Taşeron işçilik: Gerçekler ve yalanlar!

İnşaat, Hizmet, Kamu, Turizm … Taşeron çalışmanın olmadığı sektör veya işyeri neredeyse kalmadı. Taşeron işçi sayısı resmi rakamlara göre 1,6 milyonun üstünde. Kayıt dışı çalışmayı da eklersek bu sayının da çok üstünde işçinin taşeron çalışmaya mahkûm edildiğini biliyoruz. İşçi sınıfı açısından taşeron çalışma maalesef bolca ölüm, güvencesizlik, esneklik ve sigortasızlık demek.Hal böyleyken sermayenin biricik temsilcisi AKP dahi 1 Kasım’da “taşeronu kaldıracağız” vaadiyle alana çıktı. 1 Kasım seçimlerinden bu yana ise taşeronun ne zaman ve nasıl kaldırılacağı tartışılıyor. Öncelikle söylemek gerekir ki AKP’nin iktidarda olduğu 13 sene boyunca taşeron çalışma 4 katına çıktı. Esnek, güvencesiz çalışma ve sömürünün boyutu da aynı oranda katlandı. Dolayısıyla AKP’nin “taşeronu kaldıracağız” söyleminin içini açıp baktığımız zaman alanlarda anlatıldığı gibi değil, sermaye kendi yarattığı canavarı öldürmüyor yani!

Peki, açıp bakalım AKP ne kastediyor bu söylemiyle? Öncelikle özel sektördeki taşeronlara dokunulmuyor, onlara sömürü yolu aynen açık. Yalnızca Kamuda çalışan taşeron işçi kadroya alınacak. Elbette onların da hepsi değil. Yalnızca “asli işler”de çalışanlar. Kamuda “yardımcı işler”de çalışan taşeron işçiler de özel sektördeki sınıf kardeşleriyle aynı kaderi paylaşacaklar. Asli iş – Yardımcı iş ayrımına gelince çok kısa bir örnekle açıklayalım. Karayollarının asıl işi asfalt dökmek, o zaman asfalt döken işçi kadroya alınacak. Fakat Karayolları asfalt döküm işinin dışındaki işler için taşeron işçi kullanabilecek. Bu durum devlet hastanelerinde ve belediyelerde çalışan birçok taşeron işçinin “yardımcı işler”de çalıştığı gerekçesiyle kadroya alınmamasını beraberinde getirmiş olacak.

DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası kamudaki taşeron işçiler arasında asli iş, yardımcı iş ayrımı yapılmadan tüm işçilerin kadroya alınması için geçtiğimiz ay bir hafta süren bir imza kampanyası gerçekleştirdi. Bu kampanya süreci ilk olarak topluma AKP’nin söyleminin altındaki gerçeği anlatması, ikinci olarak hatırı sayılır imza toplanmasından ötürü başarılı sayılabilir. Ancak kampanyanın en önemli eksiğinin kendisini yalnızca kamudaki taşeron işçilerle sınırlandırılması olduğunu da söyleyelim.

Taşeron çalışmanın nasıl ve ne zaman kaldırılacağı işin öznesi olan işçilerden bağımsız konuşuladursun, her gün taşeron ve güvencesiz çalışma can almaya, işçi sınıfı üzerindeki sömürü katlanarak artmaya devam ediyor. Durum buyken kamu sektörü-özel sektör ya da asıl iş-yardımcı iş ayrımını kesinlikle kabul etmiyoruz. Ne iş yapıyor olursa olsun, nerede çalışıyor olursa olsun tüm taşeron işçiler kadroya alınmalı, taşeron, esnek ve güvencesiz çalışmaya toptan son verilmelidir.

Yorumlar kapalıdır.