İDP Girişimi ilan edildi

İşçi Cephesi’nin işçi-emekçi iktidarı için 35 yıldır verdiği mücadele 5 Ocak tarihinde bir üst aşamaya taşındı. İşçi Cephesi (İC) okurları ve yazarlarının yanı sıra, Suriyeli ve İspanyalı yoldaşlarımız, kardeş parti ve kurumlardan dostlarımız, Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen İDP (İşçi Demokrasisi Partisi) Girişimi ilanı etkinliğinde biraraya geldi.

Etkinlik, Brecht’in Devrimci Marksizm’in bugün hâlâ en yakıcı görevi olan parti ve önderlik inşasının ruhunu ortaya koyan “Partiye Övgü” adlı şiiri ile başladı. Şiir ve açılışın ardından, devrimci mücadele içinde ve Gezi Direnişi boyunca kaybettiğimiz tüm yoldaşlarımız için saygı duruşunda bulunuldu.

Dördüncü Enternasyonal’in yeniden inşası için birlikte yürüdüğümüz, ortak uluslararası kampanyalar düzenlediğimiz kardeş partilerimiz devrimci, enternasyonalist mesajlarıyla etkinliği selamladılar. Arjantin’de geçtiğimiz aylardaki seçimlerde 1 milyon 200 binin üzerinde oy alan Sol Cephe’nin bileşeni olan Sosyalist Sol ve İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (UIT-CI) adına, ulusal parlamento milletvekili Juan Carlos Giordano’nun selamlama videosunun yanı sıra, Yunanistan’dan Enternasyonalist Komünistler Örgütü (OKDE)’nin, İsveç’ten İşçi Kampanyası’nın, Tunus’tan Sol İşçi Birliği’nin selamlamaları salonda çoşku ile karşılandı.

İki aşamadan oluşan etkinliğin ilk oturumunda, ilk konuşmayı İşçi Cephesi yayın kurulu adına Oktay Benol yaptı. Benol, konuşmasında “Neden ve hangi temellerle parti? Neden İDP” sorularına cevap verdi. Benol, İDP’nin, İC’nin 4 temel noktadaki ayrım ve kopuşunun olgunlaşmasının bir ürünü olduğunu; bu ayrım noktalarının propagandizme, küçük burjuva sekterlik ve grupçuluğa, önderlik inşasının es geçilmesine, enternasyonalizm anlayışının eksikliğine ve ulusalcı sapmalara karşı mücadele olduğunu belirtti. Benol, bu noktaları vurgularken, İDP’nin bir bölen olmayacağını, birleşik işçi cephesi ve kitlesel işçi partisinin inşasının yolunda ilkeler ve program üzerinden her türlü işbirliklerine açık olunduğunu belirtti. “Bize bir adım atana iki adım yaklaşacağız” diyen Benol, neden İDP sorusuna da parti ilkelerinin ne anlama geldiğini açıklayarak cevap verdi. Bankaların kamulaştırılması, işten atılmaların yasaklanması, koşulsuz biçimde Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının savunulması talepleriyle İDP’nin antikapitalist, antiemperyalist ve enternasyonalist bir parti olduğunu belirten Benol, Türkiye’deki siyasi demokrasi eksikliğinin de işçi-emekçi hükümeti kurulmadan giderilemeyeceğinin altını çizdi.

Benol’un ardından İşçi Cephesi’nin 35 yıllık tarihinde çok değerli bir rol oynayan, İşçi Cephesi ve Mesafe yazarı Hakkı Yükselen konuşma yaptı. İnsanlık kültürünün bugünkü krizinin proleteryanın önderlik krizi olduğunu hatırlatan Yükselen, bu krizin çözümünün her zamankinden daha yakıcı bir görev olarak devrimci Marksistlerin sırtında bir görev olduğunu vurguladı.

Etkinliğe katılan Suriyeli devrimci yoldaşlarımız da söz aldı. Yasin al-Haj Salih ve Suriye Komünistler Örgütü’nden Mansour Atassi Suriye’de hem Esad rejimine hem de faşist dinci gruplara karşı verilen mücadelenin anlamını belirttiler. Esad rejiminin Suriye halkının ayaklanmasını bastırmak için kullandığı insanlık dışı yöntemleri aktaran Yasin, El Kaide’yle bağlantılı dinci grupların da aynı yöntemleri kullandıklarını fakat ülkenin kuzeyinde devrimci grupların birleşerek artık bu örgütlere karşı da mücadele vermeye başladıklarını aktardı. Mansour ise, Türkiye ve Suriye halklarının demokrasi, özgürlük ve sosyal adalet mücadelelerinin ortaklaşması dileklerini sundu.

