Marmara Üniversitesi’nde faşist saldırı
Öğrencilere ve öğretim görevlilerine (özellikle sendikalılara) karşı her türlü baskının uygulandığı Marmara Üniversitesi’nde 16 Ocak Perşembe günü bir grup faşist, bir öğrenciye satırlarla saldırdı, kafasından ve kolundan yaraladı. Saldırının hemen ardından protesto yürüyüşüne geçen öğrenciler bu kez de polisin TOMA ve biber gazlı saldırısına uğradılar. Faşist grubun saldırısı da zaten Özel Güvenlik Birimleri’nin (ÖGB) ve polisin sürekli nöbet tuttuğu Göztepe kampüsünde, güvenlik güçlerinin göz yumarak desteklemesiyle gerçekleşmişti. 17 Ocak Cuma günü faşistlerin başka bir öğrenciye tekrar saldırması üzerine, Marmara Üniversitesi öğrencileri saat 13.00’te kampüs önünden tekrar yürüyüşe geçtiler. “Üniversitede can güvenliği ve öğrenim özgürlüğü istiyoruz.” diyerek yürüyüşlerine başlayan öğrenciler Boğa Heykeli’nde oturma eylemi gerçekleştirdiler. Göztepe kampüsünde yapılacak olan basın açıklamasına katılmak isteyen farklı üniversitelerdeki öğrenciler Söğütlüçeşme metrobüs durağında polis tarafından durduruldu.
Marmara Üniversitesi’nde hedef alınan öğrencilerin sol eğilimli, öğretim görevlilerininse sendikalı olması tesadüf değil. Öğrencilerin ve öğretim görevlilerinin ifade ettiği üzere muhalif öğrencileri en zor duruma sokabilmek adına faşist çeteler özellikle vize ve final dönemlerinde öğrencilere pusu kurmakta ve saldırmaktalar. Bu tür sindirme yöntemleri ile üniversitede herhangi bir ticarileşme hamlesine ilk elden ses çıkartacak ya da herhangi bir toplumsal harekete destek verecek kişiler hedef alınıyor. Bu saldırılardan birkaç gün önce rektör Zafer Gül’ün ve dekan Yusuf Devran’ın biri Eğitim-Sen şube yöneticisi olmak üzere toplam 9 öğretim elemanının görev sürelerini 1 yıl yerine hukuksuz ve keyfi bir biçimde 6 ay uzatması tesadüf değildir. Gezi parkı direnişi esnasında polis terörünü protesto etmek için iş bırakan Eğitim-Sen üyesi on bir araştırma görevlisi hakkında disiplin soruşturması başlatılması da tesadüf değildir. Üniversitenin yapısını sermayedarların ihtiyaçlarına göre değiştiren devlet, eğitim alanındaki bol rantlı politikalarına en ufak bir muhalefet istememekte, var olanı da polis, ÖGB ve faşist çeteler aracılığıyla bastırmaya çalışmaktadır. Bu saldırılara karşı şimdi sessiz kalmak, bu olayların artmasına göz yummaktır ve polis, ÖGB ve faşist çetelerin işbirliğini kuvvetlendirecektir. Bu işbirliği aracılığıyla üniversitenin asıl bileşenlerinin, üniversiteleri üzerine söz hakkının kalmadığı ve psikolojik baskı, fiziksel şiddet yoluyla sindirildikleri bir ortama dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla bütün bu fiziksel ve idarî saldırılar karşısında savunma hattı örmemiz gerekmektedir.
Faşist saldırılara göz yuman polis ve ÖGB üniversiteden dışarı!
Hukuksuz uygulamalarda bulunan rektör Gül ve dekan Devran istifa!
Yorumlar kapalıdır.