Kaşıkla verip kepçeyle geri alıyorlar!
25 Ekim’de komisyon görüşmeleri başlayan 2017 yılı bütçe tasarısının, 1 Aralık’ta TBMM Genel Kurulu’na sunulması bekleniyor. Hükümet cephesi ve ana akım medyaya bakılırsa, bu yılki bütçenin en önemli özelliği, ekonomik büyümeyi esas alan bir bütçe olması. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve kiralık işçi yasası gibi sosyal haklara yönelik büyük çaplı saldırılar göz önüne alındığında, hak gasplarını örtmek amacıyla yapılan bütçedeki bu rakamsal artışlar, emekçilerin yaşam koşullarını iyileştirmeyecek, aksine kötüleştirecek.
Her yıl Kasım ayında gazetelerin ekonomi sayfalarını, “bütçe maratonu başladı” başlığı altında, sosyal bağlamından kopartılarak anlamsız hale getirilmiş bir sürü rakam peşi sıra okuyucunun önüne atılır ve “ülke ekonomisi” soyutlamasının üzerinden halka bütçenin tüm toplumun çıkarına hizmet ettiği söylenir. Kayyum tehdidiyle terbiye edilen medya organları geleneği bu yıl da bozmadılar ve şöyle buyurdular: Bakanı onaylamakta gecikmediler: “Sosyal yardım-yatırımları ve genel olarak kamu harcamalarının artışı sayesinde vatandaşın cebine para gidecek.”
Bütçenin tamamına bakıldığında, durum vaazlarda çizilen pembe tablodan çok uzak. Örneğin, 2017 bütçesinde halktan toplanılacak vergilerden elde edilecek gelir, geçen yıla göre %13 artacak. Yani ülke ekonomisinin yapısal sorunu olan bütçe açığını, yine emekçiler kapatacak. Şirketler ise, Türkiye gerçeği olarak nasıl olsa bir vergi affı gelir umuduyla vergi ödememeye devam edecekler. Hatırlatalım, gelir vergisi ve kurumlar vergisinden elden edilen tutarın yaklaşık %70’ini stopaj usulüne tâbi ücretli çalışanlar yani işçiler ödüyor. Vergi gelirlerinin büyük bir bölümünü oluşturan ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergilerden de en çok işçiler etkileniyor. Bu korkunç mali yükü gizlemek isteyen hükümet, sosyal yardım artışından bahsederek işçilerin çıkarına bir bütçe oluşturulduğunu söyleyedursun, patronlar işçilerin sırtından geçiniyor.
Öte yandan, işsizlik oranı gittikçe artıyor. Temmuz ayı geniş tanımlı işsizlik oranı %18.9 olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren kiralık işçi yasasının etkileri görülmeye başlanıyor: Esnek ve güvencesiz çalışma anlamına gelen kiralık işçiliğin, işçinin gerek ekonomik gerekse sendikal haklarını gasp etmeye yönelik bir düzenleme olduğu bir kez daha açığa çıkıyor. Tüm çalışanlarının iş güvencesini ortadan kaldıracak düzenlemelerin hazırlığı, kapalı kapılar ardında sermaye çevreleriyle yapılan pazarlıklar devam ediyor.
Çalışan kesime yönelik bir başka saldırıyı, 1 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girecek BES oluşturuyor. Düzenlemeye göre, ister işçi ister kamu görevlisi olsun kırk beş yaşını doldurmamış tüm çalışanlar rızalarının olup olmadığına bakılmaksızın bireysel emeklilik sistemine kendiliğinden dâhil edilecek. Sözde, çalışanlara emekliliklerinde sosyal güvenlikten gelen emeklilik maaşının yanında bir ek gelir sağlama amacıyla getirilen bu sistemin finansmanı esas olarak çalışanların kazançlarıyla sağlanacak. İşçinin ücret, ikramiye ve primlerinden “çalışan katkı payı” adı altında yüzde üçlük bir kesinti yapılarak bir fona aktarılacak. Yaklaşık 13 milyon çalışanın kazançlarından yapılacak kesintilerden oluşturulacak fonun, 100 milyar TL’yi bulacağı ve böylece ülkenin en büyük fonlarından biri haline geleceği tahmin ediliyor.
Bu fon, kıt kanaat geçinen emekliye sağlanan bir ek gelir mi gerçekten? Bu devasa fonun, vaat edilenin aksine, emeklilere ek gelir sağlamak için kullanılmayacağı, batmakta gemi misali yalpalayan AKP’ye yakın sermaye çevrelerini finanse etmek için kullanılacağından emin olabiliriz. Nerden mi biliyoruz? Yaptıkları yapacaklarının teminatı da ondan. 2001 yılında İşsizlik Sigortası Fonu adıyla, işsizlere sosyal güvence sağlamak için kurulan fonun nasıl kullanıldığına bakmak yeterli. Bugün 106 milyar lirayı bulan fonun ne kadarı, 2002 Mart’tan beri, kuruluş amacına uygun olarak işsizlere verildi dersiniz? Yaklaşık 9 milyar lira! 2008-2012 döneminde AKP, geçirdiği yasaya dayanarak fondan 11.5 milyar lirayı alıp bütçe üzerinden yandaş müteahhitlere verdi. Fonun %90’ıyla devlet tahvilleri alınıyor. Bakanlar Kurulu fonun gelirlerinin ¾’ünü, dilediği gibi Varlık Fonu’na aktarabilecek ki bu, işsizler için emekçilerden toplanan fonun şirketlere aktarılması anlamına geliyor.
2017 bütçesi, yürürlüğe girecek olan BES, etkilerini yeni yeni göreceğimiz kiralık işçi yasası, artan işsizlik oranı… 2017 yılında da hükümetin işçilere sunduğu, sömürü ve sefaletten başka bir şey değil.
Yorumlar kapalıdır.