Tunus’ta ekonomik kesinti planlarına karşı eylemler

Tunuslu emekçiler bundan sekiz yıl önce ekonomik ve demokratik taleplerle ayaklanarak 30 yıllık diktatörlük rejimini devirmişti. Bu ayaklanma, aynı zamanda bölge genelinde etkileri halen sürmekte olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu devrimci sürecinin de başlangıcı olmuştu.

Bölgede diktatörlük rejiminin devrilerek burjuva demokratik bir düzenin inşa edilmesiyle devrimci sürecin “görece” en ilerici örneği Tunus oldu. Ancak ülkenin patron partileri mevcut düzeni koruyabilmek adına, emperyalizmle işbirliği halinde kitlelerin demokratik haklarında iyileştirmeler yaparken, ekonomik dışa bağımlılığa, özelleştirmelere, yolsuzluk ve sömürüye dayanan ekonomik sistemin devamlılığını garanti altına almaya çalıştılar. Tunuslu sosyalistlerin önemli bir kesimi ise “önce ülkede demokratik bir düzeni inşa edelim, ekonomik dönüşümleri zaman içerisinde gerçekleştiririz” şiarıyla düzen partilerinin politikasını kabullenir bir konum benimsediler.

Böylesi bir tablo, dış borçlanma ve özelleştirmeye dayalı politikalar ile ülke ekonomisinin bataklığa sürüklenmesine, düzen partilerinden ve düzen içi sosyalistlerden umudunu yitiren kitlelerin ekonomik hakları için dönemsel seferberliklerine yol açtı. Özetle, aradan geçen sekiz yılda yedi hükümetin kurulduğu Tunus, politik ve ekonomik anlamda yoğun bir istikrarsızlığın içerisinde.

Bunun son örneği ise, 2019 yılı bütçe görüşmelerinde IMF ile yapılan anlaşmalar uyarınca hükümetin ekonomik kesinti planlarına karşı gerçekleşen kamu grevi ve bunu takip eden bölgesel seferberlikler oldu. 2016 yılında kurulan hükümet, IMF ile 4 yıllık bir anlaşma imzalamıştı ve bu doğrultuda, 2019 yılı bütçesinde kamu harcamalarında kesinti, ücretlerde dondurma, vergileri artırma ve borcu 3 milyar doları bulan kamu kuruluşlarını satışa çıkartmak gibi hedefleri önüne koymuş durumda.

Resmi işsizlik rakamlarının yüzde 17-18 düzeyinde olduğu, Tunus dinarının değer kaybına paralel olarak alım gücünün gittikçe düştüğü ülkede, vergi artışları ve özelleştirmeler yoluyla son 8 yılda yüzde 70-75 oranında artan dış borcun yükünün de emekçi halka yüklenmeye çalışılması bu son eylemlerin başlamasının temel nedenleri.

Mevcut eylemler hükümetin henüz bir geri adım atmasına olanak sağlamasa da yaklaşık olarak bir aydır bölgesel olarak devam etmekte. Ancak belirtmek gerekir ki, ülkede devrimden bu yana neredeyse her yıl işsizliğe ve yoksulluğa karşı kitle seferberlikleri gerçekleşse de Tunuslu sosyalistlerin, emekçilerin ekonomik taleplerini sahiplenerek bir acil eylem planı çerçevesinde mevcut düzenden çıkış yaratabilecek bir alternatif inşa edebilmeleri halen oldukça acil bir ihtiyaç.

Yorumlar kapalıdır.