve doğrudan kabineyi kalbinden vuruyor. Hem de yolsuzlukla, hırsızlıkla… Ve öylesine özgüvene sahip ki, durmazsanız yeni dosyalar gelecek diyor. Devlet benim kontrolümde, diyor.

Hükümet panik halinde ama sertlikten taviz vermiyor. Devlet benim, millet benim, hukuk benim, polis benim, gemicikler benim diyor. Bu gizli çeteyi deşifre edeceğim, hesap soracağım diyor. Ve herkes Cemaati/Hizmeti kastettiğini biliyor. Hükümet yolsuzluk yapanları değil, açığa çıkaranları tehdit ediyor. Ve her zamanki gibi dış güçlere ve Gezi’ye bağlamak istiyor tüm olup biteni.

Bu bir iktidar kavgası… Bu devlet içerisindeki kavga vesayetin yaşadığının bir kanıtı… İşte bu yüzden AKP’den demokrat olmaz dedik. Bu yüzden AKP vesayeti kaldırmıyor, askeri vesayeti kaldırıp kendi vesayetini yaratmak istiyor dedik.

AKP hükümetinin bilançosu: Yolsuzluk, rüşvet, emek hırsızlığı…

Hükümet, pisliğe batmış, her yanı rüşvet, talan… Ne insana saygıları var, ne doğaya. İmanları, her burjuva parti gibi sadece para. AKP hükümeti uzun süredir doğayı talan etmekte, yer altı yer üstü kaynaklarını sermayeye peşkeş çekmekte. Hükümet, Türkiye’yi bir yandan ucuz işgücü cenneti yaparken, özellikle Ortadoğu’dan önemli miktarda kayıtsız paranın da ülkeye girmesine izin vermiştir.

Ve bunu yaparken Türkiye emekçilerini üç kuruşa muhtaç hale getirmiştir. Sefalet koşulları, güvencesizlik gündelik hayatın parçası haline gelmiştir. AKP hükümeti döneminde onbinlerce işçi iş kazalarında hayatını kaybetmiştir. Bu hırsızlar takımı bizleri sefalete sürüklerken zenginliklerine zenginlik katmıştır. Her Allah dediklerinde parayı hortumlayanlar, bize adalet, eşitlik dersi vermeye kalkmıştır.

Bugüne kadar buna göz yuman, bundan nemalanan Cemaat, mücadele kızışınca bu kez koalisyonu bozarak tüm bu çarkı açığa çıkarmıştır. Bugün iki hırsız, bir evde mal kavgası veriyor.

Ve bugün bir kez daha anlıyoruz neden her hakkını arayan işçiyi, öğrenciyi, kadını sopa ile terbiye ettiklerini. Çünkü bu soygun düzenleri sürsün istiyorlar. Çünkü AKP ve yandaşları bu sistem sürdüğü sürece nemalanmaya devam edecekler. Ve var güçleriyle saldırıyorlar hakkını arayanlara.

Gezi isyanı bir milattır!

Hükümet, bugün böyle deşifre olmuşsa, burjuva iktidar bloğu çatlamışsa, bunu sağlayan Gezi isyanıdır. Gezi ayaklanması ve onun yarattığı sonuçlar, bu pisliğin açığa çıkmasını sağlamıştır. Bir emekçi halk hareketinin en güçlü iktidarları bile sarsabildiğini yaşayarak gördük, deneyimledik.

Ve bugün yıldızlardan gülümsüyor Gezi’nin güleryüzlü çoçukları… Ahmetler, Aliler, Ethemler, Abdullahlar, Mehmetler.. İş kazalarında, kadın cinayetlerinde ölen kardeşlerimiz gülümsüyorlar yıldızlardan… Cezaevlerinde, fabrikalarda, kırlardaki dostlarımız gülümsüyor…

Gezi’de olduğu gibi, bugün de Hükümetin etrafındaki asalaklar ise panik halindeler. Korkuyorlar iktidarlarının gideceğinden. Haklılar da… Daha da sıkı sarılmalılar Hükümetin kemerlerine çünkü bunlar daha iyi günleri…

Hükümet istifa etmelidir

1. Bu bir basit yolsuzluk operasyonu değildir. Doğrudan iktidarı hedef alan bir çatışmadır.

2. Daha önce de yazdığımız gibi bu iki gerici odak arasındaki bir iktidar kavgasıdır, devleti kontrol etme kavgasıdır.

3. AKP içerisindeki koalisyon artık miadını doldurmuştur. Hükümetin bu pisliği artık gizlemesi mümkün değildir.

4. Burjuvazi açısından AKP artık güvenilmez bir parti haline gelmiştir. Ve bunun AKP’nin oylarına yansıması olacaktır.

5. Burjuva parlamenterizmi yalan, talan içerisinde pisliğe batmıştır.

Bu nedenle,

Birkaç bakanın istifa etmesi yetmez. Hükümet istifa etmelidir.

Bu yolsuzlukları, hırsızlıkları araştıracak bağımsız ve mülksüzlerden oluşan bir komisyon kurulmalıdır.

Yolsuzluğu, talanı, rüşveti, emek hırsızlığını yok etmek için, bir işçi-emekçi hükümeti için mücadeleye!

Yorumlar kapalıdır.