Merhaba Sonbahar
“Kar başlıyor yağmaya.
Burda kimler kalacak?
Eskisi gibi gene
taşlarla yoksullar.”
Bertolt Brecht
“Günaydın İstanbul,
Bugün 23 Eylül 2021, günlerden perşembe, bizleri güneşli ve sıcak bir gün bekliyor. Ahh nerede o eski sonbaharın ilk ayı… Neyse gündem başlıklarına geçelim.
…
Bugün elektriğin verileceği ilçeler Beşiktaş, Fatih ve Adalar.
….
Kâğıt stoklarının azalması sayesinde artık Resmi Gazete sadece internette yayınlanacak, kâğıt pahalılığından sonra basımı devam eden tek gazeteydi.
….
Futbolda yeni zaferler kazanıyoruz, Sayın Başkan bu başarıyı bile engellemek isteyen hainlerin olduğunu belirterek, “Orada eksik gösterilen bir sarı kart var, bunu araştırması için bakanımı görevlendirdim,” dedi.
…
Avrupa Birliği Genel Konseyi’nin raporuna göre, dünya genelindeki ekonomik krizin derinleşmesinin nedeni olarak yüksek işçi maaşları ve tatil günlerinin fazla olması gösterildi.
…
Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.”
Dolar artıyor, faizi de peşinden sürüklüyor. Gelecek hayallerimiz başka bahara kalırken, 3 ay sonra buzdolabını nasıl dolduracağımızdan endişeliyiz. Evet, kapitalizmin özü olan ve faturanın emekçilere kesildiği o buhranlı döneme gelmiş bulunmaktayız, aslında kriz kapıyı çok önceden çaldı. Ve krizin faturası şimdiden bizlere kesilmeye başlandı, mutfak harcamaları, okul, ulaşım derken ipin ucu kaçtı, ödeyemeyeceğimiz yükler omuzlarımızda. Peki bu hep böyle mi olmak zorunda, yani fatura hep bize mi kesilecek?
Yazının başında, gelecekten bir radyo programı, trafikte yalnız olan bizlere sesleniyordu. Her satır başında artık bu kadar olmaz diye ya sinirlendik ya da hayret ettik veya yeni gerçeklik ile karşılaşmanın şaşkınlığını gülerek görmezden geldik. Nasıl 3 yıl önce bugüne inanmayacaklarımız varsa, aynı şey gelecek için de geçerli. Ama bunun olmaması için yapabileceklerimiz var.
- Toz pembe haberlere son, kriz ne psikolojik ne de teğet geçti! Mesela benim sokağımda şimdiden durmuş 3 tane inşaat var, hani betonu büyümenin simgesi olarak gösterenler vardı ya, ağaçları kesenler, şimdi üreterek büyüyeceğiz diye yeni bir yalanın peşinde.
- Her gün, her öğlen dışarıda yemek artık bir yere kadar. İşyerlerimiz neden bize yemek vermiyor ya da sağlığımızı düşünmüyor? Yeni işler gelirken, kâr ederken iyi, kriz anında mı bizim maaşlarımız, ihtiyaçlarımız gözlerine battı?
- Bankalara borç harç vs. yaptık ettik, burada kimse neden ayak-yorgan ikilemine girmesin, çünkü yaşamak istiyoruz, hem de insanca! Devlet, saray çevresindeki zenginlerin borçlarını yeniden yapılandırmak yerine, bizlerin borçlarına çözüm bulmalı.
Evet, hepimiz aynı gemideyiz fakat onlarla aynı yerleri paylaşmıyoruz. En ufak çalkantıda kaçacaklar, kapıları da açmayacaklar. Ve bir şey yapmazsak gemi ya karaya oturacak ya da batacak, bunun da faturasını yine bize kesecekler.
Yorumlar kapalıdır.