Krizin çözümü antikapitalist programda; gerisi yalan…
Tek adam rejiminin iddialarıyla hakikat iki zıt kutupta hareket etmeye devam ediyor. İddia şuydu: Parlamenter düzenden başkanlığa geçilir, kuvvetler ayrılığına son verilir ve tüm ülkenin idaresi tek bir elde toplanırsa, ülke siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan çok daha güçlenecek, çok daha etkin ve iyi yönetilecektir. Sonuç: Ülkedeki mevcut sorunlar çözülmek bir yana daha da derinleşiyor, üstüne üstlük üzerine bir de çok kritik yeni sorunlar eklenmeye devam ediyor. Kanıt: Yaşadığımız son derin ekonomik ve dış politik sorunlar…
Tek adam rejimi açıklıyor: Ama ülkemiz ekonomik işgal altında! Bir; emperyalist-kapitalist haydutluğun sansürsüz simge ismi Trump’ın saldırgan politik söylem ve uygulamalarını kabul etmek tartışmasız şekilde mümkün değildir. İki; kelimenin tam ve gerçek anlamıyla kanımızın son damlasına kadar bu emperyalist-kapitalist haydutluğun karşısında olmaya tabii ki devam edeceğiz. Peki, üç-beş gün önce bu haydutla yumruk tokuşturanlara hiçbir şey demeyecek miyiz? Denize düşen yılana sarılırmış! Dün Almanya, Fransa, AB ülkemizin altını oymakla itham ediliyordu, bizzat Tek Adam tarafından, ki doğrudur, emperyalist-kapitalizm sömürgecidir. Şimdi? Almanya öncülüğündeki AB emperyalizmiyle haydut Trump’a karşı “en çok birlik beraberliğe ihtiyaç duyulan günler” fotoğrafları veriliyor! Pekiyi, Tek Adam’ın bu sürekli değişen dostlar-düşmanlar listesine bir şey demeyecek miyiz? Demek ki Trump’la yeniden dostluk fotoğrafları verilmesi hiç kimseyi şaşırtmamalı…
Efendim devletlerarası ilişkilerde kalıcı dostluklar ve düşmanlıklar olmazmış, ülkenin menfaati neyse ona göre hareket edilirmiş. Biz de onu söylüyoruz. Burjuva politika ikiyüzlüdür, ilkesizdir, güvenilmezdir. Emperyalist-kapitalizm bu omurgasız politikayı tüm dünyaya dayatan sömürgeci bir haydutluk rejimidir. Tam da bu nedenle antikapitalist olunmadan bu emperyalist yayılmacı, sömürgeci politikaya “Hayır” denemez. Bu ülkede birilerinin kayığına binmeye meraklı çok siyasetçi var. Seçtiği en büyük ağabeyin ismi değişince bağımsız ve özgür olacağını sanan bu zavallılar için ne söylense az. Bu tür politikalardan keramet arayanlar bırakın aramaya devam etsinler. İçinde bulunduğumuz sorunların tamamının nedeni bu emperyalist-kapitalist anlayış ve politikalardır. Krizin çözümü antikapitalist bir programın hayata geçmesiyle mümkündür; gerisi yalan ve aldatmadır.
Türk lirasındaki aşırı değer kaybıyla birlikte ekonominin büyük bir krize doğru sürükleneceği korkusu yaygınlaşmış durumda. Zaten zor kanaat geçinen insanlar, işçiler, emekçiler bir çözüm ve umut arıyorlar. Oysa tablo şu: Bir yanda felaket tellalları ve akbabalar, ellerini ovuşturarak, ülkenin iflas etmesini umuyor ve bekliyorlar. Öbür yanda bir sorunu çözmenin birinci kuralının o sorunu kabul etmekten geçtiğini bilmekten aciz, krizi fırsata çevirmekten bahseden, bize hiçbir şey olmazcı takım… “Dolarla mı doğduk, dolarsa dolsun” türü hamasi konuşmalar ya da para yakma, telefon kırma gibi içi boş girişimler işte bu durumun yansımaları. 465 milyar dolar borcu yapan, yaptıran ve bunları destekleyen zevatın aklına nedense “dış borç ödemelerine hayır” demek gelmiyor. Neden? Çünkü “dış borç ödemelerine hayır” demek antikapitalist bir programı gündeme getirir. Gerçek ve tutarlı antiemperyalist olmayı gerektirir.
Bu yüzden ısrarla altını çiziyoruz: Beraber yediler, borçlanıp batırdılar, şimdi faturayı, her zaman olduğu gibi yine işçiye emekçiye ödetmek istiyorlar. Bunca içi boş hamaseti nedeni bu! İşçi ve emekçiler için çözüm ne böyle boş hamasette ne de IMF’de; antikapitalist bir işçi-emekçi programını hayata geçirmekte…
Yorumlar kapalıdır.