Basın emekçileri patron baskılarına karşı mücadelede

Özellikle sosyal bilimler alanından öğrencilerin pek çoğunun hayalidir halka gerçekleri aktarmaya çalışan bir araştırmacı gazeteci olmak. Ya da en azından bu alan “özel sektörün dayattığı yabancılaşmadan uzak, gerçekten bir şey ürettiğin nadir alanlardan biri” diye düşünülür. Bir şekilde bir basın-yayın kuruluşuna başını sokanlar, kısa zamanda basının düşündüklerinden ne kadar farklı bir ortamı olduğunu görürler.

Sayısı bir elin parmağını geçmeyen birkaç yayın organı dışında, medya iktidarın halkla ilişkiler organına dönüşmüştür. Yayın politikalarını patronların istekleri şekillendirir. Patronların sözde “karışmadığı” basın yayın organlarında da kırmızı çizgilerigeçmemek epey uğraş ister, şirket mantığı buralarda da baştan aşağı geçerlidir. Buna rağmen, “en azından sevdiğim işi yapıyorum” diye düşünür genç gazeteci. Sonra yavaş yavaş zamanında yatmayan maaşlarla, düşük ücretle tanışır. Bunları normal bir durum olarak kabul etmesi beklenir. Bazısı direnir, bazısı belki hâlâ belirli umutlara sahiptir ya da başka şansı yoktur, her şeye rağmen kalmayı tercih eder. Ancak şirket dedik ya, bir gün gelir, patron şartları değiştirdik artık daha düşük ücrete daha da fazla saat çalışacaksınız diyebilir. Ya da “satmıyor bu gazete ya, tutmadı bu iş” diyerek henüz iki aylık gazeteyi kapatabilir.

Yukarıda yazılanlar basında son dönemde yaşanan kıyımların kısa bir özeti aslında. 9 Şubat 2014’te yayına giren Karşı gazetesinin çalışanları, 2 ay sonra patronun bir pazar günü “son gazeteyi yapıyorsunuz” demesiyle öğrenirler gazetelerinin kapanacağını. Oysa patron “ne olursa olsun bir yıl boyunca gazeteyi çıkarabilecek olduğunu” söyleyerek çalışanlara daha önce güvence vermiştir. Gazete kapatılır, çalışanların ihbar tazminatı, kalan maaşları hak getire! Çıkmaz ayın son çarşambası bilmem kaç taksitle ödeme yapılacaktır. Karşı gazetesi emekçileri elbette patronun bu yalanına kanmaz, direnişe geçerek gazeteyi işgal ederler. Talepleri net: tüm haklarının iadesi. Karşı emekçileri direnirken gazetelerini çıkarmaya devam ediyorlar.

Dünya gazetesinde de şirket, çalışanlara daha düşük maaşı dayatmaya çalışır. Bunu kabul etmeyen çalışanlar şirkete direnir. Bunun üzerine 50 basın emekçisi işten çıkarılır. Hiçbir hukuki gerekçe dahi sunamayan şirkete işten çıkarılma gerekçelerini öğrenmeye giden çalışanlar patronun şiddetiyle karşılaşır. “Hiçbir şey yokmuş gibi düşünelim, yaşananları unutalım” denilir çalışanlara. Bu arada, çalışanların işten atılma gerekçeleri de bulunur: Ahlaka aykırı tutum ve davranışlar. Çalışanlar hâlâ bu ahlaka aykırı tutum ve davranışların neler olduğunu merak ediyor ve yönetimden cevap bekliyor. Dünya gazetesi emekçileri tüm bu “ahlaksızlıkların” içinde haklarını sonuna kadar savunacaklarını vurguluyorlar.

İşin televizyon boyutu da çok farklı değil. Kanal el değiştirdiği için aniden işlerinden olan tv8 çalışanları, İMC televizyonundaki işten çıkarmalar gibi medya çalışanlarına yönelik saldırılara bir yenisi son dönemde eklenmekte. Artı Bir televizyon kanalında çalışanların maaşları bir süredir ödenmiyor. Kanal, Haziran Ayaklanması sürecinde sansür iddialarıyla da hatırlanıyor. Çalışanlar bir an önce maaşlarının yatırılmasını istiyor.

Medya çalışanlarına yönelik patron saldırıları her geçen gün artıyor. Bizlere ise en geniş desteği örerek medya çalışanlarının haklı direnişlerini inatla desteklemek düşüyor.

Yorumlar kapalıdır.