Yine İC yazarlarından Ebru Balcı’nın yaptığı konuşmada, İDP’nin sendikal mücadele içindeki politikası ve programı sunuldu. Balcı, işçi ve sendika düşmanı AKP döneminde sendikal mücadelenin kayıplarından bahsederken, sınıf işbirlikçisi sendikal bürokrasinin ihanetlerinin de altını çizdi. İşçi demokrasisinin ne anlama geldiğini bu noktadan yola çıkarak aktaran Balcı, burjuva demokrasisinin 1 kişi 1 oy zihniyetinin işçi sınıfı için bir yanılsama olduğunu belirtti. Konuşmada, ayrıca, sendikal mücadelenin enternasyonalist mücadele perspektifinden ayrı düşünülemeyeceği ve bunun uluslararası destek kampanyalarının ötesinde bir program etrafında örgütlü mücadele olduğu da vurgulandı.

İC’nin bir parçası olduğu Uluslararası Birlik Komitesi’nin bileşeni, İspanya’dan Lucha Internacionalista (Enternasyonalist Mücadele) adına M. Esther del Alcázar söz aldı. Kapitalizmin bugün içinde olduğu dünya krizinin 1929 krizi ile karşılaştırıldığını belirten Esther del Alcázar, bu krize kapitalist sistemin bulabileceği çözümlerin 2. Dünya Savaşı kadar yıkıcı olacağını vurguladı. Tüm dünyada krizle beraber, işçi sınıfına ve onun mücadelelerle elde ettiği kazanımlara yapılan saldırının henüz burjuvazi için yeterli olmadığını ve saldırıların süreceğini ifade eden yoldaşımız, bu saldırıların da cevapsız kalmadığını Tahrir’den Gezi’ye dünyanın dört bir yanında kitlesel seferberliklerin yaşanmakta olduğunun altını çizdi. Bu mücadeleler içinde Mısır ve Tunus’taki diktatörlük rejimlerinin genel grevler karşısında ayakta duramadığını belirten Ester del Alcázar, işçi sınıfı mücadelesinin bu direnişlerin kalbi olduğunu ve bu kalbin toplumu ve yönetimi eline alması gerektiğini vurguladı.

Son olarak, Türkiye Troçkizmi’nin kurucularından, İC’nin 35 yıllık mücadelesinde onu hiç yalnız bırakmayan bir diğer yoldaşımız Muhittin Karkın konuşma yaptı. Karkın, İDP ilanının Türkiye devrimci solu için niteliksel bir dönüşüm olduğunu belirterek konuşmasına başladı. İDP’nin işçi ve emekçilerle, onların mücadelesi içinde inşa edileceğini belirten Karkın İDP’nin ilkelerini ve ayrım noktalarını belirtti. İDP’nin öncelikle içinde burjuva partilerine yer olmayan ve işçi demokrasisi üzerine inşa edilecek bir İşçi Cumhuriyeti için mücadele ettiğini ifade etti. İkinci olarak, İDP’nin sosyalist olduğunu vurgulayan Karkın, İDP’nin sosyalizm anlayışının ayırt edici yönünün, üretim araçları ve bankaların kamulaştırılması, dış ticaretin devletin tekelinde ve işçi kontrolünde olması için mücadeleyi, geleceğin belirsiz bir dönemine ertelemeden güncel bir mesele olarak kavraması olduğunu söyledi. Üçüncü olarak Karkın, İDP’nin emperyalist Avrupa Birliği (AB)’ni reddettiğini, AB’nin bir medeniyet ve demokrasi projesi olduğu yalanının son ekonomik krizle tamamen açığa çıktığını, bankaların Avrupa Birliği’ne karşı İDP’nin işçilerin ve halkların sosyalist Avrupası’nı savunduğunu belirtti. Karkın, ayrıca, Türkiye’deki asker-polis rejiminin bugün reformlarla iyileştirelemeyecek kadar kangren olduğunu ve siyasal demokrasinin ancak mevcut rejimden kopuşla mümkün olabileceğini vurguladı. İDP’nin kitle mücadelesine inanan bir parti olduğunu belirten Karkın, mevcut rejimden kopuş için işçi ve emekçi örgütlerinin mücadelesine dayalı bir Kurucu Meclis ve Yeni Anayasa taleplerini öne sürdü.

Konuşmaların ardından, etkinlik Enternasyonal Marşının hep bir ağızdan söylenmesi ile sona erdi.

Yorumlar kapalıdır.