Alibeyköy’de emekçilerle 8 Mart ve yaklaşan yerel seçimleri konuştuk

2 Mart’ta Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi İDP Girişimi Eyüp İlçe Bürosu’nda “Kadınlar olarak yerel seçimler yaklaşırken mücadele hattımızı tartışıyoruz!” etkinliğini gerçekleştirdik. Etkinliğin başında Arjantin’deki kardeş partimiz Izquierda Socialista’dan (Sosyalist Sol) kadınların 8 Mart için hazırladığı kayıt ve Gezi isyanı sırasında kadınların mücadelesini, isyan süresince en ön saflarda nasıl direndiklerini gösteren bir video gösterimi yapıldı.

Giriş konuşmasındaki “8 Mart biz kadınlar için kutlama değil hâlâ bir mücadele ve direniş günüdür” vurgusunun ardından yerel seçimlerle ilgili taleplerimiz ve yerel seçimlerde kadınların yeri ile ilgili bir sunum yapıldı. Hükümetin, işçi sınıfına yönelik saldırı programından kadınların da nasibini aldığı, bununla birlikte seçim dönemlerinde bir oy deposu olarak gördüğü kadınları sadaka siyasetiyle kontrol etmeye çalıştığını konuştuk.

Bizlere hükümetin alternatifiymiş gibi gösterilen diğer partilerin ise yerel seçimler öncesinde yalnızca birkaç belediye için kadın aday çıkartarak kadın erkek eşitliğinden sadece sayısal oranı anladıklarından bahsettik. Buradan çıkardığımız sonuç ise, bizler için önemli olanın kadınların görünmeyen ev içi emeğinin toplumsallaştırılması, eşdeğer işe eşit ücret, her mahalleye parasız kreş, sokakların 24 saat aydınlatılması, kadın sığınma evleri, cinsel şiddet kriz merkezleri, kürtaj hakkı gibi acil ve hayati taleplerimizin kadınların politik programında somutlaştırılması oldu. Yerel seçimler öncesi ilginçtir ki, bu taleplerle ve programla alanlarda olan hiçbir siyasi parti yok. Kadın-erkek eşitliğinin sayısal orana indirgenmesinin yanı sıra, yalnızca birkaç belediyede kadın aday çıkartılarak kadın sorununun çözüleceğine olan inanç oldukça komik ve bir o kadar da yetersiz. Salt kadın aday çıkartmak ve eşitlik kavramını sayısal anlamda eşitlikle bir tutup kadınların politik programına sahip olmamak, kadın sorununa aslında ne kadar yüzeysel yaklaşıldığını gösteriyor.

Tüm bu talepleri tartışırken de aslında gördük ki, kadına uygulanan şiddet yalnızca fiziksel şiddetle sınırlı değil. Biz kadınlar şidettin psikolojik, ekonomik, cinsel, duygusal vb. pek çok biçimiyle de karşı karşıya kalıyoruz. Dahası bu şiddet biçimlerinin bütünü bizzat devlet tarafından da sistematik bir biçimde uygulandığını görüyoruz. Tüm bu tartışmaların ardından maruz kaldığımız baskılar karşısında kadınlar olarak taleplerimiz için en ön saflarda örgütlü şekilde mücadele edilmesi gerekliliğini vurguladık ve 9 Mart günü Kadıköy’de gerçekleşecek mitingte buluşmak için sözleştik.

Yorumlar kapalıdır.